1 Mart 2012 Perşembe

'Kaddafi yanlısı 6 bin kişi esir tutuluyor'

'Kaddafi yanlısı 6 bin kişi esir tutuluyor'

Birleşmiş Milletler’den yapılan açıklamada, Libya'da 6 bini aşkın kişinin devrim tugaylarınca esir tutulduğu bildirildi.

AA

BM'nin Libya temsilcisi Ian Martin, BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı açıklamada, devrik lider Muammer Kaddafi'ye yardım ettikleri gerekçesiyle 6 bin kişinin devrim tugaylarının kontrolünde tutulduğunu belirterek, bu kişilerin Libya hükümetine teslim edilmesi gerektiğini vurguladı.
Ülkede ''silahların serbestçe dolaşımı'', ''devrim savaşçılarının geleceği'' ve 'devlet güvenlik kurumlarının sivilleştirilmesi'' gibi büyük sorunlar bulunduğunun Libya hükümetince kabul edildiğini belirten Martin, yeni hükümetin önünde bunun dışında ''kaçak yollardan ülkeye göçmenler'', 'kaçakçılık'', 'etkili sınır denetimi'', 'silahlanmada görülen artış', ''azınlık gruplarına yönelik uzun bir süreden beri süren ayrımcılık' ve ''aşiretler arasında ulusal uzlaşmayı geliştirmek' gibi baş etmesi gereken büyük sorunlar bulunduğunu kaydetti.
TUTUKLULARA İŞKENCE Libya'nın 17 Şubat'ta başlayan devrimin birinci yıldönümünü kutlamasına karşın sadece 3 ay görev yapan bir hükümeti bulunduğunu belirten Martin, ülkenin anayasa hazırlayacak bir heyet ve başbakanı seçecek 200 üyeli meclis için Haziran'da yapılacak seçimlere hazırlandığını anlattı.
Martin, ülkedeki güvenlik durumunda sağlanacak olumlu bir değişikliğin başarılı bir seçim için kilit önemi olduğunun altını çizdi. Ülke, Kaddafi'nin 40 yıllık diktatörlüğünü bitiren büyük sivil savaş süresince, diktatörlük zamanındaki mağdurların intikam saldırılarına sahne oldu. İnsan hakları gruplarından yapılan açıklamalarda, Kaddafi yanlısı olarak görülen tutuklulara yönelik yaygın işkence ve cinayetler olayları olduğu bildiriliyor.
Devrim tugaylarının denetiminde 6 bini aşkın tutuklu bulunurken, 8 gözaltı merkezinin denetimini elinde bulunduran işbaşındaki hükümetin denetimindeki tutukların sayısı ise sadece 2 bin 383.

Yeni Windows karşımızda

Yeni Windows karşımızda

İşletim sistemi piyasasında Apple ve Google’a karşı kaybettiği nüfuzu yeniden kazanmayı amaçlayan Windows, dün Windows 8’in demo sürümünü yayımladı.

ntvmsnbc

Microsoft Windows Bölüm Başkanı Steven Sinofsky, Barselona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi 2012’de Windows 8’i tanıttı. Sinofsky, Windows 8’in Consumer Preview sürümünün, geçtiğimiz yıl yayımlanan Developer Preview’dan bu yana 100 bin değişikliğe uğradığını belirtti.
Sinofsky, “Windows işletim sisteminde nesil değişikliği yaptıklarını ve akıllı telefonlar, tablet ve masa üstü bilgisayarlar arasındaki bağlantıyı çok daha uyumlu bir hale getireceklerini” söyledi.
Consumer Preview’ın en dikkat çekici özelliklerinden biri, bugüne kadar tüm Windows işletim sistemlerinde yer alan başlangıç tuşunun olmaması.  Başlangıç ikonu, fareyi veya parmağınızı ekranın sol alt köşesinde kaydırmanızla beliriyor.
Kişisel, diz üstü ve tablet bilgisayarlara uyumlu olan Windows 8, kullanıcıların tüm verilerini bulutta saklayacak. Microsoft, bulut teknolojisi sayesinde kullanıcılara internet uygulamalarını farklı elektronik cihazlarında da kullanma imkanı verecek.
Windows 8 “Metro” ara yüz kullanırken, Internet Explorer 10 ve çok sayıda Metro tarzı uygulama içeriyor.  Windows 8’in hayata geçmesiyle, yeni işletim sistemiyla çalışacak Windows Store’da dün açıldı. Kullanıcılar, Windows Store’da yer alan uygulamaların ön izlemesini bedava olarak indirebiliyor.

Tablet bilgisayarlar için hazır olarak sunulması beklenen Windows 8’e, hız artırımı ve optimizasyon günncellemeleri yapılacak. Tabletler için optimize edilmiş Windows 8’in 2012 sonuna kadar piyasaya sürülmemesi bekleniyor.

Microsoft, Windows 7 ile aynı sistem gereksinimlerinde çalışan Windows 8’in, eski sürümüne kıyasla çok daha iyi bir pefromans, güvenirlik ve uzun pil ömrü sunduğunu belirtiyor.
“MICROSOFT BEKLEDİĞİNİ BULAMAYABİLİR”Analist James Governor, Windows 8’in Microsoft’un piyasa profilini güçlendirmek konusunda yeterli olacağını düşünmediğini, ancak işletim sistemi piyasasında sürdürebilirlik sağlamak açısından önem taşıdığını ifade etti.
Governor, Windows 8 için piyasada büyük bir talep olmadığını ancak tablet bilgisayar piyasasına kayan Microsoft’un, Android kullanan markalar ve Apple’a karşı yeniden pozisyon aldığını söyledi.

Ermeni diasporasına sabırsızlık fırçası

Ermeni diasporasına sabırsızlık fırçası

Anayasa Konseyi'nin ‘Ermeni soykırımının’ inkarını suç sayan yasayı iptal etmesi, Fransa'da tartışılmaya devam ediyor. Ermeni diasporasına yakınlığıyla bilinen Marsilya Belediye Başkanı Jean-Claude Gaudin, Anayasa Konseyi kararının temelinde diaspora kuruluşlarının sabırsız tutumunun olduğunu söyledi.



Kayhan KARACA
ntvmsnbc

STRASBOURG - Fransa'daki Ermeni kuruluşlarının Anayasa Konseyi'nin inkar yasası kararına öfkesi sürüyor. Ermeni kuruluşları kararı kınayan ve Anayasa Konseyi'ni "Türk lobisine teslim olmakla" suçlayan mesajlar yayımlıyor. Ermeni kökenlilerin yoğun yaşadığı Marsilya kentinin Büyükşehir Belediye Başkanı ise kararın Ermeni kuruluşlarının "aceleciliği" nedeniyle olumsuz çıktığını savunuyor.
'TÜRK LOBİSİNE BOYUN EĞİLDİ'Fransa Ermeni Teşkilatları Koordinasyon Komitesi (CCAF) tarafından yayımlanan bir bildiride, karar kınandı ve "haksız ve siyasi" olarak yorumlandı. Anayasa Konseyi'nin "Ermeni soykırımı" konusunda "çifte standart" uygulamak ve "Türk lobisine boyun eğmekle" suçlandığı bildiride "Anayasa Konseyi'nin bazı üyeleri kendi vatandaşlarının meşru talepleri yerine İstanbul'un sirenlerine daha duyarlı" ifadeleri kullanıldı. CCAF, Fransa'nın belli başlı siyasi partilerinin liderlerinden verdikleri sözleri yerine getirmelerini ve en kısa sürede yeni bir yasa tasarısı hazırlamalarını istedi.
İktidardaki Halk Hareketi Birliği (UMP) partisi üyesi Ermeni kökenli milletvekili Patrick Devedjian ise Anayasa Konseyi'nin, aldığı karar ile "inkarcılığı sıradan bir düşünce haline getirdiğini" iddia etti. Devedjian, "Türk hükümeti tarafından Fransız topraklarında yayılan ve Fransa'nın vatandaşlarının bir bölümünü kökenleri temelinde hedef alan inkarcı propaganda Anayasa Konseyi kararıyla bundan böyle serbestleşmiştir" ifadelerini kullandı.
YENİ YASA TEKLİFİErmeni kuruluşlarına yakınlığıyla bilinen Sarcelles kenti belediye başkanı ve Sosyalist Parti milletvekili François Pupponi, yeni bir yasa tasarısının parlamentoya sunulmaması halinde kendisinin şahsi girişim başlatıp yeni bir yasa teklifi sunacağını bildirdi. IMF eski Başkanı Dominique Strauss-Kahn'a yakınlığıyla bilinen Pupponi, bu konuda "Ermeni dernekleriyle beraber çalışacağını" da sözlerine ekledi.
Bu arada Ermeni kuruluşlarına yakınlıklarıyla tanınan 13 Fransız milletvekili de "soykırımların varlığına karşı çıkmayla mücadele" başlıklı bir karar teklifi metni hazırladı. Fransız Millet Meclisi divanına sunulan karar tasarısı metninde "Ermeni soykırımı"nın Fransa tarafından 2001 yılında tanındığı hatırlatılıp, bu "soykırımın" inkarının Yahudi soykırımını inkar gibi cezalandırılması isteniyor. Bu girişim, çoğu Ermeni kökenlilerin yoğun yaşadığı bölgelerden aday bu milletvekilleri için Haziran ayında yapılacak genel seçimler için yatırım olarak yorumlanıyor. Fransız parlamentosu seçim kampanyası nedeniyle 7 Mart'ta  çalışmalarını askıya alacağından karar teklifinin yaz aylarından önce işleme konulamayacağı belirtiliyor. Karar teklifi kabul görse de hiçbir hukuksal yaptırımı bulunmuyor.
'KARAR BEKLENİYORDU'Öte yandan, Marsilya Büyükşehir Belediye Başkanı Jean-Claude Gaudin Ermeni kuruluşlarına karşı beklenmedik bir eleştiride bulundu. Anayasa Konseyi kararının "kendilerinin hoşuna gitmediğini ama bu kararı beklediklerini" söyleyen Gaudin, "Ermeni soykırımını inkarın cezalandırılmasına taraf olan kuruluşlar bize yeterince zaman bıraksaydı bu konuda daha ikna edici olabilirdik. Ama Cumhurbaşkanı Sarkozy'den o kadar aceleci davranmasının istenmesi bizi bugünkü sonuca getirdi" şeklinde konuştu.
Fransa'da "Ermeni soykırımı" davasının en önemli savunucularından olan ve iktidar partisinin Senato grup başkanlığı görevini de yürüten Gaudin, "Ermeni kökenli Fransızlardan yoğun baskı geldi. Kendilerinden bize zaman bırakmalarını istiyorum. Baskı görerek bu sorunları tatmin edici sonuca ulaştıramayız" ifadelerini kullandı.

YÖK’te 28 Şubat’ın son izi de silindi

YÖK’te 28 Şubat’ın son izi de silindi

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, 28 Şubat döneminde kurulan ve akademisyenleri ideojilerine göre fişlediği ididasıyla tartışılan "Toplumsal Faaliyet Birimi"ni kaldırdı.



NTV

ANKARA - Yüksek Öğretim Kurumu’nda (YÖK) 28 Şubat sürecinin son izi olan “Topluma Faaliyet Birimi” artık yok.
YÖK Başkanlığı, “İrtica ile Mücadele” konusunda alınan kararları üniversitelere bildiren “Toplumsal Faaliyet Birimi”ni kaldırdı.
“Toplumsal Faaliyet Birimi”, 14 yıl önce Kemal Gürüz'ün başkanlığı döneminde kuruldu.
29 Şubat günü YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’nın imzasıyla da kapatıldı.
Bu birim, akademisyenlenin atama ve terfi süreçlerini idelojik gerekçelerle yönlendirdiği, bir nevi fişleme yaptığı iddiasıyla tartışmaların odağındaydı. Böylece fili ve hukuki olarak ortadan kalktı.
Sözkonusu birim son 5 yıldır etkin değildi. 28 Şubat soruşturması kapsamında savcılık YÖK’ten bilgi isteyince yeniden gündeme geldi. Kurul da birimin faaliyette olmadığını bildirdi.

'Uyum'un fitili yeniden ateşlendi

'Uyum'un fitili yeniden ateşlendi

Almanya'da İçişleri Bakanlığı'nın bu ülkede yaşayan Müslüman gençlerin uyumuyla ilgili araştırması yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Araştırmaya göre yaşları 14 ile 32 arasında değişen her dört Müslüman gençten biri Almanya'nın tüm değerlerini reddediyor.

ntvmsnbc

Alman İçişleri Bakanlığı'nın Müslüman gençlerle ilgili araştırmasının sonuçları daha kamuoyuna açıklanmadan sert tartışmalar başladı bile. İçişleri Bakanlığı, "Almanya'daki Müslüman Gençlerin Hayata Bakışı" adlı bir araştırma yaptırdı. Almanya genelinde yaşayan ve yaşları 14-32 arasında değişen 700 Müslüman gence, "uyum" ve "Alman toplumunun değerleri"yle ilgili sorular yöneltildi.
Sorulara cevap veren her dört gençten biri, Alman toplumuyla her türlü uyuma şiddetle karşı çıkıyor. Araştırmanın sonucuna göre, "uyum"u şiddetle reddeden gençler Batı değerlerine karşı çıkarken, şiddete meyilli görünüyor. Söz konusu gençlerin büyük bir çoğunluğunun aşırı İslamcı kuruluşlara üye olduğu da vurgulanıyor.
'ÖZGÜRLÜK DÜŞMANLARININ BU ÜLKEDE YERİ YOK' 
Konuyla ilgili Alman Bild gazetesine açıklama yapan İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, "Almanya burada yaşayan göçmenlerin kökenine ve kültürel kimliklerine saygı gösteriyor. Ancak otoriter, anti demokratik ve aşırı İslamcı bir dünya görüşünün ülkemize ithal edilmesine izin veremeyiz. Demokrasi ve özgürlüklere karşı savaşanların, bu ülkede yeri yok" dedi.
"ARAŞTIRMA SONUCU KORKUTUCU' 
İktidardaki Hristiyan Birlik Partileri İç Politika Sözcüsü Hans-Peter Uhl da araştırmanın sonuçlarını "korkutucu" olarak nitelendirdi. Uhl, "Müslüman gençlerin uyuma isteksizliği, İslamcı fanatizm ve terörizme zemin hazırlamamalı" dedi.
Koalisyonun küçük ortağı Hür Demokrat Parti (FDP) Federal Meclis Üyesi Serkan Tören, ise İçişleri Bakanlığı'nı yaptığı araştırmadan dolayı sert biçimde eleştirdi. Tören, "Vergi verenlerin paraları çarçur edilerek, yapılan bu araştırma basına manşet olabilir ancak bilimsel bir değeri yok" şeklinde tepkisini dile getirdi.

'Dink davası Türk hukuku için test'

'Dink davası Türk hukuku için test'

Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporu, parlamentonun dışişleri komisyonunda kabul edildi. Raporda Hrant Dink davasında çıkan son mahkeme kararının endişe verici olduğu belirtilerek, "Dink davası Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı için test" denildi.



AA

Oylamada kabul edilen değişiklik önergelerinde ise, sivil anayasa çalışmalarına güçlü destek verildiği belirtildi.
AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye rapor taslağı ve 461 değişiklik önergesi, dışişleri komisyonunda oylandı. Avrupa Parlamentosu (AP) dışilişkiler komisyonunda Türkiye rapor taslağı 7'ye karşı 54 oyla kabul edildi.
Hrant Dink davasında çıkan son mahkeme kararından endişe duyulduğu kaydedilen rapor taslağında, AİHM'in 2010 yılında verdiği ilgili kararı da göz önünde tutularak cinayetin bütün detaylarıyla soruşturulması ve tüm sorumluların yargı önüne çıkarılması istendi.
Rapora eklenen değişiklik önergesiyle ''Hrant Dink davasıyla Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının test edildiği'' vurgulandı.
SİVİL ANAYASA ÇAĞRISI Oylamada kabul edilen değişiklik önergelerinde ise sivil anayasa çalışmalarına güçlü destek verilerek, ''Yeni anayasanın Türkiye'deki her fert ve grubun haklarını tasdik etmesi, güçler ayrılığını güvence altına alması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına teminat getirmesi, ordu üzerinde tam sivil denetimi garanti altına alması ve Türk vatandaşlığı kavramında kapsayıcı olması'' önemle vurgulandı.
'KILIÇDAROĞLU HAKKINDAKİ FEZLEKE ENDİŞE VERİCİ' 
AP Türkiye taslağına eklenen yeni bir paragrafta, iktidar ve muhalefet arasındaki kavgasız ve yapıcı ilişkinin etkili reform sürecinin ön şartı olduğu vurgulanarak, bu kapsamda bazı TBMM üyelerini de etkileyen yargılamalar ve uzun tutukluluk sürelerinden ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında düzenlenen fezlekeden endişe duyulduğu ifade edildi.
TÜRKİYE VİZE SERBESTİSİ TANINMAYAN TEK ADAY ÜLKE 
Rapor taslağında, AB'nin vize serbestisi tanımadığı tek aday ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çekilerek, geri kabul anlaşmasının imzalanması halinde üye ülkelere vizelerin kalkması müzakerelerini yürütmesi için AB Komisyonu'na yetki vermeleri çağrısı yapıldı.
Belgede Türkiye'nin bölgesel oyuncu olarak Ortadoğu, Batı Balkanlar, Güney Kafkasya, Afganistan ve Pakistan, Orta Asya ve Afrika Boynuzu'nda önemli rol oynadığı ve Arap Baharı'nda ilham kaynağı olduğu ifade edildi.
AŞIRI SAĞIN BAŞARISIZ GİRİŞİMİ 
Bazı aşırı sağ ve sol milletvekillerinin rapor taslağında yer almamasına rağmen 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını ve benzer maddeleri kabul ettirme girişimi sonuçsuz kaldı.
NİSANDA AP'DE OYLANACAK 
AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye'nin AB katılım müzakerelerinde yeni bir ivmeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Türkiye raporu önümüzdeki nisan ayında Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda oylanacak.

En Çok Okunan Haberler

Google Arama