28 Ocak 2012 Cumartesi

Kış günü bir çocuk daha çadırda yandı

Kış günü bir çocuk daha çadırda yandı

Van'da depremzede ailenin kaldığı çadırda sobadan çıkan yangında, bir daha çocuk yaşamını yitirdi. Ailenin konteynerdaki elektrik sorunu nedeniyle çadırda yaşamaya başladığı öğrenildi.

AA

VAN - Erçek Beldesi'nin Ilıkaynak Köyü'nde oturan Saliha Atlı, depremde evleri hasar gördüğü için evlerinin önüne kurduğu çadırda çocuklarıyla birlikte yaşamaya başladı.
Kocası cinayet suçundan cezaevinde olan Atlı, ısınmak için çadırda kurduğu kömür sobasından sıçrayan kıvılcımla yangın çıktı.
Ailenin 4 yaşındaki çocukları Mustafa Atlı, köylülerin yardımıyla ağır yaralı olarak kurtarıldı.
Yakınları tarafından Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Atlı, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Oğlunu alevler arasında kurtarmak isteyen anne Saliha Atlı ise dumandan zehirlendi. Atlı, tedavi altına alındı.
Evleri ağır hasarlı olduğu için aileye depremden sonra konteyner verildiği ve elektrikleri olmadığı için çadırda kaldıkları iddia edildi.
‘ELEKTRİK DÜŞÜK GELİYORMUŞ’Vali Vekili Hakan Alkan, depremde evleri ağır hasar gören aileye konteyner verilerek içine elektrik hattı çekildiğini söyledi.
Alkan, “Bölgede trafodan kaynaklanan bir sıkıntıyla elektrik düşük gidiyormuş. Yarın köye bir ekip giderek bir çalışma yapacak. Ailenin yangından önce bu sorunla ilgili başvurularının olup olmadığını bilmiyorum'' dedi.
Yangınla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.
11'İNCİ KURBAN4 yaşındaki Mustafa'nın hayatını kaybetmesiyle depremden sonra kurulan çadırlarda ölenlerin sayısı 11'e yükseldi.

Spanair’in 22 bin yolcusu havalimanında kaldı

Spanair’in 22 bin yolcusu havalimanında kaldı

İspanyol havayolu şirketi Spanair’in iflas etmesinin ardından 22 binden fazla yolcu havaalimanlarında perişan oldu.

AA

MADRİD - İspanyol havayolu şirketi Spanair'in, ödemelerini yapamayacak duruma gelmesinden dolayı tüm uçuşlarını durdurmasıyla hafta sonunda seyahat etmeyi bekleyen 22 binden fazla yolcu havaalanlarında kaldı.
Hafta sonunda İspanya'daki havaalanlarında kayıtlı toplam 382 uçuşu bulunan Spanair'in ana uçuş noktası Barcelona'daki El Prat havaalanı, Spanair bileti olan mağdur yolcularla doldu.
Spanair mağdurlarına yardımcı olabilmek için İspanya'daki diğer havayolu şirketleri İberia, Air Europa ve Vueling 3 Şubat tarihine kadar ortak yardım kararı alsa da, yolcular biletlerin çok pahalı olmasından yakındı.
Sorunlarını çözebilmek için muhatap bulmakta zorlanan yolcular, en azından bilet paralarını geri almaya çalışıyor.
Havaalanında bekleyen yolculardan biri, 'Uçmak için tek yol business bilet almak. Ayrıca dönüş bileti için de hiçbir kolaylık sağlanmıyor'' diye konuştu.
Bir diğeri de ''Gideceğim yere şu anda başka direk uçuş yok. Başka şirketlere gitmemi söylediler ama onlar da bir bilete 500 Euro istiyor'' diye konuştu.
Bir başka yolcu da ''Santiago'ya gidebilmek için İberia'ya 400 Euro’dan fazla ödemem ve Madrid aktarması yapmam gerekiyor'',
Diğer bir yolcu ise ''Telefonlara kimse çıkmıyor. Sadece yolculara yardımcı olsun diye bir bilgilendirme notu verdiler o da bir işe yaramıyor. Herkes kendi başının çaresine bakacak'' şeklinde konuştu.
Verilen bilgilerde ayrıca, Spanair'in hafta sonunda kayıtlı olan 32 yurtdışı noktasına olan uçuşlarının da iptal edildiği kaydedildi.
9 MİLYON LİRAYA KADAR CEZABu arada, İspanya Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ana Pastor,''tek taraflı olarak uçuşları durdurma kararı almasından dolayı'' Spanair'e 9 milyon Euro’ya kadar para cezası verilebileceğini açıkladı.
Pastor, sorumluları ortaya çıkarmak için her türlü girişimin yapılacağını söyledi.
SON ANA KADAR BİLET SATMIŞLARSpanair'e yöneltilen diğer suçlama da, geçen cuma günü 17.00'ye kadar bilet satışına devam etmesi oldu.
Spanair'in iflasından, direkt ve dolaylı olarak toplam 4 bin kadar işçinin etkileneceği bildirildi.

Yunanistan’da orduya müdahale

Yunanistan’da orduya müdahale

Yunanistan'da temaslarını sürdüren Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu temsilcileri (Troyka), 130 milyar avroluk yardım karşılığında Yunan silahlı kuvvetlerinde toplu terhis istedi.

AA

ATİNA - Yunan medyası, yeni kredi anlaşmasının imzalanması için Troyka'nın, Başbakan Lukas Papadimos'tan, Yunan silahlı kuvvetlerinde zırhlı birlikler, uçaksavar silah sistemleri ve özel birliklerde görevli sözleşmeli paralı askerlerin topluca ordudan çıkarılmalarını istediğini duyurdu.
Harp okulları ile polis okullarına alınan öğrencilerin sayısının da azaltılmasını içeren Troyka'nın bu taleplerinin dün toplanan bakanlar kuruluna bir "ültimatom" şeklinde iletildiği belirtilen haberlerde, orduda geri kalanların maaşlarının daha fazla etkilenmemesi için, hükümetin Troyka'nın bu taleplerine sıcak baktığı belirtildi.
İSTEKLERİ 10 SAYFA TUTTU
Troyka'nın hükümete 10 sayfalık bir metin halinde sunduğu talepleri arasında Haziran ayına kadar devlete ait 2-3 büyük şirketin özelleştirilmesi, vergi kaçakçılığının önlenmesi, savunma ve sağlık alanlarındaki harcamaların kesintisi ile birçok devlet dairesinin birleştirilmesinin yanı sıra, 2015 yılına kadar 150 bin memurun işine son verilmesi, avukatlık, noterlik, mühendislik gibi mesleklerin tamamıyla serbestleştirilmesi ve emekli sandıklarının tek çatı altında toplanması gibi konular bulunuyor.
Troyka'nın bu talepleri, Yunan basını ile halkın büyük tepkilerine neden oluyor.

'Kürtler efendi-köle ilişkisiyle yönetilemez'

'Kürtler efendi-köle ilişkisiyle yönetilemez'

BDP Eş Başkanı Demirtaş, ‘Bizi tanımayan ve bize baskı yapan hükümetin meşruiyetini kabul etmiyoruz’ dedi.

ntvmsnbc ve Ajanslar

DİYARBAKIR - BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin kendilerine baskı uyguladığı, kriminalize ettiği ve terörist muamelesi yaptığı sürece hükümetin meşruiyetini tanımayacaklarını söyledi. Demirtaş, "Bizi tanıdıkları falan yok. Bizi tanımayan, tam tersine tüm dünyaya terörist olarak ilan eden bir hükümetin bizim nezdinde nasıl bir meşruiyeti olabilir? Hükümet zaten bizi tanımıyordu. Biz de hükümetin meşruiyetini kabul etmiyoruz. Bizim nezdimizde meşruiyeti yoktur" dedi. Demokratik Toplum Kongresi Başkanı Ahmet Türk ise, geçen yıl Mayıs ayında İmralı’da Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında görüşmeler yapıldığını ve bazı protokoller hazırlandığını öne sürerken, "Başbakan çıkıp "Ben olsam onu zindana atmaz, asardım’ deyince protokollerin reddedildiğinin mesajını verdi. Sorunu çözme niyetleri olmadığı ortaya çıktı" dedi.
Kapatılan Demokratik Toplum Partisi döneminde kurulan Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) ara Genel kurul toplantısı, BDP Diyarbakır İl Binası’ndaki Vedat Aydın Konferans Salonu’nda yapıldı. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Başkanı Ahmet Türk, BDP milletvekilleri ile bazı Belediye başkanları ile DTK delgelerinin katıldığı toplantıda konuşan Ahmet Türk, Kürtler’in haklarına sahip çıkmaya kalktıklarında Türkiye’nin kendilerini sesiz ve haksız bırakmaya kalktığını, Kürtler’in kendi arasındaki birlikteliğinin de özgürlük, barış ve sorunun çözümü içinde çok önemli olduğunu söyledi. Türk, şöyle dedi:
"Hükümet, uzun süredir, BDP, DTK, Kürt kurumları ile STK’lara savaş açmış durumdadır. Demokratik siyasete yönelim devam ediyor. Kürt halkının demokratik mücadelesini terörize etmeye çalıştığını biliyoruz. 1937-38 yılında katliamlarla terbiye edilmek istenen Kürt halkı bugün zindanlara atılarak terbiye edilmeye çalışılıyor. Devlet ve Hükümet nezdinde sorunun çözümü için bir değişim söz konusu değildir."
‘BEN ONU ASARDIM’ SÖZÜ, PROTOKOLLERİ BOŞA ÇIKARDI’ DTK başkanı Ahmet Türk, geçen Mayıs ayında İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında görüşmeler yapıldığını ve çözüm için bazı protokoller hazırlandığını iddia ederken şöyle konuştu: "Başbakan çıkıp ’Ben olsam onu zindana atmaz, asardım’ deyince protokollerin reddedildiğinin mesajını verdi. Bu açıklama ile hükümet ve devletin sorunu çözme niyetinde olmadığı deşifre etti Sayın Öcalan. ’Demokratik Açılım’ adı altında ’İpe un serme yöntemi’ ile Kürt halkına yöneldiler. Kürtler kendi dinamik ve gücüne güvenerek mücadelesini veriyor. Bu tutum emperyalist devletleri rahatsız etti. Kürtler’in bu mücadelesini susturmaya ve sindirmeye çalıştılar. Türkiye’ye destek verdiklerini görüyoruz. Ortadoğu’da yaşananlar karşısında Türkiye’nin önemli bir aktör ve taşeron olarak ortaya çıktığını gördük. Kürtler susturulacak, dünya göz yumacak, Türkiye emperyalizmin oynadığı oyuna destek sunacaktır. Türkiye, ’Arap baharı’nı iyi okuyamadı. ’Arap baharı’, yalancı bahara dönüştü. Tahrir Meydanı’nda ’Özgürlük, demokrasi’ diyen yüz binler bugün ikiye bölündü."
Demokratik özerkliği önemsediklerini ve Kürt halkının artık siyasi statü istediğini söyleyen DTK başkanı Ahmet Türk şöyle konuştu: "20 milyon Kürt, artık efendi-köle ilişkisi ile yönetilemez. Demokratik siyaset Kürt halkının aynasıdır. DTK, örgütlü yapısını Kürdistan’ın her noktasına taşımak, halkı örgütlemek zorundadır. Kürt sorununun barışçıl çözümü için çaba ve gayret sarf eden sayın Öcalan’ın üzerinde bir tecrit politikası yürütülüyor. ’Ben kimseyi tanımıyorum, muhatap kabul etmiyorum, savaş kararı aldım’ demek istiyor hükümet. 30 yıldır yürütülen savuş politikasının artık işe yaramadığı görülüyor. Silah ile tehdit ile baskı ile zindan ile artık halkı susturamazsınız. Bu halk faile meçhuller döneminde boyun eğmedi. Devletin kirli politikalarına rağmen Kürt halkı halen barış istiyor. Bedel ödemeden, emek verilmeden sisteme karşı çıkmadan özgürleşemeyiz. Artık 20 milyon Kürt bir statüye sahip olmak istiyor. Demokratik bir anayasa ile demokratik Cumhuriyeti oluşturalım."
‘5 TAHLİYE ÖNEMLİ DEĞİL’ DTK toplantısı basına kapalı devam ederken, BDP Genel başkanı Selahattin Demirtaş, KCK davasında tahliye olan 5 kişi ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Diyarbakır’da yaptığı açıklamalar ile ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. BDP lideri Demirtaş, yaklaşık 3 yıldan bu yana devam eden bir davada tahliye edilen arkadaşlarının ceza almaları halinde bile bu cezalarının infazının tamamlandığı için bırakıldıklarını belirterek, şöyle dedi:
"Dolayısıyla 3 yıl aradan sonra gerçekleşen 5 tahliye bizler açısından siyasi açısından çok önemli bir gelişme değil. Tabii ki arkadaşlarımızın bazılarının özgürlüğüne kavuşmuş olmaları sevindiricidir. Ama bu konseptin değiştiğine dair bir durum değildir. Hükümet, ’KCK operasyonları devam edecek’ diye mahkemelere talimat veriyor. Bu kadar açıktan bu kadar bariz bir şekilde siyasi dava yürütüldüğünü Cumhuriyet tarihi boyunca asla ama asla bu halk tanıklık etmemiştir. Bakın İstiklal mahkemeleri bile bu kadar açıktan siyasi yargılamalar yapmıyorlardı. Sıkıyönetim, askeri, devlet güvenlik mahkemeleri bile en azından hukuka ve kanuna kılıfına uydurmaya çalışıyordu. Ama şu anda 2012 yılında hükümet sözcüleri bakanlar çıkıp, ’Yargılamaya devam edeceğiz’ diyor. Yani mahkemeler devreden çıkmış durumdadır. Bu nedenle bu zihniyet bu siyasi politik yargılama zihniyeti devam ettiği müddetçe arkadaşlarımızın hepsi tahliye olsa bile bu siyaseten bir sonuç doğurmaz. Bu nedenle köklü bir değişim olmadığı müddetçe bakış açısından farlılaşma yaşanmadığı müddetçe bu tür gelişmeler bizim açımızdan çok büyük gelişmeler olarak değerlendirilmez."
BDP Eş Başkanı Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bu aşamada ana dilde eğitimin söz konusu olmadığına dair sözlerine değinirken, hükümetin Kürtlerin hakları ile ilgili bir projesi olmadığını bildiklerini anlattı. Demirtaş, şöyle devam etti: "Fakat meclis kürsüsünden, ’Biz Kürtlerin eğitim, dil hakkını, bütün haklarını tanıyacağız’ deyip gelip Kürtlerin en yoğun yaşadığı ilde ’Kürtlerin ana dili ile ilgili bir projeye sahip değiliz’ demesi ne kadar tutarsız olduklarının ve günübirlik halkı kandırmanın en bariz göstergesidir. Buralara gelip ’Biz Kürtlerin ana dilde eğitimini zaten proje olarak gündemimize almadık’ demeleri de Kürtlere yaklaşımlarında ne kadar politik ve Kürtleri kandırmaya dönük ne kadar ikircikli bir yaklaşım içerisinde olduklarını gösteriyor. Kendisi, Hükümet sözcüsü gitsin örneğin Yozgat’ta ’Biz Türklerin ana dilde eğitim yapmalarını doğru bulmuyoruz’ desin bakalım. Bunu Trabzon’da, İzmir’de desin bakalım. Onları dedikten sonra burada da ’Biz Kürtlerin ana dilde eğitim yapmalarını doğru bulmuyoruz’ desin. O zaman anlamlı olur. Orada ne kadar saçma ise burada da söylemek bu kadar saçmadır."
‘BİZİ TERÖRİST İLAN EDENLERİN MEŞRUİYETİ YOKTUR’BDP lideri Selahattin Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Arınç’ın BDP’nin kendilerini tanımaması durumunda kendilerinin de BDP’yi tanımayacakları sözlerinin hatırlatılması üzerine ise, şöyle devam etti: "Hükümet bize baskı uyguladığı, bu şekilde kriminalize edip bize terörist muamelesi yaptığı müddetçe, biz bu hükümetin meşruiyetini tanımayacağız. Onlar bizi zaten tasfiye etmek için uğraşıyor. Bizi tanıdıkları falan yok. Bizi tanımayan, tam tersine dünyaya terörist olarak ilan eden bir hükümetin bizim nezdinde nasıl bir meşruiyeti olabilir? 3 milyona yakın oy almışız. Bu iradeyi tanımıyor, tutukluyor, içeri atıyor. Hükümet, taleplere sürekli hakaret, tehditler yağdırıyor. Hükümet zaten bizi tanımıyordu. Biz de hükümetin meşruiyetini kabul etmiyoruz. O partiye oy veren her bir insanın oyu ve iradesi değerlidir. Ama bize yaklaşımları itibariyle biz meşruiyetlerini kabul etmiyoruz. Onlar bizim irademize, ortaya çıkan bu iradeye saygı duyarlar, gereğini yerine getirirlerse, karşılıklı meşruiyet sınırları içerisinde demokratik ilişki geliştirilir. Fakat bize efendi köle ilişkisini dayatmaya devam ederlerse bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğimizi de ilan ediyoruz."

Türkiye ilk 'Dünya Güzeli'ni kaybetti

Türkiye ilk 'Dünya Güzeli'ni kaybetti

Türkiye'nin ilk 'Dünya Güzeli' 99 yaşındaki Keriman Halis Ece Tamer, İstanbul'da hayatını kaybetti.

AA

İSTANBUL - Bebek'te kızının evinde yaşayan Keriman Halis Ece Tamer, kalp yetmezliği nedeniyle akşam saatlerinde yaşamını yitirdi.
Keriman Halis Ece Tamer'in cenazesinin, 30 Ocak Pazartesi günü İstanbul'da toprağa verileceği öğrenildi.
İstanbul'da 1913 yılında doğan Keriman Halis, 3 Temmuz 1932'de Türkiye'de yapılan güzellik yarışmasında ''Türkiye Güzeli'', 31 Temmuz 1932'de yapılan ve 28 ülkenin katıldığı yarışmada da ''Dünya Güzellik Kraliçesi'' seçilmişti.
Keriman Halis'e, 1934'te çıkan Soyadı Kanunu ve yarışmadaki başarısından sonra bizzat Atatürk tarafından kraliçe anlamına gelen ''Ece'' soyadı resmi olarak verilmişti.

En Çok Okunan Haberler

Google Arama