16 Kasım 2011 Çarşamba

Yolcu otobüsü devrildi: 5 ölü, 36 yaralı

Anahtar kelime giriniz


Erzurum'da buzlu zeminde kontrolden çıkan yolcu otobüsünün şarampole yuvarlanması sonucu ilk belirlemelere göre 5 kişi öldü, 8'i ağır toplam 36 kişi yaralandı. Yaralılar, çevredeki hastanelere kaldırılarak tedaviye alındı.


Kaza, bugün saat 07.30 sıralarında Erzurum- Bingöl Karayolu Kirişli mevkiinde meydana geldi. Bingöl'den Erzurum yönüne giden henüz plakası ve sürücüsü belirlenemeyen yolcu otobüsü, buzlu zeminde kontrolden çıkarak şarampole yuvarlandı. ortalığın kan gölüne döndüğü kazada, ilk belirlemelere göre 5 kişi yaşamını yitirdi, 36 kişi de yaralandı. Kazanın ardından olay yerine itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. 
Araçtan çıkarılan yaralılar, olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından hazır bekleyen ambulanslarla Erzurum'daki çeşitli hastanelere kaldırıldı. 
Öte yandan, Erzurum'da gece yağan kar yağışı nedeniyle buzlanan yollarda çok sayıda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazaları meydana geldi. 
kaynak.mynet.com

Çocuk tacizcisi polisleri görünce ağladı

Çocuk tacizcisi polisleri görünce ağladı


Adana'da küçük yaştaki çocukları taciz etmekten 8 ayrı suç kaydı bulunan ve 4 ay önce cezaevinden çıkan 26 yaşındaki M.Y., 6 yaşındaki T.R.E.'yi taciz ettiği gerekçesiyle yine yakalandı. Çocuk tacizcisi olduğu öne sürülen M.Y.'nin kendisini yakalamaya gelen polisleri görünce ağladığı öğrenildi.


İddiaya göre, geçen temmuz ayında cezaevinden çıkan M.Y., yargılandığı bir mahkemede 'pedofili' hastası olduğunu ve tedavi görmek istediğini söyledi. Mahkeme heyeti de cezasının ardından M.Y.'nin Adana Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde psikolojik tedavi görmesini kararlaştırdı. Tedavi sürerken Adana'nın merkez Seyhan İlçesi'ne bağlı Tellidere Mahallesi'nde yolda gördüğü 6 yaşındaki T.R.E.'ye, 'Bana babaannenin evini gösterir misin?' diye soran M.Y., küçük çocuğu inşaat halindeki bir apartmanın üçüncü katına çıkartarak elle ve cinsel organıyla taciz edip 25 kuruş vererek evine gönderdi.
HASTANEDE YAKALANDI
Küçük çocuk annesine, 'Kötü adam bana birşey yaptı' deyince aile polise başvurdu. Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri de eşkal tespitini yaptığı M.Y.'yi tedavi gördüğü Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yakaladı. M.Y.'nin kendisini daha önce de yakalayan polisleri tanıdığı ve yakalanacağını anladığında ağlamaya başladığı öğrenildi. Sorgusunda suçlamaları kabul eden M.Y. adliyeye sevk edildi.
kaynak.mynet.com

İsrail Esad'ın devrilmesini istemiyor!

İsrail Esad'ın devrilmesini istemiyor!


İsrail Savunma Bakanlığı üst düzey yetkilisi tümgeneral Gilad, Esad'ın devrilmesi halinde İsrail'in ciddi bir krizle karşı karşıya kalacağını açıkladı...


Suriye’de meydana gelen isyan ve gösteriler devam ediyor. Arap dünyası başta olmak üzere dünya kamuoyu Suriye’deki olayları yakından takip ederken; İsrail’in tutumu isedikkat çekiyor.
 
İsrail Savunma Bakanlığı üst düzey yetkililerinden Tümgeneral Amos Gilad, Suriye’de meydana gelen iç karışıklıklar ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
 
"ESAD'IN DEVRİLMESİ İSRAİL İÇİN BÜYÜK BİR KRİZE NEDEN OLUR"
Beşar Esad’ın iktidarda kalmasını istiyen Gilad; Beşar Esad rejiminin devrilmesi halinde İsrail’in zor durumda kalacağını ifade etti.
 
Ayrıca Tümgeneral Gilad, Esad’ın devrilmesi halinde Ortadoğu’da bir İslam İmparatorluğu kurulacağını da iddia etti.
 
GOLAN TEPELERİ YILLARDIR İSRAİL İÇİN EN GÜVENLİ SINIR
Suriye ile İsrail arasındaki sınırı ise Golan Tepeleri oluşturuyor. Uzmanlar ise İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki güvenliğe karşı Esad rejimine ses çıkarmadıklarına dikkat çekiyor.
kaynak.mynet.com

Tecavüzcüsünün ismini yazıp intihar etti

Tecavüzcüsünün ismini yazıp intihar etti


Tunceli'nin Ovacık İlçesi'nde oturan 17 yaşındaki Esengül 
Akansel, dün akşam saatlerinde evde çamaşır suyu ve çok miktarda ilaç içerek intihar etti. Genç kız bıraktığı mektupta, ilçede G.D. adındaki kişinin kendisiyle zorla birlikte olup hamile bıraktığını yazdı.


Dün akşam saatlerinde eve giden Anne Sultan Akansel, dış kapının kilitli olduğunu görünce kızı Esengül'ün dışarı çıkmış olabileceğini düşünerek komşuya gitti. Bir süre sonra tekrar gittiği evlerinin halen kilitli olduğunu gören anne Sultan Akansel durumu polise bildirdi. Eve gelen polisler kapıyı kırarak içeri girdiğinde 17 yaşındaki Esengül Akansel'in cesediyle karşılaştı. Esengül Akansel'in yapılan ilk muayenesinde çamaşır suyu ve çok miktarda ilaç içerek intihar ettiği belirlendi. Ovacık Cumhuriyet Savcılığı kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Akansel'in cesedini Malatya Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. 
İki kardeşi ve annesi ile birlikte yaşayan Esengül Akansel'in liseyi yeni bitirdiği belirtildi. Evde yapılan incelemede ise Esengül'ün bıraktığı bir mektup bulundu. Mektupta Esengül Akansel'in, ilçede yaşayan G.D. adındaki kişinin kendisiyle zorla ilişkiye girerek hamile bıraktığını, bu nedenle intihar ettiğini yazdığı kaydedildi. 
Ovacık Cumhuriyet savcılığı olayla ilgili çok yönlü soruşturma başlatırken, polis mektupta adı belirtilen ve ortadan kaybolan G.D.'yi arıyor.
kaynak.mynet.com

Savcı Ankara'da büyükelçilik bastı

Savcı Ankara'da büyükelçilik bastı


Libya'nın Ankara Büyükelçiliğinde arama yapan savcı, 38 adet tabanca buldu.


Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Cinnah Caddesi'ndeki elçilik binasının bahçesinde, Özel Yetkili Savcı nezaretinde arama yaptı. Ekiplerin yaptığı aramada 38 tabanca buldu. Tabancalar incelenmek üzere Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Aramanın iki gün önce gerçekleştiği belirtildi.
kaynak.mynet.com

BDP'li Buldan: Başbakan bize şiddet uyguluyor

BDP'li Buldan: Başbakan bize şiddet uyguluyor


BDP’li Pervin Buldan, BDP’li kadın vekillere “Taş kalpliler” diyen Başbakan Erdoğan’ın Kürt kadınlarına karşı şiddet uyguladığını söyledi.


Buldan, “Başımıza geleceklerin sorumlusu başbakandır” dedi.
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü konuşmasında ''BDP'li kadınları, kadın milletvekillerini hedef aldığını'' söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın ''nefret suçu işlediğini, toplumu suça teşvik ettiğini'' iddia eden Buldan, ''Başımıza gelebileceklerden bizzat Başbakan Erdoğan ve Hükümeti sorumludur'' açıklamasında bulundu.
Başbakan'ın, ''BDP'li kadın milletvekillerin yürüttüğü siyasi mücadelen rahatsız olduğunu'' öne süren Buldan, şunları söyledi:
''25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele günü etkinliklerini gerçekleştirdiğimiz bugünlerde bu ülkenin Başbakanı, Kürt kadınlarına karşı açıkça şiddet uygulamaktadır.
'2006'da kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılır' diyen, kadın erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen, 'kadının yeri evidir' anlayışını sergileyen, 'en az üç çocuk' öneren Başbakan'ın kalkıp, kadın haklarından söz etmesinin hiçbir samimi, inandırıcı tarafı yoktur.
Başbakan'ın bu söylemlerini AKP'li kadınlar da benimsemiştir ki bu şiddet kültürünün en açık örneği, dünkü Genel Kurul çalışmaları sırasında ortaya çıkmış, AKP'nin gerçek zihniyetini bütün kamuoyu görmüştür.
Başbakan, annelerin acısından söz ediyor, BDP'li kadınları suçluyor. Öncelikli olarak madalyonun iki tarafının olduğunu Sayın Başbakan'a hatırlatmak isteriz. Bu ülkede yaşanan savaşın bir sonucu olarak Türk-Kürt bütün anneler ağlıyor, bütün ocaklara ateşler düşüyor. Hiçbir annenin acısı bir diğerinden fazla ya da eksik değildir.''
Bugün 400 kadın siyasetçinin tutuklu olduğunu iddia eden Buldan, ''Meclis'te en fazla kadın siyasetçi oranına BDP sahiptir. Başbakanın rahatsızlığının nedeni budur'' dedi.
Buldan, ''Başbakan'ın görmek istediği kadın profili, 3 çocuğu doğuran kadındır. Siyasetteki kadın, Başbakanı korkutmakta, rahatsız etmektedir. Ama Başbakan'ı korkutmaya, rahatsız etmeye, onun erkek egemen zihniyetini ve şiddet politikalarını teşhir etmeye devam edeceğiz'' diye konuştu.
kaynak.mynet.com

PKK'lı korsanın kız kardeşi şoke etti

PKK'lı korsanın kız kardeşi şoke etti


AK Parti'den milletvekili seçilen Mehmet Metiner'e suikast ve terör örgütü adına eylemlere katıldıkları iddialarıyla haklarında dava açılan sanıkların yargılanmasına başlandı.


Deniz otobüsünü kaçıran terörist Mensur Güzel'in kız kardeşi Şeyma Güzel; “Sizler ve Türk medyası bizi belki terörist ilan edeceksiniz. Ama hepimizin sonun öyle olmasını istemiyorsanız, siyasi infaz yapmayın. Ben BDP’nin gençlik çalışanıyım. Buraya gelmeden önce terörist ilan edildim"
BDP’li Milletvekili Sebahat Tuncel’in havaalanına götürdüğü belirtilen ve aynı zamanda deniz otobüsü kaçırma eyleminde öldürülen Mensur Güzel’in kız kardeşi Şeyma Güzel’in de aralarında bulunduğu 62’si tutuklu 67 sanık İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı.

Duruşmada ifade veren Şeyma Güzel, “Asimile olmuş bir ailenin ferdiyim. 1992’de köyümüz boşaltıldığı için zorunlu olarak Türkiye metropollerinde yaşadım. Bu nedenle ana dilimi tam olarak konuşamıyorum. Ana dilimde savunma yapamıyorum. Dilimi iyi bilmediğim için annemden ve Kürt halkından özür diliyorum" dedi.

Burada olmak istemediğini söyleyen Güzel, “Bugün burada olmak yerinde 12 Kasım’da infaz edilen ağabeyimin mezarında olmak isterdim. Onun cenazesine gitmek isterdim. Mahkemeden talep ettiğimiz halde cevap bile verilmedi" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Metin Özçelik de, “Belgeler tam olmadığı için talebinizi reddettik. Ölüm kağıdı verilmediği için reddedildi" diye açıklama yaptı. Bu açıklamanın ardından savunmasına başlayan Şeyma Güzel “Ağabeyimin 3 kurşun kalbine, 3 kurşun da beynine sıkıldı" deyince Mahkeme Başkanı araya girdi. Başkan Özçelik, “Bu konumuz değil. Hassasiyetinizi anlıyorum" diyerek bu konuda konuşmaması konusunda uyardı.

Güzel’in avukatı Sinan Zincir söz alarak “3 gündür müvekkilimle ilgili yayınlar yapılıyor. Bunu açıklama hakkı var" dedi. Mahkeme Başkanı da “Burada basın açıklaması yapmıyoruz. Bu bizim konumuz değil. İddianamede isnat edilen eylemlerle ilgili savunma yapsın. Basındaki haberler beni ilgilendirmiyor. Dönem olarak yakın tarihe gelmiş olabilir ama ben buna izin vermem" diye konuştu.

“Şimdiye kadar beni dinleseydiniz biterdi" diyen Şeyma Güzel, daha sonra savunmasını yaptı. Güzel, savunmasında şunları söyledi: “Biz burada yargılanıyorsak, bizim siyaset hakkımız engellendi. Aslında sizler ve Türk medyası bizi belki terörist ilan edeceksiniz. Ama hepimizin sonunun öyle olmasını istemiyorsanız, siyasi infaz yapmayın. Ben BDP’nin gençlik çalışanıyım. Buraya gelmeden önce terörist ilan edildim. Suçlamaları reddediyorum. Siyaset yapma hakkımızı istiyorum ve bunun için de tahliyemi talep ediyorum. Aleyhimde ifade veren ismi bile belli olmayan kişinin beyanlarını kabul etmiyorum. Hepimiz birileri aleyhinde ifade verip tutuklanmasına neden olabiliriz"
kaynak.mynet.com

"Darbeye teşebbüs"e takipsizlik!

"Darbeye teşebbüs"e takipsizlik!


Eski Genelkurmay başkanları hakkında soruşturma yapıldığı ortaya çıktı.


Genelkurmay eski başkanları emekli orgeneraller Işık Koşaner, İlker Başbuğ ve Yaşar Büyükanıt'ın da aralarında bulunduğu 8 emekli general hakkında, Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik tarafından 'darbeye teşebbüs' iddiasıyla verilen dilekçe doğrultusunda soruşturma yapıldığı ortaya çıktı. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayar tarafından yürütülen soruşturma sonunda ise "Soruşturmamıza konu ele geçirilen belgeler içinde bu şüpheliler ile ilgili atılı suçu işlediklerine dair kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemedi" denilerek takipsizlik kararı verildiği öğrenildi.

Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne Genelkurmay eski başkanları emekli Orgeneraller Işık Koşaner, İlker Başbuğ ve Yaşar Büyükanıt ile emekli Orgeneraller İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Doğu Aktulga, emekli Tümgeneraller Abdullah Kılıçarslan ve Hüsnü Can Teller hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Çevik, dilekçesinde 8 emekli generali "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" ile suçlayarak, soruşturma başlatılmasını talep etmişti. Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dilekçeyi incelemesinin ardından 8 emekli general hakkında soruşturma yapıldığı ortaya çıktı.
Soruşturmayı yürüten isim ise Balyoz Soruşturması'na bakan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayar oldu. Savcı Ayar, soruşturma kapsamında şüpheli sıfatındaki emekli generalleri ifadeye çağırmadı. Soruşturma sonunda ise takipsizlik kararı verdi. Savcı Hüseyin Ayar takipsizlik kararında soruşturmanın ?Adem Çevik isimli vatandaşın şikayeti üzerine başlatıldığını' belirtrek, "Soruşturmamıza konu ele geçirilen belgeler içinde bu şüpheliler ile ilgili atılı suçu işlediklerine dair kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemedi" dedi.
kaynak.mynet.com

Erdoğan, bedelli askerlik için tarih verdi....

Erdoğan, bedelli askerlik için tarih verdi


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kadınlar İçin Sosyal Yardım Programı açılış töreninde konuştu...


Erdoğan, bedelli askerlik çalışmasının bu hafta yetişmemesi durumunda önümüzdeki hafta tamamlanacağını açıkladı.
Erdoğan şunları söyledi:
''Çok dedikodusu yapıldığı için bugün bunu burada açıklayayım istiyorum o da şudur, devamlı söyleniyor devamlı konuşuluyor bugün bu güzel, anlamlı toplantıya yakışır diye düşündüm, o da bedelli askerlik konusunda şu anda çalışmalarımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Ve inanıyorum ki şöyle bu hafta içinde olmazsa bile önümüzdeki hafta bu işi tamamlayıp hemen adımı atacağız ve bedelli askerlik ile ilgili inşallah yasayı çıkarmış olacağız. Ve bu da ülkemiz için hayırlı olsun diyorum.''


İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Bir sorunu görmüyor olmak o sorunu ortadan kaldırmıyor. Bizim toplum olarak bu noktayı özellikle sorgulamamız gerekiyor. Öyle kadınlar var ki yaşadıklarını, eşitsizlik ve şiddeti kimseyle paylaşamıyorlar. Kelimenin tam anlamıyla kan kusuyor ama bakıyorsunuz 'kol kırılsın yen içinde kalsın' diyorlar. Yoksulluğunu gizleyen, eşinden, babasından, kardeşlerinden dayak yiyen kadınlar var. İşyerlerinde ötelenen kadınlar var. Biz gidip o kadınları bulmak zorundayız.
Ben de bu sorumluluğun aynen altındayım. İşte biz her türlü sosyal politikamızda insanların bizi gelip bulmasını beklemeyeceğiz. Eksiklerimiz var, hala çözmüş değiliz. Ama bunu süratle gidermemizin gereğine inanıyoruz.
VAN DEPREMİ
Van depremi nedeniyle iki kez Van'a gittim. Deprem olduğu andan itibaren Van'ı 1-2 fevkalade durum dışında bakansız bırakmadım. 500'e yakın arkadaşımız oralarda görev yapıyor. Kalıcı konutlar noktasında TOKİ oradaki çalışmalarını sürdürüyor. Öyle bir toplumun içinde yaşıyoruz ki bütün bu yapılan olumlu çalışmaların yanında arada 1-3-5 tane olumsuzluk meydana gelirse onun üzerinde yoğunlaşıyoruz. 1 kişinin ihmali bile bizi kurtarır mı? Hayır, bunun farkındayım.
O sokaklardaki kadın kardeşlerimin şikayet etmek yerine şükrettiğini gördüm. Anadolu'nun cefakar kadınlarıyla aynı toprakları paylaştığım için gurur duydum. O kadınlarımıza el uzatmak her zamankinden fazla gayret göstermemizi gerekli kılıyor.
Devlet denilince akla yollar, hastaneler, okullar, sıcak yuvalar gelsin. Devlet gidip ihtiyaç sahibi vatandaşını bulsun. 9 yıldır anayasada adeta unutulan sosyal devlet ilkesini yeniden hayata geçirmek için çalıştık.
Bizim attığımız adımlar bir kar topu gibi büyüyecek ve gelecek nesiller farklı noktalara taşınacak.
İKİ KADIN PROFİLİ
BDP'li özellikle de kadın milletvekillerinin terörist eylemlerini tahrik etme çalışması içine girmişlerdir. 14-15 yaşındaki çocukları terörist olmaya teşvik ediyorlar. Terörist cenazesinde boy gösteren BDP'li kadın milletvekillerinin kalpleri taş haline gelmiştir. Bir mağarada işkenceyle öldürülen 5 kadını görmezden geliyorlar. 7-8 yaşındaki çocukların ellerine molotof veren aynı anlayıştır. Terörle akan kana ortak oluyorlar.
Bayram alışverişine çıkan kalabalıkta üzerindeki bombayı patlatmak istedi. Hatice kardeşim o canlı bombanın üzerine atladı. Hatice kardeşimizin 3 çocuğu da yaralandı. Bu hadiseyi görünce anneliğin ne demek olduğunu çok iyi anlıyoruz. Bu anne bu ülke topraklarının asla unutulmayacak bir abidesidir. Hatice Belgin bu toprakların yetiştirdiği sayısız kadından biridir. Bize anne demeyin diyen kadınlar var. Anneliğin ne yüce birşey olduğunu bilmeyenler var. Bu toprakların ismi Anadolu'dur. Babadolu değil. Bu topraklarda nifak yeşermez, fitne zemin bulamaz. Kadın da olsa taş kalpli canilerin emelleri fırsat bulamaz. Cennet anaların ayakları altındadır sözünü anlayamayanlar. Hatice kardeşlerine baksınlar. Analarının ayaklarının altını öpsünler. Ben öptüm yine öperim.
Annelerin daha fazla ağlamasına inşallah daha fazla müsaade etmeyeceğiz. Şehitlerimize destek vereceğiz. Şehit ailelerinden birinci derece akrabalardan birine iş veriyorduk bu sayıyı 2'ye çıkaracağız. Terör kurbanı olan aileye de aynı yardımı devlet olarak vereceğiz. O öldürülenleri de biz şehitler sınıfından mütala ediyoruz. Yine o aileden devlette istihdam sağlayacağız.
BEDELLİ'DE SONRA GELİNDİ
Bedelli askerlik konusunda çalışmalarımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz. İnanıyorum ki, bu hafta içinde olmasa da önümüzdeki hafta bu işi tamamlayıp adımı tamamlayacağız. Bedelli askerlik yasasını çıkarmış olacağız.
kaynak.mynet.com

Emre Uslu'dan çarpıcı iddia

Emre Uslu'dan çarpıcı iddia


KCK yöneticilerinin istihbarat elemanı olduğunu ileri süren Taraf yazarı Emre Uslu, "KCK yapılanmasını iller bazında bizzat yöneten ve yönlendirenler aslında çoğunlukla istihbarat elemanları" diyor.


İşte Taraf yazarı Emre Uslu'nun yazısı...
 
KCK yöneticileri istihbarat elemanı
KCK operasyonlarıyla ilgili son dönemlerde medyaya yansıyan en kritik bilgi MİT’in KCK tutuklularının salıverilmesini istediği bilgisiydi. Bilgiyi paylaşan Şamil Tayyar. Bence bu bilgi doğru ancak eksik yanı var.MİT’in içindeki sola yakın bir kesim ve askerî istihbaratın önemli kesimi KCK operasyonlarından rahatsızdı. Bu kesim medyada sola yakın birtakım kişilere bu rahatsızlığı kurumun rahatsızlığı olarak lanse etmiş olabilirler.
 
Özellikle 2009 yılındaki KCK operasyonları o kesimler ile Emniyet’i kimi illerde karşı karşıya getirdi. Şimdilerde bazı aydınların “Devletin bir kesimi KCK operasyonlarına karşı” diye yaygara koparması bundan. İstihbaratçılar içindeki o kesim bazı aydınları maniple ederek KCK operasyonlarını cemaat operasyonları gibi göstermeleri de şaşırtıcı değil bu nedenle. Zira başından beri o kesim KCK operasyonundan rahatsızdı. Rahatsızlığın nedeni KCK üzerinden PKK’ya yeni bir kaynak yapmak istemeleriydi.
 
Ne demek PKK’ya KCK üzerinden kaynak yapmak? İstihbarat teşkilatlarının doğal görevlerinden biri mücadele ettikleri örgütlere sızmaktır. KCK yapılanması yeni bir yapılanma olarak ortaya çıkınca istihbarat birimleri de bu alanı bir fırsat alanı olarak görüp PKK içine sızmak için değerlendirmiş olabilir. Buraya kadar aslında her şey normal. Peki, KCK networkuna sızdırdığınız elemanlardan ne beklersiniz? PKK’nın yapacağı eylemleri güvenlik birimlerine bildirip eylemler olmadan önce önlenmesini beklersiniz değil mi? Hayır bizde böyle olmadı olmuyor. MİT ve Askerî İstihbarat birimlerinin KCK yapısı içindeki elemanları ‘İl Sorumlusu’ seviyesine çıktılar, serhildan eylemlerinde toplumu galeyana getirmek için yüzleri poşulu en önde yürüyenler arasında onlar da vardı; hatta en önde gidenler çoğu zaman onlardı. Polis de bunların kim olduğunu biliyor ve eylemlerde bunlara dokun(a)mıyordu.
 
Yani KCK yapılanmasını iller bazında bizzat yöneten ve yönlendirenler aslında çoğunlukla istihbarat elemanları. Daha doğrusu Hakan Fidan’dan önceki MİT’in içinde bir damarın elemanları ise çoğunlukla Askerî İstihbarat elemanları. Bu damar uzun süre KCK operasyonlarına direndi. Hatta bazı elemanları KCK operasyonlarında tutuklanınca Emniyet birimlerine sert çıktılar. Ben en azından dört önemli ilde tutuklanan KCK il sorumlularının bizzat istihbarat elemanları olduğunu biliyorum. (KCK üzerinden bir kesim istihbaratçı PKK’yı kendi emelleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışırken diğer kesim istihbaratçıların Devrimci Karargâh üzerinden sızma/yönlendirme girişimi yapmış olabileceği unutulmamalı)
 
Bu noktada bir hatırlatmayı yapayım. MİT-PKK görüşmesinde Afet Güneş KCK’nın başı Sabri Ok’a “Şehirleri bomba doldurdunuz hepsini biliyoruz” derken nereden biliyordu? Bizzat KCK networkunun illerdeki sorumlusu kendi elemanları olduğunda biliyordu. Peki, bunu Emniyet birimleriyle paylaşıpyakalattılar mı? Hayır. Hatta KCK operasyonu yapan Emniyet birimlerine çok kızdılar.Sahi KCK sanıklarının eli kelepçeli o fotoğrafını kim sızdırdı medyaya? Neden? Sakın KCK’ya operasyon yapıp Diyarbakır’da terör estiren, terör estirilmesine göz yuman, istihbaratçı KCK yöneticilerini içeri alan Emniyet müdürünü görevden aldırmak için olmasın?
 
Yeni devlet PKK ile mücadele ederken istihbarat birimlerinin KCK içindeki elemanları şehir sorumlusu seviyesine gelmişti ama asıl görevleri olan PKK’nın şehirlerde yapacağı eylemleri bildirmek bir yana o eylemleri bizzat organize ediyordu. Emniyet’e de aslında hem PKK ile hem de o kesim istihbarat görevlileri ile mücadele etmek düşüyordu.
 
Bu noktada kendisini sol ideolojiye yakın biri olarak tanıtan istihbaratçıların “KCK’yı, ovada PKK vesayeti” gibi tanımlayıp KCK operasyonlarına buna rağmen karşı çıkması ile sol-liberal aydınların “KCK operasyonlarını devlet değil cemaat yapıyor, devlet KCK operasyonlarına karşı” diye tempo tutmaları size de anlamlı gelmiyor mu? KCK operasyonlarına destek veren sol-liberallerin Başbakan’ın net açıklamalarına rağmen “Devlette bir kesim bunu istemiyor” deyip bu tutumu ısrarlı bir kampanyaya dönüştürmelerini siz de anlamlı buluyor musunuz?
 
MİT’in başına geldikten sonra bir süre Hakan Fidan’da teşkilatındaki o etkili ve güçlü damarın telkiniyle –ve Öcalan/PKK ile müzakere sürecinde– KCK’ya karşı sert tutum alınmasına soğuk bakmış olabilir. Ancak KCK networkunun ne olduğunu görmeye başlayıp kurumuna hâkim olmaya başladıktan sonra işin rengi değişti. En son MİT ve Emniyet ortak KCK raporu hazırlayarak manzaranın fotoğrafını net ortaya koydular. Askerî İstihbarat birimleri için aynı şeyi söylemek biraz daha zor. Necdet Özel’in bu kesimler üzerinde etkisi var mı emin değilim. Reşadiye saldırısından bir gün önce Ankara’dan Tokat’a sivil bir Hyundai arabayla giden Jandarma İstihbarat yöneticisine halen Reşadiye saldırısından önce Tokat’ta ne arıyordun, kimlerle toplantı yaptın, diye soran yoksa, çok şey değişmemiştir o cenahta... (Sahi o istihbaratçı komutanın askeri olarak askerlik yapan Nurettin Demirtaş nerede bilen var mı?)
 
Boşuna “PKK sadece PKK değildir” demiyorum. Bu örgütü, liderleri, istese de tam olarak kontrol edemezler. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Olan gariban çocuklara oluyor. Kime çalıştığı belli olmayan KCK liderleri, hatta milletvekilleri olduğu sürece, onların peşine takılıp eyleme giden, dağa çıkan çocuklar ölmeye devam edecek...
 
Peki, ne oldu da son on günde 14 PKK militanı ellerinde silahlarıyla birlikte bir kurşun atamadan yakalandı? Yedi PKK militanı bir kamyonette silahlarıyla birlikte nasıl yakalanır? PKK mı değişti yoksa en azından MİT’teki istihbarat anlayışı mı değişti?
kaynak.mynet.com

Terör örgütü PKK'nın İstanbul'da sinsi planı

Terör örgütü PKK'nın İstanbul'da sinsi planı


İstanbul Zeytinburnu'nu hedef bölge seçen terör örgütü yanlıları aynı planı ikinci kez devreye koydu.


Yetkililere göre örgüt, bu saldırılarla kozmopolit yapıya sahip ilçedeki etnik grupları karşı karşıya getirmeyi amaçlıyor.
Terör örgütü PKK sempatizanları, geçtiğimiz temmuz ayında Türk-Kürt çatışması çıkarmak için İstanbul Zeytinburnu'nda çeşitli eylemlerde bulundu.
 
Sahneye konulan plan polisin çabasıyla engellenirken, olaylarda gözaltına alınan 60 kişiden 13'ü tutuklanarak cezaevine gönderildi.
 
Eylemlerin, hazırlanışı ve uygulanışı itibarıyla İnegöl ve Dörtyol'daki olaylara bire bir benzediği istihbarat raporlarına yansıdı. Zeytinburnu'nu hedef bölge seçen terör örgütü yanlıları aynı planı ikinci kez devreye koydu.
 
İlçede son 9 günde 3 bombalı saldırı düzenlendi. Emniyet yetkililerine göre örgüt, bu saldırılarla kozmopolit yapıya sahip ilçedeki etnik grupları karşı karşıya getirmeyi, burada çıkacak çatışmayı ülke geneline yaymayı amaçlıyor.
 
Zeytinburnu'nda Türkler, Kürtler, Rumeli göçmenleri, Tatarlar, Afganlar, Arnavutlar ve Çeçenler gibi etnik yapılar yoğun olarak bulunuyor. Yetkililer, temmuz ayındaki ilk saldırılarda özellikle bu tür etnik hemşeri derneklerinin hedef seçildiği bilgisini veriyor.
 
İlçedeki son 9 gündeki saldırılar ise şöyle: 5 Kasım'da yüzleri maskeli örgüt yandaşları Yeşiltepe Mahallesi'nde toplanarak çevredeki araç ve dükkânlara saldırdı.
 
Grup daha sonra AK Parti İlçe Başkanlığı ile CHP'nin minibüsüne molotofkokteyli atarak kaçtı. Olayla ilgili 16 kişi tutuklandı. 11 Kasım'da Çırpıcı Mahallesi Yeşilyol-B Sokak'taki aracın altına bırakılan ses bombası saat 23.45 sularında patladı. Olay Yeri polislerinin yaptığı inceleme sonucu, bombanın el yapımı, parça ve basınç tesirli, fitil ateşlemeli bomba olduğu tespit edildi.
 
 En son alınan bir ihbarla Sümer Mahallesi 27. Sokak'ta zaman ayarlı parça tesirli bomba, yetkililerce imha edildi. Öte yandan İlçede Terör, İstihbarat, İlçe Emniyet ile Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler 24 saat hazır bulunduruluyor.
 
Bölgenin çeşitli noktalarında 50 direkte bulunan 200 Mobese kamerasının sayısı da artırılacak.
Yüksek teknolojili Mobese kameralarının sayısının 300'e çıkarılacağı öğrenildi.
kaynak.mynet.com

'100 defa doğsalar yine öldürürüm'

'100 defa doğsalar yine öldürürüm'


Namus cinayeti nedeniyle üç kızını ve eski karısını öldüren adamın mahkemede yaptığı açıklama Kanada'yı şoke etti.


Kızlarını fuhuş nedeniyle öldürdüğünü belirten 58 yaşındaki Muhammed Shafia, "Kızlarımın aynı suçu işlemeleri halinde, 100 defa doğsalar, 100'ünde de öldürürüm" dedi.
Muhammed Shafia, 19 yaşındaki kızı Zeynep, 17 yaşındaki Seher ve 13 yaşındaki küçük kızı Geeti'yi ilk eşi Rona Amir'le birlikte öldürüp, aile arabasıyla nehre atmakla suçlanıyor.Kanada polisi, nehre uçan otomobilde ölü bulunan genç kadınların bir kazaya kurban gittiğini düşünüyordu. Ancak Afganistan kökenli Muhammed Shafia, ikinci eşi Tooba Yahya'ya kızlarını "ailesinin ismini kirlettiği" için öldürdüğünü söyledi. Olayın ortaya çıkmasının ardından Kanada polisi 58 yaşındaki Afganlı adamı çocuklarını ve eski karısını öldürmekle suçladı.
İKİNCİ EŞİ VE OĞLUYLA BİRLİKTE YARGILANIYOR
Büyük kızı Zeynep'in Pakistanlı bir adamla evlenmesinden utanç duyduğunu belirten Muhammed Shafia, ikinci eşi Tooba Yahya ve oğluyla birlikte cinayet suçlamasıyla Kanada'da yargılanıyor.
kaynak.mynet.com

Akdeniz'e ilk sondaj Shell'den

Akdeniz'e ilk sondaj Shell'den


TPAO, dünyanın en büyük petrol şirketlerinden Shell ile Akdeniz açıklarındaki Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesi içinde ilk sondajı vurmak için prensipte anlaştı


Rum-İsrail ittifakı ABD'li Noble şirketi ile Güney Kıbrıs açıklarında sondaj çalışmalarına devam ederken, Türkiye dev bir hamleye imza atıyor. Milli petrol şirketi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), dünyanın en büyük petrol şirketlerinden Shell ile Akdeniz'in Antalya açıklarında ilk sondajı vurmak için prensipte anlaştı. Nihai anlaşmaya bu ay içinde imza atılması bekleniyor.

MASRAFLAR SHELL'DEN

Anlaşma kapsamında Antalya açıklarında Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesi içinde sondaj kazılacak. 2 bin 500 metre deniz derinliğine sahip olan bölgede sondaj masraflarını Shell karşılayacak. Sondajı yapacak dev platformu Shell getirecek. Petrol bulunması durumunda milyar doları bulabilecek yatırımları Shell üstlenirken, petrol yüzde 50-50 paylaştırılacak.
Sabah'ın haberine göre, uluslararası sularda bir sondaj maliyetinin 300 milyon doları aşacağı belirtiliyor. TPAO, Akdeniz'de 3 jeolojik bölgede petrol ve gaz rezerv potansiyeli tespit etti. Antalya, Mersin ve İskenderun Körfezleri ana çalışma bölgeleri olarak belirlendi. Bu kapsamda 2007'de Akdeniz'de sismik çalışmalara başlandı. Sismik çalışmalar hem Türkiye'nin Akdeniz'deki tüm münhasır ekonomik bölgesini hem de KKTC ile imzalanan anlaşma kapsamında belirlenen ruhsat alanlarını kapsıyor. Sismik çalışmaların ardından TPAO, Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesinde belirlenen alanlarda petrol sondajı bölgeleri belirleyerek şirketlerle ortaklık platformu oluşturdu.

MERSİN KÖRFEZİ'NE TALİP VAR

Sismik çalışmaların sürdüğünü aktaran yetkililer, Mersin Körfezi'nde ciddi potansiyel olduğuna inanıyor. Bugüne kadar hiçbir sondajın belirlenen derinliğe inmediğini aktaran kaynaklar, "5-6 bin metrelik bir derinlikten ciddi potansiyel bekliyoruz. İlk sismik verilerle ihaleye çıkmadan pek çok uluslararası şirketten ilgi beyanı geldi" dedi.

"1 MİLYAR VARİL REZERVİN ALTINI ÇİMENTO İLE KAPATIRIZ"

TPAO Genel Müdürü Mehmet Uysal, daha önce SABAH'a yaptığı açıklamada, "Bize 'Akdeniz aramalarına neden geç başladınız ?' diyorlar. Dünyada bu derinlikte kuyular 2000'li yıllardan sonra kazılabilmeye başlandı. Deniz derinliği 2 bin metre ve bir kuyu sondajı 300 milyon dolar. Tüm bunların sonunda bulunacak petrol 1 milyar varilin altında olursa ekonomik olmaz. O zaman kuyu çimento ile kapatılır" demişti. CİROSU 368 MİLYAR $ 2010'da 368 milyar dolar ciroya imza atan Shell, 20.5 milyar dolar kâr açıkladı. 90 ülkede 43 bin akarkayıt istasyonu ile faaliyette olan Shell'in farklı ülkelerde 30 rafinerisi var. Şirket, günlük 3.3 milyon varil petrol üretimine sahip.
kaynak.mynet.com

'Avrupa yakası tehlikeli, Anadolu güvenli'

'Avrupa yakası sakat, Anadolu güvenli'


Jeofizik Profesörü Ahmet Ercan Van'daki deprem sonrasında olası İstanbul depremiyle ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.


Prof. Dr. Ahmet Ercan, olası İstanbul depremi öncesinde çarpıcı tespitte bulundu: "En sakat yer Avrupa yakası. Anadolu yakasının hemenhemen her yeri çok güvenli."
Vatan'a konuşan Ercan'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle...
- Siz nerede oturuyorsunuz?Ortaköy.
- Yer nasıl?
Ben evi almadan önce bu titreşimcik ölçülerini aldım. 4 katlı bir apartman ve ben en alt katında oturuyorum. Ama sağlam...
İstanbul’daki binaların yüzde 8.5’u 80 yıldan yaşlı, yüzde 20’si 25-80 yaşında, yüzde 69’u 0-25 yaşında. Yapıların yüzde 57’si ise deniz kıyısında... Deniz kıyısındaki yapıların da yüzde 50’si dört kattan daha çok katlı. Bunlar çınlamaya gelir ve dolayısıyla çok çalkalanır. Yani çökme tehlikesi var. 25 yaşından yaşlı olan binalar ise asla güvenli değildir. Ama sizin oralar hep kayalık. Kaya üzerindeki yapılar aşağı yukarı depremi yüzde 25 daha az görür. Mesela ovadaki yapı 4 görürse, siz 3 görürsünüz. Yani daha güvenli ve sizin orada daha çabuk sönümlenir deprem dalgaları. Mesela siz Cihangir’de daha az sallanırken, aşağıda kıyıdaki Mimar Sinan Üniversitesi daha çok sallanacak. Dolayısıyla aşağıda daha fazla yıkım olacak.
EN TEHLİKELİ İLLER
- Peki şu anda Türkiye’de en tehlikeli iller hangileri? Hangi illerde daha yakın bir zamanda deprem bekliyorsunuz hocam?
Ben 2003’te 33 yerde deprem olacak diye belirtmiştim. Onlar biliyorsunuz bir bir oluyor. Van-Erciş ilk başlangıç noktasıdır. Şu anda Yenice-Gönen, Muş-Varto, Hatay, Bodrum, Marmaris ve Fethiye’nin bulunduğu Elmalı Yarımadası, Göller bölgesi, yani Afyon, Isparta, Burdur, Aydın-Nazilli, Manisa-Akhisar, Denizli-İzmir ve Balıkesir ili...
- Peki hocam İstanbul’daki en tehlikeli yerler nereler?
Çok kabaca söyleyecek olursam, en sakat yer Avrupa yakası. Anadolu yakasının hemen hemen her yeri çok güvenli. Cankurtaran’dan başlayıp Ayasofya’ya, oradan Süleymaniye’ye, oradan Fatih’e, Edirnekapı’ya, oradan Küçükçekmece ve Büyükçekmece göllerinin kuzey kıyısına bir çizgi çekin. Bu çizginin güneyindeki yerler depremde en çok hasar, en çok yıkım görecek yerlerdir. Aynı zamanda çarpık yapılaşmanın ve tarihi İstanbul’un bulunduğu yerler de burasıdır. Bu yüzden bizim bir an evvel tarihi İstanbul’u güçlendirmemiz gerekiyor. Onu yıkıp yeniden yapamayız.
VAN’DA TEHLİKE BİTMEDİ
- Van'da şimdi tehlike geçti diyebilir miyiz?
Tehlike hâlâ geçmedi. Bu beklenen depremlerden biriydi. Van’da şu anda tehdit altında olan yer Kuzey’deki Erciş kırığı ve onun ikincil kırıklarıdır. Şu anda yaklaşık olarak Timar Köyü ile Erciş doğrultusundaki Erciş kırığının kendisi ya da ikincil kolları baskı altında gerilmekte ve depremlerini oluşturmak için beklemektedir. Bu gerginlik önümüzdeki 2 ay boyunca sürecektir.
- Bu yeni depremin büyüklüğü ne olacaktır peki?
İlk gün de belirttiğim gibi 5.2 ve 5.4’ten daha büyük olabilir. 6 büyüklüğünde bile olabilir. 6.2’den büyük olması biraz zor. Çünkü geçmişteki deprem kimliklerini araştırınca şunu görüyorsunuz; en büyük artçı deprem ana depremin yaklaşık bir puan düşüğü kadar oluyor. Ama ille de bu böyle olacak anlamına gelmez.
kaynak.mynet.com

En Çok Okunan Haberler

Google Arama