Kayhan KARACA ntvmsnbc
Strasbourg - Aday olacağı kimse için sürpriz değildi. Adalığının açıklanması siyasi marketing açısından sadece bir zamanlama sorunuydu. Anketlerde çabuk yıpranmamak için adaylığın ne çok erken ne de çok geç ilan edilmemesi gerekiyordu. Fransa’yı 2007 yılından bu yana yöneten Nicolas Sarkozy için bu zaman geldi. En azından kendisi öyle düşünüyor. Modern Fransız tarihinin belki de en tartışmalı lideri Sarkozy 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığını 15 Şubat akşamı resmen ilan edecek.
Sarkozy’nin ne zaman adaylığını açıklayacağına geçen hafta karar verildi. İlk olarak bu hafta başında, 13 Şubat Pazartesi günü açıklanması kararlaştırılmıştı. Ancak sol muhalefetin bunu 14 ve 15 Şubat günleri Meclis’te hükümetle soru-cevap oturumunda kullanma riskine karşı randevu 15 Şubat akşamına ertelendi. Geriye adaylığın nasıl ilan edileceğini kararlaştırmak kalıyordu. Sarkozy’nin siyasi marketing uzmanları bu konuda işe bazı eski Cumhurbaşkanlığı adaylarının “hatalarını” elekten geçirmekle başladılar. Zamansız ve gelişigüzel ilanlar kimi adaylara pahalıya mal olmuştu. Sarkozy’nin siyasi kariyerinde önemli yeri olan İzmir doğumlu eski Başbakan Edouard Balladur 1995 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimine aday olduğunu altın yaldızlı bürosundan yapmış, tepki toplamıştı. İşsizliğin zirve yaptığı bir dönemde kraliyeti temsil eder görünüp halktan uzaklaşmış görüntüsü vermek, o dönem daha popüler ve halka yakın görünen Jacques Chirac’a yaramıştı. Sosyalist Başbakan Lionel Jospin ise adaylığını AFP haber ajansına gönderdiği bir faks ile duyurmayı tercih etmiş, başta kendi partisi içinde olmak üzere toplumda eleştirilmişti. Ülkenin dizginlerini eline almak isteyen bir siyasi, nasıl olur da adaylığını bu denli sıradan bir yolla duyurmak isteyebilirdi? SADECE MITTERRAND ÜST ÜSTE KAZANDI
Danışmanları büyük olasılıkla tüm bunları dikkate alıp Sarkozy’ye, kendi konumuna benzer ve kazanmış bir senaryo opsiyonunu tercih ettirdiler. Aslında fazla seçenek de yoktu. Yakın geçmişte Cumhurbaşkanlığına aday olup da “normal” şartlarda ikinci kez tekrar seçilmiş tek siyasi François Mitterrand olmuştu. İlk kez 1981 yılında seçilen Mitterrand 1988 yılında Cumhurbaşkanıyken yeniden adaylığını ülkenin en büyük TV kanallarından birinin akşam ana haber bültenine çıkıp tek cümleyle ilan etmişti. Mitterrand, seçime sadece bir ay kala bugünkü adı “France 2” olan “Antenne 2” kanalı muhabirinin “Sayın Cumhurbaşkanı yeniden aday mısınız?” sorusuna lafı hiç de uzatmadan “Evet” yanıtını vermiş ve “Rahat Güç” sloganıyla resmi seçim kampanyasına start vermişti. MITTERRAND TAKTİĞİ UYGULAYACAK
Sarkozy de yarın akşam kadim dostu Martin Bouygues’in sahibi olduğu TV kanalı TF1’in ana haber bültenine katılıp adaylığını ilan edecek. Ardından da resmi seçim kampanyası başlayacak. Ülke içi veya dışındaki her gezisi olağanüstü medyatikleşen Sarkozy, kendisini “vaatlerini gerçekleştirmemekle” suçlayan ve suçlamaya da devam edecek olan sol muhalefeti medyayla vuracak. Her seçim mitingi gövde gösterisine dönüşecek. İlk önemli miting bu hafta perşembe günü Marsilya’da gerçekleşecek. Mart ayı içinde Paris’te yaklaşık 80 bin sempatizanın katılacağı dev bir miting organize edilecek. Fransız siyaseti Sarkozy ile birlikte 2007 yılından bu yana gittikçe Amerikanlaşıyor. Dolayısıyla Fransa’daki seçim kampanyasını seyrederken ABD’de Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin “caucus” mitinglerini aratmayan balonlu bandolu konfetili sahnelere sık rastlanacak. LE PEN HENÜZ KARAR VERMEDİ
Sarkozy’nin siyasi marketing yönü kuvvetli. Ancak kaderi iki isme endekslenmiş durumda. Birincisi, aşırı sağın adayı Marine Le Pen. Aşırı milliyetçi babasının neredeyse 40 yıl taşıdığı bayrağı devralan Marine Le Pen’in seçime aday olup olmayacağı henüz kesinleşmiş değil. Zira Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimine aday olmak istiyorsanız ülkede değişik dönemlerde seçilmiş 500 vekilden (milletvekili, senatör, belediye başkanı, il ve bölge genel meclis üyeleri ve Avrupa Parlamentosu üyesi Fransız parlamenterler) imza toplamanız gerekiyor. AŞIRI SAĞIN SÖYLEMİNİ KULLANIYORLAR
Le Pen’in temsil ettiği Milli Cephe (FN) partisinin bu kadar seçilmiş vekili yok. Diğer partilerden seçilmiş olanlar ise FN’nin adayına hamilik yapmaya pek yanaşmıyorlar. Nedeni basit: Anketler Le Pen’in, aday olması halinde, en az yüzde 15 oy alacağını gösteriyor. Peki aday olamazsa ne olacak? Oylar kime kayacak? Her ne kadar Le Pen “Aday olmama izin verilmezse Sarkozy’yi seçtirmem” lafını ağzından kaçırmış olsa da, bu oyların büyük ölçüde Sarkozy’ye yarayacağını herkes söylüyor. Sarkozy ve hükümetinin, özellikle de İçişleri Bakanı Claude Gueant’ın son zamanlarda aşırı sağın söylemini aratmayan popülist çıkışlar yapmasının ardında bu stratejinin yattığı yorumları da yapılmakta. BAYROU HEM ELEŞTİRİYOR HEM GÖZ KIRPIYOR
Sarkozy’nin kaderini tayin edecek ikinci isim ise merkez-merkez sağ MODEM partisinin adayı François Bayrou. 2007 seçiminin ilk turunda yüzde 17 oy elde ederek sürpriz yaratan Bayrou bu yıl da Sarkozy’ye oy verip umduğunu bulamayanlar ile eli oy sandığında merkez sağ ile merkez sol arasında gidip gelen seçmen kitlesine sesleniyor. Bayrou ikinci tura kalma olasılığının az olduğunu biliyor. Ama ikinci turda adayların kendisine ihtiyaçları olacağının da farkında. Bu nedenle bir yandan Sarkozy ve Hollande’ı yerden yere vuruyor, bir yandan da kendilerine göz kırpıyor. Yani Haziran ayında yapılacak milletvekilliği seçimleri için müzakereye oturmak ve yine iki turlu olan bu seçimlerde partisine kulvar açtırmak istiyor. SOSYALİST OYLAR MERKEZE KAYABİLİR
Bayrou’nun bu taktiği 2007 yılında işlememişti. Bayrou’nun bu yılki en büyük avantajı PS’nin sağ veya merkez kanadının başını çeken eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ın (DSK) New York skandalı sonrası Fransız siyasetinde devre dışı kalmış olması. DSK’nın oyun dışı kalmasıyla PS’nin sağ kanadının MODEM’e kayma olasılığı da artmış durumda. Zira ikinci turda ve Haziran seçimlerinde Komünist Parti’nin (PCF) desteğine mutlak ihtiyacı olan PS’nin adayı Hollande, PCF’ye yakınlığıyla bilinen emek sendikalarının, emeklilik yaşının yendien 60’a çekilmesi gibi sosyal plandaki bazı taleplerini kabullenmiş durumda. PS’nin sağ kanadının seçmeni bu gidişata hiç de olumlu gözle bakmıyor. PCF ilk defa bu yıl Cumhurbaşkanlığı seçimine kendi içinden bir adayla girmiyor. PS’nin sol kanadından kopup “Ekoloji-Sosyalizm-Cumhuriyet” döviziyle “Sol Parti” (Le Parti de Gauche) adı altında siyasi bir oluşum yaratan Jean-Luc Melenchon’u destekliyor. Argo ve küfürlü konuşmaktan çekinmeyen Melenchon kamuoyu yoklamalarında yüzde 8-10 çatalında gösteriliyor. YEŞİLLERE NORVEÇLİ ADAY
Fransız Yeşiller ise Norveç kökenli Avrupa Parlamentosu üyesi Eva Joly ile şanslarını deneyecek. Fransa’ya gençliğinde “au-pair” olarak gelip eğitim yapan ve sonra da bir Fransızla evlenip Fransız vatandaşlığına geçen Joly 1990’lı yıllarda Paris’te olağanüstü önemli yolsuzluk olaylarını ortyaya çıkaran sorgu hakimlerinden biri olarak ün yaptı. İspanyol Baltasar Garzon ve İtalyan Antonio di Pietro ile birlikte Avrupa’da yolsuzlukla mücadelenin sembolü oldu. Bugün 68 yaşında olan Joly Fransızcayı Norveç aksanıyla konuşuyor. Yeşiller Partisi içinde ön seçimle aday ilan edildi. Ancak anketlerde bir türlü yüzde 5 barajını aşamıyor. İşte Sarkozy böyle bir ortamda, bugüne kadar hiçbir kamuoyu yoklamasının kendisini ne ilk ne de ikinci turda önde göstermediği bir senaryo karşısında adaylığını açıklıyor. Sarkozy adeta alabora riskiyle karşı karşıya olan bir geminin sarhoş kaptanına benziyor. Kaptan sarhoş, mürettebat ve yolcular ise fırtınayı en az zararla atlatmak istiyor. Mürettebat arasında hiç kaptanlık deneyimi olmayan ama geminin dümenini “Kaptan sarhoş, gemiyi yönetemiyor, ben daha iyisini yaparım” iddiasıyla ele geçirmek isteyenler var. Son söz 22 Nisan ve 6 Mayıs’ta yolcularda. |