13 Kasım 2011 Pazar

Kadın Neo-Nazi konuştu bir numara da yakalandı...

1 numara da yakalandı

Almanya’yı şoke eden aşırı sağcı terör örgütünün üyesi Beate Z. itirafçı olmayı kabul ederken, 7 yılda 8 Türk’ün ölüm emrini verdiği öne sürülen Holger G. adlı zanlı da dün yakalandı. Başbakan Merkel, “Bu yaşananlar bizi utandırmalı. Kurbanlara borcumuz var ve olayı tüm ayrıntılarıyla aydınlatmalıyız” dedi.

ALMANYA’da 2000-2006 yılları arasında 8’i Türk 9 yabancı esnafı öldüren Neo-Nazi terör örgütü sonunda çökertilirken, medyada yeni detaylar yayınlanıyor.
Üç teröristten Uwe M. (38) ve Uwe B. (34), yakalanacaklarını anlayınca karavanlarında intihar etmiş, hücrenin tek kadın üyesi olan Beate Z. (36) ise teslim olmuştu. Banka soygunu, bombalı saldırı, 8 Türk, bir Yunanlı ve bir de Alman polisi olmak üzere en az 10 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan ve susma hakkını kullanan Beate Z.’nin, cezasının hafifletilmesi durumunda itirafçı olmayı kabul ettiği bildirildi.
1998’den 2001 yılına kadar yaşanan herşeyi en ince ayrıntısına kadar bilen Beate Z.’den bilgi almak için hakim ve savcıların onunla pazarlığa sıcak bakacağı tahmin ediliyor. Bild am Sonntag Gazetesi’nin bu haberi yayınladığı dün, Holger G. isimli bir zanlı daha Hannover yakınlarında yakalandı. 
Nüfus cüzdanını vermiş
Holger G.’nin diğer teröristlere yardım ve yataklık ettiği,  öldürülen yabancılar için infaz emrini verdiği sanılıyor. “Nasyonalsosyalist Yeraltı” (NSU) adlı örgütün üyesi olmakla da suçlanan 37 yaşındaki Holger G.’nin, teröristlerin sorun yaşamadan Almanya’da kalabilmeleri için kendi nüfus cüzdanını verdiği de öğrenildi. Holger G.’nin, kimliğinin kaybolduğuna dair polise başvurmadığı vurgulandı.
Teröristlerin 2007’de 22 yaşındaki kadın polis memuru Michele K.’yı öldürdükten sonra Holger G. adına bir karavan kiraladıkları da ortaya çıktı. Teröristlerin Holger G.’ye yardımları için 20 bin Euro ödediği de sanılıyor. İki erkek terörist, 4 Kasım’da bir banka soygunu kötü gidince yakalanacaklarını anlayıp karavanı kundaklayarak intihar etmişlerdi.
Komisyon kuruluyor
Bild Online’ın haberine göre karavanda, sadece gizli servis çalışanlarına verilen cinste pasaportlar bulundu. Beate Z.’nin Alman iç istihbarat kuruluşu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın ajanlarından “Otto” kod adlı Tino B.’den yardım aldığı da öne sürüldü. Thürnigen Eyaleti İçişleri Bakanı Jörg Geibert, teröristlerin istihbarat kurumlarıyla ilişkilerini ve faaliyetlerini araştırmak amacıyla bir komisyon kurulacağını söyledi. Kurulacak komisyona hiçbir istihbarat yetkilisi alınmayacak ve komisyon başkanlığı da Federal Yargıtay yargıçlarından birisi tarafından yürütecek. Komisyon yarın yapılacak basın toplantısı ile kamuoyuna tanıtılacak.
Kurbanlara borcumuz var
 ALMANYA Başbakanı Angela Merkel ülkelerinde bu tür olaylar yaşanabildiği için utanç duymaları gerektiğini ve olayı aydınlatmanın kurbanlara karşı borçları olduğunu söyledi. Aşırı sağcı grubun Alman iç istihbarat örgütleriyle bağlantılı olduğu yorumlarına karşılık Merkel iddiaların “sonuna kadar soruşturulacağı” teminatını verdi. Dün konuyla ilgili olarak ARD televizyonuna konuşan ve ilk bulguları alarm verici olarak niteleyen Merkel, “Kurbanların sevenleri bilsin ki Almanya bu olayın kaynağına inmek için elinden geleni yapacak ve bulguları açıklayacaktır. Çünkü bu, bizim, hayatlarını kaybedenlere borcumuzdur. Kuşkusuz bu, aşırı sağın en rezil hali ve bu ülkede böyle şeyler olabildiği için utanmalıyız” dedi.
Pembe panterli terör DVD’si

Teröristlerin, kapağında çizgi film kahramanı Pembe Panter’in resminin bulunduğu bir DVD hazırladıkları ortaya çıktı. Türk kurbanlarla ilgili haberlere de yer verdikleri DVD’nin kapağına 6 Nisan 2006’da öldürülen Halil Yozgat’ın resmini koyan teröristler, ‘Öldürülen 9. Türk’ yazdı. Almanya haritası üzerinde cinayetlerin işlendiği kentleri işaretleyerek “Almanya Turu” da yazdılar.
kaynak.hürriyet.com.tr

Bu Sokağa Giriş Özel Kimlikle Dünyada benzeri olmayan sokak

Anahtar kelime giriniz
Dünyada benzeri olmayan sokak
Zonguldak Ereğli’deki Çeştepe Sokağı’nda oturanlar, sokak Karadeniz Bölge Komutanlığı sınırları içinde kaldığı için özel kimlik kartıyla evine gidebiliyor. Misafir gelince de nizamiyeye bildirmek zorundalar.
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde evlerinin bulunduğu sokak Karadeniz Bölge Komutanlığı sınırları içindeki kalan 50’yi aşkın vatandaş, nizamiye görevlilerine özel kimlik kartları göstererek evlerine gidebiliyorlar.
1948’de Karadeniz Bölge Komutanlığı’nın ilçeye konuşlandırılmasının ardından askeri sınırlar içerisinde kalan Çeştepe Sokağı’nın sakinleri, nizamiyeden her yıl yenilenen kartlarıyla giriş yapıyorlar. Kırmaca Mahallesi’nin askeri sınırlar içinde kalan 12 haneli sokağında yaşayanlar, evlerine misafir edecek kişileri nizamiye bildiriyorlar. Nizamiyedeki görevliler, sokağa giren misafirlerin kimlikleri ile araçları varsa ruhsatlarını alarak içeri girmesine izin veriyorlar. Sokağa giriş ve çıkış sadece askeri nizamiyeden sağlanıyor.
Çeştepe Sokak’ta doğup büyüdüğünü belirten 50 yaşındaki Fikret Biçer, 50’yi aşkın kişinin yaşadığı sokaktaki evlerinde güven içinde yaşadıklarını, herhangi asayiş olayının meydana gelmediğini söyledi.
Nizamiye girişindeki kontrol nedeniyle misafirlerinin bazen zorluklar yaşayabildiğini anlatan Biçer, “Bu bizim hayatımızı biraz kısıtlasa da alıştık. Acil durum olduğunda ilk yardımı askeriyeden görüyoruz. Geçenlerde yaşadığımız yangında ilk müdahaleyi asker yaptı. Bu şekilde avantajları var. Sokağımızda ne kavga, ne hırsızlık, ne de başka bir asayiş olayı meydana geliyor” dedi.
Sokakta yeni yapılaşmaya izin verilmediği için gençler evlenince başka mahalleye taşınmayı tercih ediyor.


'Gerekirse biz de fiziki güç kullanırız'

'Gerekirse biz de fiziki güç kullanırız'

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Kamer Genç'in Meclis kürsüsünde saldırıya uğramasıyla ilgili olarak 'bundan sonra gerekirse biz de fiziki güç kullanacağız' dedi.


CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in Meclis kürsüsünde saldırıya uğramasını da "Meclisin sesi AKP iktidarı döneminde aşama aşama kısılıyor. Önce torba yasalar, sonra soru sorma hakkının kısıtlanması, sonra konuşma süreklerinin azaltılması, daha sonra meclis televizyonunun kapatılması. Yetmemiş olacak ki işi fiziki müdahaleye kadar getirdiler. Bundan sonra böyle müdahalelere izin vermeyeceğiz. Fiziki güç kullanmak gerekirse biz de kullanacağız. Çünkü karşımızda eşkiyalığı tarz olarak seçmiş, milli iradeyi sakatlayan, milletvekillerini tutuklu bırakan bir demokrasi anlayışı var" diye yorumladı.Van depreminde yaşanan ihmalleri protesto eden yurttaşlara polisin cop ve biber gazıyla müdahale etmesini de eleştiren Cihaner, "Ben AKP'nin aklını yitirdiğini sanıyordum ama gördük ki vicdanlarını da yitirmişler. AKP giderek daha faşizan ve despotik hale geliyor" dedi.
"Kozinoğlu, hukuk cinayetine kurban gitti"
Öte yandan Tutukluluk sürelerinin yargısız infaza dönüştüğünü iddia eden Cihaner, "Bir hakimin 3 yıl boyunca delillerin toplanmasını beklemesi mantıklı değil. Böyle diyorsanız ya bir delilin uydurulmasını bekliyorsunuz, ya da işinizi ciddiye almıyorsunuz" dedi. Bir panele katılmak üzere Mersin'e gelen CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, partisinin İl başkanlığı binasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti'nin kendisine muhalif olan herkesi bastırmaya çalıştığını, bu amaç doğrultusunda uzun tutukluluk sürelerinin yargısız infaza dönüştürüldüğünü öne süren Cihaner, Odatv operasyonu kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan ve kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu'nun ölümüyle ilgili olarak, "AKP, tüm sorun yargıdaymış gibi topu yargıya atıyor. Her hak ihlalinin sorumluluğu siyasi iktidardadır. Uzun tutukluluk süresi ve cezaevinde ölüm olayı ilk değil. Daha önce de Ergenekon'un kasası olduğu ileri sürülen bir işadamı cezaevinde hayatını kaybetmişti. Cezaevlerinde halen 7-8 ağır hasta var. İçlerinde kendisi gidip teslim olanlar var. Yani bunların tutuklanması, bu kadar süre tutuklu kalması hukuki değil. Son ölüm olayını kalp krizi olarak değil, hukuk cinayeti olarak görüyoruz. Kozinoğlu hukuk cinayetine kurban gitti" değerlendirmesinde bulundu.Kozinoğlu'nun ölümünden bir süre önce hastaneye kaldırıldığını kaydeden Cihaner, Ergenekon davası tutuklusu CHP Milletvekili Mehmet Haberal'a 'cezaevinde kalamayacağına dair rapor' veren hekimlerin gözaltına alındığını hatırlattı ve "Artık hiçbir hekim, tutuklulara sağlık raporu düzenlemeye cesaret edemiyor" dedi. Hükümetin, uzun tutukluluk süresi başta olmak üzere bazı hak ihlalleri durumunda hakimlere tazminat davası açılmasını engellediğini, bu şekilde hukuksuzluk yapan hakimlerin 'sırtını sıvazladığını' iddia eden Cihaner, "Bir hakimin 3 yıl boyunca delillerin toplanmasını beklemesi mantıklı değil. Böyle diyorsanız ya bir delilin uydurulmasını bekliyorsunuz ki, bunu elektronik delillerde, virüslü e-postalarda gördük. Ya da işinizi ciddiye almıyorsunuz. Bir davayla ilgili bilirkişi raporu, keşif raporu, ifadesi eksik olan kişinin ifadesi beklenebilir ama bilmediğiniz bir delili bekleyemezsiniz. Bu, insan haklarının ağır bir ihlalidir" diye konuştu.
kaynak.mynet.com

İtalya'da hükümet kurma görevi Monti'nin

İtalya'da hükümet kurma görevi Monti'nin

İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano, hükümeti kurma görevini ekonomist Mario Monti'ye verdi.


İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano, hükümeti kurma görevini ekonomist Mario Monti'ye verdi.

Silvio Berlusconi'nin dün istifasını sunmasının ardından Cumhurbaşkanı Napolitano, Monti'yi Saray'a çağırarak yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi.

Mario Monti, görevi kabul ettiğini belirterek, hükümetini yarın oluşturacağını söyledi. Monti, kısa bir süre önce hayat boyu senatör ilan edilmişti.

İtalya'da Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano, dün başbakanlıktan istifa eden Silvio Berlusconi'nin yerine hükümeti kurmak için Mario Monti'yi görevlendirdi.

Napolitano, yerel saatle 18.00 sularında sona eren istişarelerin ardından saat 19.00'da Mario Monti'yi cumhurbaşkanlığına davet ederek, hükümeti kurma görevini verdi.

"HİZMETE HAZIRIM"
Görevi kabul ettiğini açıklayan Mario Monti, Cumhurbaşkanı Napolitano'ya kendisine güvendiği için teşekkür ederek, "Ülkem için hizmete hazırım" dedi.

Ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkması için "acil ve dikkatli" bir şekilde davranacağını söyleyen Monti, bakanlar kurulu için basında geçen isimlerin hayal ürünü olduğunu, bu konunun yarın açıklığa kavuşacağını kaydetti.

Monti, yeni hükümetin ne kadar süreyle görevde kalacağı ve bakanlıklara kimlerin getirileceğinin de, siyasi partilerle istişarelerden sonra yarın belli olacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Napolitano da, hükümeti kurma görevi verdiği Monti'nin herkesin saygısını kazanmış biri olduğunu ifade ederek, İtalyanların 2008 seçim sonuçlarında ortaya çıkan tercihlerine ilişkin bir müdahalenin olmadığını belirtti.

SİYASİ PARTİLERİN TUTUMU

Cumhurbaşkanı Napolitano'nun siyasi parti temsilcileriyle gün boyu süren istişarelerinde, iktidarını kaybeden Silvio Berlusconi'nin partisi Özgürlükçü Halk Partisi (PdL) Monti liderliğindeki hükümetin tarafsız kişilerden oluşması koşuluyla oluşmasına destek verirken, iktidarın küçük ortağı iken erken seçim çağrısı yaparak, muhalefete geçen Kuzey Birliği Partisi (Lega Nord) Monti'yi desteklemeyeceğini bildirdi.

Anamuhalefet konumundaki Demokrat Parti (PD), cumhurbaşkanlığındaki görüşmede Monti liderliğindeki teknik hükümete onay verdiklerini açıklarken, muhalefetteki birkaç partinin oluşturduğu üçüncü kutup hareketi de teknik hükümetin 2013'te bitecek yasama döneminin sonuna kadar görev almasını istedi.

Bir diğer muhalefet partisi Değerler İtalyası (IdV) da Monti hükümetinin görev almasını onayladıklarını ancak bir an önce sandığa gidilmesi çağrısında bulundu.

'Berlusconi karşıtı' Monti kimdir?
1943 yılında İtalya'nın kuzeyinde yer alan Varese kentinde doğan Mario Monti, Milano'daki Bocconi Üniversitesi, ABD'deki Yale Üniversitesi'nde ekonomi bilimleri üzerine eğitim gördü.

Halen Bocconi Üniversitesi rektörlüğünü yürüten Monti, 1994-2004 yılları arasında Avrupa Komisyonu İç Pazar, Gümrük ve Rekabet Komiserliği görevleri nedeniyle Brüksel'de bulundu.

2004 yılında rekabet komiserliği görevindeyken biriminin, Amerikalı bilişim hizmetleri devi Microsoft'a kestiği 497 milyon Avroluk ceza ile adından söz ettiren Mario Monti, mali politikalarda disipline verdiği önemle tanınıyor.

Monti, son olarak 4 gün önce Cumhurbaşkanı Napolitano tarafından hayat boyu senatör ilan edilmişti.

Alman Focus dergisinin internet sayfasında yer alan haberinde Monti'nin her yönüyle Berlusconi karşıtı olduğu belirtildi.
kaynak.mynet.com

Altında fırın olan binadan uzak durun

Altında fırın olan binadan uzak durun

Prof. Ercan, yıkılan binaların durumlarıyla ilgili bilgiler aktardı.


Altında fırın olan binadan uzak durun Van’ı ve Erciş’i vuran deprem sonrasında bölgeye giderek incelemeler yapan İTÜ Öğretim Üyesi Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, özellikle Erciş bölgesindeki yıkılan binaların durumlarıyla ilgili bilgiler aktardı. Erciş’te kurtarma çalışması yapan ekiplerle konuştuğunda yeni bilgiler öğrendiğini dile getiren Prof. Dr. Ercan, “Erciş’te kayıtsız şartsız altında fırın olan her ev çökmüş. Ölümlerin yüzde 46’sı duvar çökmeleri yüzünden olmuş. Yine çelik kapı geleneği nedeniyle insanlar evlerinden kaçamadıkları için hayatlarını kaybetmiş”dedi.

Vatan Gazetesi'nin haberine göre, konutların altında ekmek, simit, lahmacun, pide fırını ya da kebap salonlarının büyük tehlike oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ercan, “Bu fırınların ısı yalıtımı yapılmazsa ki yapılmıyor fırınlardaki yüksek ısı taşıyıcı donatıları pişiriyor ve dayanım gücünü düşürüyor. Deprem sırasında duvarların ufalanmasına neden oluyor. Betonla donatımın yapışkanlığını sıfırlıyor. Çünkü beton içindeki donatıya yapışır yüksek ısıda bu gerçekleşmiyor. Deprem vurduğu zaman da taşıyıcı toz duman oluyor. Bu tozları görmemizin nedeni de bu” dedi.

Çelik kapılar açılmıyor

Kurtarma ekipleriyle görüştüğünde başka bir bilgi daha öğrendiğini dile getiren Prof. Dr. Ercan, “Onlara insanların en çok nerelerde yaşamlarını yitirdiklerini sorduğumda merdivenler yanıtı vermelerini bekliyordum ama konutların iç kapılarında bulduklarını söylediler. Bölgede bir çelik kapı adeti var ve hemen hemen bütün evlerde çelik kapı takılı. Ama depremde bu çelik kapılar yamuluyor ve açılmıyor. İnsanlar da kapıları açamadıkları için kaçamıyorlar. Benim evimde de çelik kapı takılı burada yapacak bir şey yok. Ama ev içinde oda kapılarını kilitlemeyin çünkü bunlar da açılmıyor” uyarısında bulundu.

Yine Van’da asma kat geleneğinin de çok can aldığının altını çizen Prof. Dr. Ercan, “Asma kat yumuşak dikme etkisi yaratır mühendislikte. Ama ne yazık ki Türkiye’de çok yaygın. Depremde duvarların taşıyıcı özelliği yüzde 15’dir. Eğer bu desteklenmezse yıkılır” dedi.

Adım başı ‘fırın’lı apartman

Prof.Dr. Ercan’ın uyarılarına rağmen İstanbul’da pekçok binanın altında fırın bulunuyor. Zeytinburnu ve Bağcılar’da altında fırın bulunan pekçok apartman olası bir deprem anında yaşanacak felaketin habercisi gibi duruyor. Aynı şekilde hırsızlardan korunmak için yaptırdığımız çelik kapılar da neredeyse pekçok evde kullanılıyor.
kaynak.mynet.com

Bülent Arınç: Bahçeli'ye ayıp edilmiş

Arınç: Bahçeli'ye ayıp edilmiş

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın gündeminde, MHP liderinin dün Manisa'da yaptığı açılışlar vardı.


 Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin dün Manisa'da yaptığı açılışları eleştirdi.
"Kır kahvesi açmaya genel başkan çağrılır mı?" diyen Arınç, Manisa'daki durumu kendi dönemleriyle karşılaştırdı.
Arınç ayrıca, Bahçeli tarafından açılan parkın içinde içkili restoran bulunduğunu ve yakınlardaki okul nedeniyle bunun kanuna aykırı olduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Manisa'da bir yerel televizyon kanalının canlı yayınına katılarak kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
"KİMSE GÜCENMESİN KIZMASIN"
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin dün Manisa'ya açılış törenleri için gelmesine ilişkin bir soru üzerine Arınç şöyle konuştu:
''Belediyemiz bazı hizmetler yapmış. Bu hizmetlerin açılışını da çok önemli gördükleri için genel başkanlarına yaptırılmış. Başkanımıza da teşekkür ederim bu hizmetleri sebebiyle. Ama ben başka bir şey söylemek istiyorum.
Kimse gücenmesin kızmasın. Malta Parkı, Horozköy Kapalı Pazaryeri, Hafsa Sultan Yaşam Alanı ve birkaç tane daha yer. Yani Belediyemiz, üç seneye yaklaşan bir dönemde, küçücük bir yaşam alanı, onun biraz daha büyüğü bir park, onun yanında bir başka kafeterya açmış ve bunlar üç yılda çok önemli hizmetlermiş gibi, genel başkanına açtırmış. Bu üzülecek bir hadisedir.
Çünkü bundan bir 5 yıl öncesini bizim düşünmemiz lazım. Bunların hepsini toplasanız bir Kanuni Köprülü Kavşağı eder mi? Yarısı bile etmez. Bunların hepsini toplasanız bir Fatih Köprülü Kavşağı eder mi?, bir hal eder mi?, bir kültür ve ticaret fuarı yapar mı?, bir doğalgaza eşit olabilir mi? Yani biz büyük hizmetler bekliyoruz.
"HALA BİR ÇÖPLÜK YOK"
Yani bir sokağı asfaltlamakla, birisine parke taşı döşemekle, bir yere bir kafeterya yapmakla belediye hizmet yapmış sayılmaz. Bunlar iyi, güzel şeyler, bunlara zararlı demiyorum ama Manisa'nın bir çöplüğü yok hala. Geçende patladı, koca bir mahalle bunun altında kaldı. Yani nerede bizim büyük işlerimiz? Altyapı, üstyapı hizmetlerimiz? Garaj dediler, garaj olduğu yerde duruyor. Belediye Hizmet Binası dediler, başlanmış bir işi bozdular, arkası gelmedi. Doğalgazı biz getirdik buraya, bu köprülü kavşakları biz yaptık. Türkiye'deki üç önemli halden bir tanesi Manisa'ya yapıldı.
"KIR KAHVESİ İÇİN..."
Artı kır kahvesi falan, bunları gider belediye başkanı, mahalleliyle birlikte hayırlı olsun der, bir lokma döktürür açar. Bunun için Genel Başkan gelir mi kardeşim? Yani Sayın Bahçeli'ye ayıp edilmiş. Bir Genel Başkan buraya -gelecek kır kahvesi açacak. Ben doğrusu çok garipsedim.''
"GİTSİN GÜNEYDOĞU'DA SİYASET YAPSIN"
AK Partili belediye döneminde Manisa'ya birçok hizmet yapıldığını, kentin birçok önemli ihtiyaçlarının karşılandığını, kente 2 binden fazla TOKİ'nin konut yaptığını anlatan Arınç şöyle devam etti:
''Manisalı bununla iftihar ediyor. Yanında ticaret merkezi, okulu, yaşam alanlarıyla. En güzel mimariyle biz bunları yaptık. Yenileri nerede? Yenileri yok. Dolayısıyla hoş geldi, başımızın üstünde yeri var. Bir genel başkan her zaman gelmeli.
Ben onlara da diyorum; MHP, CHP gitsin Güneydoğu'da siyaset yapsın. Biz BDP'yle baş başa kalıyoruz. Siz de ağırlığınızı gösterin, siz de oraya gidin. ''Benim de siyasi düşüncem böyledir. 'Ben de size ülkemde böyle hizmet yapacağım' deyin. Türkiye'nin her yerinde siyaset yapan parti kazanır. Yoksa kendinizi bir yere hapsederseniz, bunun seçime yansıyan sonuçları da maalesef bununla doğru orantılı olur.
"BAZILARI MAHKEMELİK"
Ben üzüldüm, bunları çok büyük hizmetler olarak görüp, bir genel başkanı orayı açtırmaya getirmek. Kaldı ki bir iki tanesinin mahkemelik olduğunu, bir tanesinin de halkın, kamuoyunun şikayetlerine muhatap olduğunu biliyoruz.
İÇKİLİ RESTORAN
Bir park yapılmış, içinde bir içkili restoran. İçkili restorana karşı değiliz. İçkili yemek yemek isteyen Manisa'da çok insan olabilir. Burayı tercih edebilir. Ama kanunlar, kurallar var. Eğer bir okula, bir ibadethaneye yakınsanız kanunlar buna izin vermiyor. Asgari bir uzaklık koymuş.
Milliyetçilik, değerlere sahip olmak demektir. İçkili bir restoranın, çok yakın bir caminin dibinde olması nasıl hoş görülemezse, bir eğitim yuvasının yanında olması da o kadar hoş görülemez. Bunu nereye istersen yap ama bu kurallara da dikkat et. Yoksa ''ben her istediğim yere bunu yaparım'' dersen, o zaman senin başkalarından farkın kalmaz.''
kaynak.mynet.com

Bedelli Akerlik için üç seçenek

Bedelli için üç seçenek

İşte bedelli askerlikle ilgili MilliSavunma Bakanlığı 3 farklı modeli...

Önümüzdeki haftalarda Bakanlar Kurulu'na gelmesi beklenen bedelli askerlikle ilgili Milli Savunma Bakanlığı 3 farklı model üzerinde çalışıyor. Üç alternatifte yükümlülük yaş sınırları 26, 30 ya da 32 olarak belirtiliyor
 
İşte Milli Savunma Bakanlığı'nın başlattığı bedelli askerlik çalışmasının detayları.
 
Sabah'ta yer alan habere göre; Önümüzdeki haftalarda Bakanlar Kurulu'na gelmesi ve 2012 yılının başında çıkması beklenilen bedelli askerlikle ilgili 3 alternatif üzerinde duruluyor. Genelkurmay Başkanlığı'nın asker ihtiyacı dikkate alınarak yapılan çalışmada 3 yaş sınırı değerlendiriliyor. İşte Milli Savunma Bakanlığı'nın çalışma başlattığı o 3 modelin ayrıntıları: 
 
Birinci modelde askerlik sınırı 26 yaşa kadar çekilecek. Bu yaş sınırında olup askerliğini henüz yapmayan yükümlü sayısının 500 bini aşıyor. 
 
İkinci seçenekte 30 yaş sınırı üzerinde duruluyor. Bu durumda yükümlülerin sayısının yaklaşık 400 bin olacak. 
 
Üçüncü seçenek ise 32 yaş sınırı. Bu yaş sınırında olanları sayısı da 250 bin. Milli Savunma Bakanlığı'nın çalışması Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşü alındıktan sonra TBMM'ye gönderilecek. Çalışma, TSK'nın asker açığı dikkate alınarak yapılıyor. Bu yıl içinde TSK'nın asker ihtiyacının yüzde 60'ını karşıladığı, yüzde 40 asker açığı olduğu belirtiliyor. 26-27- 28-29 yaş grubunda bedelli askerlik bekleyenlerin oranının oldukça yüksek olduğu, asker açığının büyüyeceği değerlendiriliyor. 
 
GELİR VAN'A 
Bedelli askerlikten yararlanacak kişilerin ödeyeceği miktar da yaş aralığına göre değişecek. 30 yaşındaki yükümlülerden 10 bin, 40 yaş üstünden de 15 bin Euro alınması planlanıyor. Ödeme 4 taksit halinde yapılabilecek. Bedelli askerlikten yararlanmak isteyenlere kredi vermek üzere bankalar da harekete geçti. Bankaların 60 ay vade seçeneği üzerinde çalışma başlattığı bildirildi. 1111 sayılı askerlik kanununun 10. maddesi, bedelliye imkan tanıdığı için, yeni bir yasa gerekmiyor. Düzenleme Bakanlar Kurulu kararı ve yönetmelikle hayata geçirilebilecek. Gelirin büyük bir kısmı Van depremlerinin yaralarını sarmak için kullanılacak. 
 
GENÇ FUTBOLCU DA BEDELLİ ASKERLİK İSTEDİ
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, dün Sivasspor kulüp tesislerini ziyaret ederek, kulüp başkanı Erdal Sarılar, teknik direktör Rıza Çalımbay, yöneticiler ve teknik heyet ile bir süre sohbet etti. Yılmaz, Sivassporlu futbolcularla yemekte bir araya geldi. Yemek sırasında bir kişinin futbolcuların bedelli askerlik istediğini söylemesi, futbolcular arasında esprilere neden oldu.
kaynak.mynet.com

'Enkaz altındakileri biz öldürdük' İtiraf...

'Enkaz altındakileri biz öldürdük'


Eski Düzce Belediye Başkanı Kurnaz, Van’a yaptığı ziyaretin ardından, “Tecrübesizdik, yardıma gelenler de öyleydi. Düzce’de dozerleri enkazlara çıkarttık, insanları öldürdük” itirafında bulundu.


Düzce’de 12 Kasım 1999’da meydana gelen 7.2’lik deprem sırasında Düzce Belediye Başkanı olan ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi olarak belediyenin Van’a gönderdiği yardım TIR’larına eşlik eden Ruhi Kurnaz, deprem bölgesindeki çalışmaları belediye meclis üyelerine anlattı.
 
Habertürk'ün haberine göre, Van depremine ilişkin bilgiler verirken sözü 12 Kasım Düzce depreminin 12. yıldönümüne getiren Kurnaz, üç ay arayla meydana gelen 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerine atıfla “Allah böyle bir depremi kimseye yaşatmasın” diyerek bir de itirafta bulundu: “Tecrübesizdik, yardıma gelenler de öyleydi. Köpekleri Hollanda’dan, kurtarma ekiplerini Japonya’dan bekledik. Ama bu depremde bir fark var. İnsanlar eğitilmiş. Biz dozerleri enkazların üstüne çıkardık, insanları altta öldürdük.”
 
ABB’nin Van depremindeki çalışmalarına ilişkin de bilgi veren Kurnaz, enkazlardaki cesetlerin parçalanmadan çıkarıldığını belirterek, “Van’da arama kurtarma ekibimiz çalışırken, enkaz altındakilerin yakınlarından biri, ‘Eğer cesedine zarar verirseniz öldürürüm sizi’ diyerek tehdit ediyor. İnsanlar bu psikolojide. Enkaz altından 20 ceset çıkardık. Hiçbirine bizim makinelerimiz ve ekiplerimiz zarar vermedi” dedi.kaynak.mynet.com

Kozinoğlu cezaevinde öldürüldü mü?

Kozinoğlu cezaevinde öldürüldü mü?

Kaşif Kozanoğlu cezaevinde hayatını kaybetmesiyle ilgili şok iddia!


Dün akşam Silivri Cezaevi'nde öldüğü açıklanan MİT'çi Kaşif Kozinoğlu öldürüldü mü? Öldüğü sırada yanında kim vardı? Kurtlar Vadisi Kozinoğlu'nun öleceğini nasıl bildi?
Rotahaber Yayın Koordinatörü Ahmet Memiş'in köşesine taşıdığı ilginç iddialar...
Kaşif Kozinoğlu'nu kim, neden öldürdü?
Kozinoğlu'nun öldüğü haberini duyduğumda ilk aklıma gelen Kazım Koyuncu'nun bir şarkısında sözlediği 'Yakışır mı bir kaçağa eceliyle ölmek' şeklindeki sözler oldu.
 
Ve gayri ihtiyari 'Yakışır mı Kozinoğlu gibi bir kara kutuya eceliyle ölmek?' diye mırıldandım.
 
Yakışmazdı...
Bu yüzden Kozinoğlu'nun ölümünü iyi okumak ve anlamak gerekiyor.  
 
Önce MİT mensubu olan ve OdaTV soruşturması çerçevesinde tutuklanan Kaşif Kozinoğlu kimdir, ona bakalım...
 
OdaTV soruşturması çerçevesinde tutuklanana kadar yurt içi ve yurtdışında kritik pek çok yerde ve birimde görev yaptı. Adını kamuoyu ilk olarak 6 yıl önce MİT- Mafya-Yargıtay skandalıyla duydu.
 
Yani Kaşif Kozinoğlu, karmaşık ilişkiler ağının tam ortasında duruyordu.
 
Kozinoğlu'nun geçmişini incelediğinizde; nerede derin bir  yapılanma varsa hepsinin ortasında ya da kıyısında ismine rastlamanız mümkün. Ergenekon, Balyoz, OdaTV ve hatta Sususurluğa kadar uzanan yapılanmaların içinde, hatta Alaattin Çakıcı'nın adının geçtiği cümlelerde dahi karşınıza o çıkar.
 
Şaka gibi ama Kurtlar Vadisi'nde bile ona rastlarsınız. Bu Kurtlar Vadisi kısmı ise çok ilginç. Yazının sonunda okuduğunuzda çok şaşıracaksınız.
 
Konumuza dönersek, Kaşif Kozinoğlu son olarak da zaten OdaTV soruşturması çerçevresinde devletin güvenliğini tehlikeye atacak gizli belgeleri Soner Yalçın ve arkadaşlarına verdiği gerekçesiyle tutuklanarak Silivri'ye gönderilmişti.   
 
Anlayacağınız Kozinoğlu, Ergenekon başta olmak üzere birçok derin yapılanmanın kara kutusuydu. Konuşması halinde anlatacakları yakın tarihimizde gizli kalmış birçok olayı aydınlatacağı gibi, şu anda Ergenekon ve OdaTV soruşturmalarından Silivri'de tutuklu bulunan birçok kişinin de uzun süre orada kalmalarını sağlayacak bilgilerdi.
 
Yani söz konusu derin yapılanmalar için varlığı büyük tehlike oluşturuyordu.
 
Ve bir gece aniden böyle bir insanın ölüm haberini alıyorsunuz.
 
Hem de nereden?
 
Twitterdan..
 
Ölüm haberini ilk veren kim?
 
Kozinoğlu ile aynı koğuşta yatan Atilla Uğur'un oğlu Oğuzhan Uğur...
 
Peki Atilla Uğur kim, ona bakalım.
 
Atilla Uğur, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan bir isim. Ergenekon iddianamesinde adı örgütün yöneticilerinden biri olarak geçiyor ve darbe girişimlerinde görev almakla suçlanıyor.
 
Uğur’la ilgili gizli tanık ‘Aydost’un da ilginç ifadeleri de bulunuyoır. Mesela Uğur’un korucu ve PKK itirafçılarından oluşan bir ekip kurduğunu ve yargısız infazlar yaptığını söylüyor.
 
Ve bu Atilla Uğur'un oğlu Oğuzhan Uğur, attığı twitterda daha resmi bir açıklama yapılmazken, Kozinoğlu'nun ölüm nedenini kalp krizi olarak açıklıyor.
 
Tam burada sormak gerekiyor...
 
Savcılık ifadesinde kulaklarının az duymasından başka şikayeti olmadığının altını özellikle çizen Kozinoğlu nasıl kalp krizi geçiriyor?
 
Bu sorunun cevabını bulmak için birkaç yıl geriye, 16 Eylül 2008 yılına dönmemiz gerekiyor.
 
O tarihte Atilla Uğur ile aynı dönemde tutuklanan Ergenekon sanığı Şener Eruygur, merdivenlerden düşüyor ve beyin kanaması geçiriyor. Aynı zamanda boyun kemiklerinden biri de kırılıyor Eruygur'un.
 
Ölümden mucize eseri kurtulan Eruygur'u merdivenlerden iten ve bu hale getiren ise yine bir başka Ergenekon tutuklusu. Eruygur'un merdivenlerden yuvarlanmadan önce 'başımıza sizin yüzünüzden bunlar geldi' dediği ise arşivlerde duruyor.
 
Peki tüm bunlar tesadüfle açıklanabilir mi?
 
Bu soruya evet diyenlere o zaman bir ayrıntı daha vereyim..
 
Dün akşam ölen (!) Kozinoğlu, 2004 yılında bir rapor hazırlıyor ve bunu dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'a sunuyor. Raporda Kurtlar Vadisi'nin yapımcıları Raci şaşmaz ve Osman Sınav'ın devlet-mafya-güvenlik güçleri arasındaki ilişkilerle ilgili bilgi ve argümanları Jandarma İstihbarat Başkan Yardımcısı Albay Hasan Atilla Uğur'dan aldığı belirtiliyor.
 
Şaşırdınız değil mi?
 
Şimdi soralım tekrar...
 
 Kozinoğlu öldüğünde koğuşta yanında kim vardı ve ölüm haberini ilk kim vermişti?
 
Tekrar yazalyım, yanında olan isim Hasan Atilla Uğur ve ölüm haberini de medyadan ve yetkililerden önce duyuran  kişi oğlu Oğuzhan Uğur...
 
Kafanız çok mu karıştı ve Kurtlar Vadisi'nin bu olayla ne ilgisi var mı diyorsunuz?
 
Hemen anlatayım.
 
Kurtlar Vadisi'nde yeni sezonunun ilk bölümünde bir karakter çıktı ortaya. Karakterin adı Kaşifoğlu.
 
Dizideki Kaşifoğlu karakteri birebir dün akşam ölen Kaşif Kozinoğlu karakterini canlandırıyordu.
 
Peki Kurtlar Vadisi'nin son iki bölümünde ne oldu dersiniz?
 
Şimdi sıkı durun...
Yeni sezonda diziye giren Kaşifoğlu karakteri için ölüm emri verildi.
 
Ve Kaşif Kozinoğlu ise Vadi'nin geçtiğimiz Perşembe günü yayınlanan bu bölümden sadece 3 gün sonra öldü.
 
Şimdi yukarıdaki paragrafı tekrar okuyalım;
 
"Dün akşam ölen (!) Kozinoğlu, 2004 yılında bir rapor hazırlıyor ve bunu dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'a sunuyor. Raporda Kurtlar Vadisi'nin yapımcıları Raci şaşmaz ve Osman Sınav'ın devlet-mafya-güvenlik güçleri arasındaki ilişkilerle ilgili bilgi ve argümanları Jandarma İstihbarat Başkan Yardımcısı Albay Hasan Atilla Uğur'dan aldığı belirtiliyor."
 
Kafanız daha çok mu karıştı...
 
Bence hiç karışmasın.
 
Çünkü Kozinoğlu ne ilk ne de son olacak.
 
Bu ülke uçağı kazayla (!) düşen parti başkanı, kafasına sıkarak intihar eden Özel harekat Daire Başkanı, aracı kaza yapıp ölen Aselsan mühendisleri ve daha nice bu tür ölümler gördü..
 
'Kim?' sorusunu sormadığımız ve cevabını da alamadığımız sürece görmeye de devam edecek...
 
O zaman şimdi tekrar soralım....
kaynak.mynet.com

En Çok Okunan Haberler

Google Arama