25 Kasım 2011 Cuma

Polis kendisine öyle bir şey söyledi ki.

Anahtar kelime giriniz


Polis kendisine öyle bir şey söyledi ki.
Kendisine tacizde bulunan 18 yaşından küçük bir kişiyi şikayet için gittiğinde polisin, "Yaşı küçük olduğu için şikayet etsen de hiçbir şey olmayacak. 


Boşuna mahkemelere gidip geleceksin, boşver" dediğini ileri süren genç kız, "Polisin bana bunu söylemiş olması, benim bu ülkede güvenli olmadığımı gösterir" diyerek gözyaşlarını tutamadı.


ZKÜ Merkez Kampüsü'ndeki Konferans Salonu'nda düzenlenen seminere, az sayıda öğrencinin katılması dikkat çekti. Sadece 21 öğrencinin izlediği seminerde, salonun büyük bölümü boş kaldı.
Seminerde, ZKÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Atik, kadına yönelik şiddet konusunda yapılan çeşitli araştırmaların sonuçları eşliğinde bir sunum yaptı.
ZKÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rıza Yılmaz da kadına yönelik şiddette suçlunun bulunması, delillerin ortaya konulması ve aldıkları cezalar konusunda bilgi verdi.
Konuşmasında, bir şekilde şiddete maruz kalanların, olayın üzerinden zaman geçtikten sonra şikayette bulunduğunu belirten Doç. Dr. Yılmaz, "Mesela 11 yaşında cinsel saldırıya uğrayan bir kişi 12 yıl sonra 23 yaşında şikayetçi olmuş" dedi.
Öğrencinin isyanı
Seminerin soru- cevap bölümünde söz alan öğrencilerden H.K., geçen yıl 17 yaşında bir kişinin cinsel tacizine uğradığını, en yakın polis karakoluna gittiğinde, 17 yaşında olduğu için ifadesinin alınmadığını ve Çocuk Şube Müdürlüğü'ne yönlendirildiğini söyledi.
Çocuk Şube'deki polisin ise kendisine saldıran kişinin 18 yaşından küçük olduğu için ceza almayacağını söylediğini belirten H.K., şunları kaydetti: "Ben oraya cinsel taciz ve cana kasttan gittim. Öldürülme durumundan gittim. Ama karşıma çıkan polisin bana bunu söylemiş olması, karşımdaki kişinin 18 yaşından küçük olduğu için ceza almayacağını söylemiş olması benim bu ülkede güvenli olmadığımı gösterir."
Gözyaşlarını tutamadı
Gözyaşlarını tutamayan H.K.'yı, yanındaki arkadaşları ve hocası teselli ederken, Doç. Dr. Rıza Yılmaz, suç işleyen 18 yaşından küçük birinin erişkine göre daha az ceza aldığını, ancak tamamen suçsuz olmadığını söyledi.
Doç. Dr. Yılmaz, "Ceza alsa da hemen çıkacak, sadece siciline işlenecek diye düşünme. Böyle yaparak o kişiye iyice cesaret vermiş oluyorsunuz. Diyelim ki siz şikayet etmediniz. Eğer etseydiniz bir ikinci kişiye yaptığı zaman birinciden aldığı cezayla gidecekti" dedi.
İfademi işleme koymadılar
Bunun üzerine yeniden söz alan H.K., "Ben yine de şikayet etmeyi düşündüm. Hatta, 'Siciline yazılsın, benden sonraki kişiler mağdur olmasın' diye direttiğim halde komiser, 'Boşuna uğraşma kızım. Şikayet etsen de hiçbir şey yapmayacaklar, serbest bırakacaklar. Sadece mahkemelere gidip geldiğinle kalırsın, boşver' dedi ve benim verdiğim ifadeyi işleme koymadılar. Ben önce o anda en yakın karakola gittim. Karakolda bana, 'Sen 17 yaşındasın. Burada ifadeni alamayız. Kendi imkanlarınla Çocuk Şube'ye gitmek zorundasın' dediler. Ben mağdur olarak istediğim yerde ifade veremiyorsam, Savcılığa gitsem yanımda velim olmak zorunda, o zaman ben ne yapabilirim ki" diye konuştu.
H.K., şikayet edilen kişinin önce yaşına, sonra da ilk suçu olup olmadığına bakıldığını anlattı. H.K., "Ben bu durumda 6 ay sonra da 10 yıl sonra da karakola gitsem yine bir şey olmayacak. Çünkü yapılan bir şey yok. Kadınlar sokakta etek giydiklerinde, 'Acaba ben suçlu muyum?' diye düşünerek yürüyorlar" dedi.
kaynak.mynet

Çifte minareli medresede 740 yıllık sır..

Çifte minareli medresede 740 yıllık sır
Çifte minareli medresede 740 yıllık sır..
Sivas’ta Selçuklular döneminde yaptırılan Çifte Minareli Medrese’nin restore edilen eyvan bölümündeki hücre duvarlarının, küfi yazı ile ’Allah’ kelimesini oluşturduğu belirlendi. 740 yıl önce inşa edilen yapıdaki bu ilginç mimari ayrıntı dikkat çekti.


Selçuklu Devleti’nin önemli eserlerinin bulunduğu Sivas’ta 4 yıl önce restorasyon çalışmalarına başlanan Çifte Minareli Medrese’nin harebe kısmındaki eyvan bölümü de yeniden canlandırıldı. 1271 yılında Vezir Sahip Şemsettin Mehmed Cüveyni tarafından yaptırılan medresenin eyvan bölümünde, aslına uygun çalışma yapıldı. Çay bahçesi olarak kullanılmak üzere gerçekleştirilen çalışmalar sürürken, Vakıflar Bölge Müdürlüğü sanat tarihçisi Sedat Şahin, binanın hücre duvarlarındaki sırrı keşfetti. Yapılan incelemede eyvan bölümündeki hücre duvarlarının, küfi yazı ile ’Allah’ kelimesini oluşturduğu saptandı.

VALİ BİLGİ ALDI

Restorasyon çalışmaları süren eserleri inceleyen Vali Ali Kolat, hücre duvarlarında ortaya çıkan bu ayrıntıyla ilgili olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri Şube Müdürü Osman Ayhan’dan bilgi aldı. Bu ayrıntının restorasyon sürerken fark edildiği kaydedilirken, medresenin minarelerinin alt kısımlarında yer alan mavi renkli şekillerde de ’Allah’ yazısına rastlandığı, bu şekillerin de temeldekiyle aynı olduğu belirtildi.
KİTABEDE YAZMIYOR
Eserin kitabesinde böyle bir bilginin bulunmadığı, bugüne kadar da bu ayrıntının fark edilmediği öne sürüldü. Sivas kent merkezinde Osmanlı döneminde yapılan Kale Camisi ile Selçuklu eserlerinden Buruciye ve Şifaiye Medresesi, Çifte Minareli Medrese ve Gökmedrese’deki restorasyon çalışmaları devam ediyor. Restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla bir çoğu kent meydanında bulunan eserler yeniden turizm etkinliklerine açılacak.
ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE
1243’deki Sivas- Suşehri Köse Dağı’nda Selçuklular ile Moğollar arasında yapılan Köse Dağı Savaşı’ndan sonra, Anadolu ve Sivas’ta Moğol hakimiyetinin sona ermesinin ardından Sivas’ta bulunan İlhanlı Veziri Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılan Çifte Minareli Medrese, halk arasında Dar’ül Hadis olarak da bilinir. Minareler dışındaki medrese bölümünün harap olması nedeniyle 1882 yılında Sivas Valisi Sırrı Paşa tarafından ön cephesi hariç yıkılmıştır. 1886 yılında ana eyvana hastane yaptırılmıştır. Bu yapı daha sonraları Askeri Rüştiye olarak kullanılmıştır. 1914 yılından 1960 yılına kadar da İsmet Paşa ve Numune İlkokulu olarak hizmet vermiştir. 1960 yılından sonra bina Sivas Valisi Mehmet Varinli tarafından yıktırılmış, çevre düzenlemesi yaptırılarak bugünkü halini almıştır. Yapıldığı dönemde Vezir Şemseddin Medresesi olarak da bilinen Çifte Minareli Medrese’de İslam Hukuku dersleri okutulmuştur.

Arınç: Geçti o günler, Varsa Bir Babayiğit darbe Yapsın..

Arınç: Geçti o günler


Arınç: Geçti o günler, Varsa Bir Babayiğit darbe Yapsın..

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bundan sonra varsa bir babayiğit; darbe yapmayı aklından geçirsin bakalım. Varsa aklını kaçırmış 3-5kişi, hala cuntacılık yapsın bakalım. Geçti o günler'' dedi.


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa programının son gününde Gemlik İlçesi’ne geçerek Merkez Solaksubaşı Çarşı Camii’nde Cuma namazı kıldı ve Ali Rıza Bayraktaroğlu’nun cenaze namazına katıldı.
Daha sonra Gemlik Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne geçen Arınç burada öğrenci ve öğretmenlerle yemek yedi.

Daha sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan okulun spor salonu açılış törenine katılan Arınç terör konusuna değindi. Terörü bir sonuç olarak gördüğünü ve buna yol açan nedenleri bildiğini kaydeden Bülent Arınç, bu sebepler yok edilirse terörle mücadelede başarılı olunacağını söyledi.



DOĞUBEYAZIT ÖRNEĞİ
2004 yılında TBMM Başkanıyken, Ağrı’nın Doğubeyazıt İlçesi’nde yetişen ve İstanbul’da tekstil işiyle uğraşan İbrahim Yassıboğa’nın yaptıracağı ilkokulun temel atma törenine daveti üzerine Ağrı’ya gittiği belirten Arınç şu örneği verdi:

"Helikopterle Doğubeyazıt’a geçtim. İshak Paşa Sarayı’nın karşısında biz temel atıyoruz. Yanımızda valimiz ve protokol var. Tribün hazırlanmış protokol orda. Protokole karşı kürsü var ama, Doğubeyazıt’ın o fakir o yoksul vatandaşları, yani halk arkada. Şimdi herkes konuştu içime dert oldu. Yani bu insanlar ne hissederler diye. ’Biz halkız bize sırtlarını dönüyorlar’ diye. İnanın kimseyle paylaşmadım ama içime dert oldu. Yani biz bunlar için bu okulu yapıyoruz. Biz bu halk için buraya geldik.

 Onların çocukları güzel bir okulda okusun diye. Onların fikri, zikri düşüncesi, etnik kökeni, mezhebi beni hiç ilgilendirmiyor ama, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları benim milletim benim bin yıldır kardeş olduğum insanlar. Bu çok sembolik gibi bir şey de olsa içime düşen kurt sebebiyle bana sıra geldiği zaman aldım kürsüyü halkın tarafına döndüm. Protokol arkamda kaldı. Ne oldu biliyor musunuz. Orada belki bin kişiye yakın insan vardı. Hepsi alkışlamaya ve zılgıt çekmeye başladı. Bu şunu gösteriyor; bizim devlet olarak halka bakış açımız bir yanlışlık içinde. Onları dışlamadan, onlara ikinci sınıf vatandaş olduğunu hissettirmeden, onlarla aramızda sanki husumet varmış gibi intiba bırakmadan onlara dönmemiz, onların elini tutmamız, onlarla kucaklaşmalıyız. Onu hissettiğim için yaptım. Demek ki doğru yapmışım millet bundan çok memnun oldu."
Arınç bu konuşmayı yaparken de protokole sırtını dönerek, arkasında bulunan öğrenci ve öğretmenlere hitap etti.

’İMAM HATİPLER VARLIĞINI MUHAFAZA EDECEK’
Arınç, imam hatip liselerinin kuruluşunun 60 yılına yaklaştığını ve bu okulların mecburiyetten dolayı açıldığını belirterek şunları anlattı:
"Çok şükür bugün Türkiye’de sayısı yüzlerle ifade edilecek imam hatip liselerimiz var. İlahiyat fakülteleri, ilahiyat meslek yüksek okulları ve diğer birimlerimiz var. Bu okullardan altın bir nesil çıktı ortaya. Bu altın nesil, memleketine milletine bağlı, vatanına bayrağına bağlı, inancına saygılı, bin yıl bizi ayakta tutan medeniyetimize sevdalı bir nesil ortaya çıktı.

Bir tek şey söyleyeceğim. İmam hatip lisesi hangi isimle devam ederse etsin, Türkiye’de varlığını muhafaza edecek ve on binlerce öğrenciyi Türkiye’nin geleceğine hazırlayacak. Türkiye’nin en prestijli en itibarlı okullarından biri olacak. 74 milyon insan çocuklarını eğitim için bu okulları bir tehlike olarak, bir yanlışlık yeri olarak görmeyecek. Allah’ın izniyle Türk eğitimin yüz akı olarak görecek ve bu okullara itibar edecekler."

Arınç, konuşmasının ardından Bursa Valisi Şahabettin Harput ve Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Recep Altepe ile birlikte salonun açılışını yaptı. Açılış töreninden sonra Arınç, Altepe ile voleybol oynadı.
"Geçti o günler"
 Bursa’nin Gemlik İlçesi’nde partisinin kongresine katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümetin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. CHP ve MHP’nin, hükümet ve Bakan Beşir Atalay hakkında gensoru verdiğini ve bugün TBMM’de görüşüldüğünü söyleyen Arınç, kendisinin Bursa’da olduğu için oy kullanmak için vekaletini bakan arkadaşı Bekir Bozdağ’a verdiği belirtti.

Halkın AK Parti’ye büyük bir teveccüh gösterdiğini söyleyen Arınç, "Halk ilkeli, kararlı, cesur siyasetçi istiyor. Biz böyleyiz, kim ne derse desin kimseden korkmadık, çekinmedik. Milletten aldığımız emaneti korkumuzdan ortada bırakıp kaçmadık. Allah’tan korktuk gerisinden korkmadık" dedi.
AK Parti’nin de korkup, kaçıp gitmesi, yıkılması, hükümeti bırakıp kaçması için çok şeyler yapıldığını söyleyen Arınç, şöyle devam etti:

"Ama millet bize inandı. 27 Nisan muhtırasını hatırlarsınız. Cumhurbaşkanı seçmek istiyoruz. Ben Meclis Başkanıyım. Meclis’i topladım içeride 361 kişi var. 367 kepazeliği diye bir şey çıkardılar. Anayasa Mahkemesi de bunu kabul etti. Biz cumhurbaşkanını seçemedik.

 Aynı gün akşam, ’Böyle bir cumhurbaşkanına izin vermeyiz’ anlamında bir bildiri yayınladılar. Bu bir kırılma noktasıydı. Geçmiş hükümetler ve başbakanlar gibi ’Acaba AK Parti de nesi var nesi yok toplayıp gidecek mi, yoksa bunun karşılığını millete güvenerek verebilecek miydi?’ 27 Nisan bildirisi saat 23.15, 28 Nisan sabah saat 09.00 Türkiye Hükümeti adına bir açıklama; ’Otur oturduğun yerde. Sen benim emrimde bir memursun. Ben nasıl cumhurbaşkanı seçeceğimi bilirim. Anayasa’da yazılı olanın dışında bana bir şey dayatamazsın. Anayasaya uygun cumhurbaşkanını seçmek benim görevimdir. Benim işime karışma kendi işine bak. Fazla da lafa gerek yok’

Size mealen anlattığım bu bildiriye karşılık geldi. Millet bunu sevdi, AK Parti’ye alacağından da fazlasını verdi yüzde 50 oy aldık. Demokrat Parti Genel Başkanı, Bursa’ya geldi. Bin kişi ile miting yaptı. Ama sözlerine bakarsanız yüzde 52’yi garantilemişler. Maşallah hemen başbakanlığa hazır. Gerdeğe girecek damat gibi maşallah artık on binde beş mi aldı hatırımda kalmadı."

AK Parti olarak ayrımcılığı kaldırdıklarını, insan hakları ihlallerine son verdiklerini ve demokrasi düşmanlarının yargı önüne çıkmasını sağladıklarını kaydeden Arınç, "Darbecileri koruyan hükümleri kaldırdık. Şimdi 12 Eylülcüler, 28 Şubatçılar yargı önünde hesap vermeye hazırlanıyor. Bundan sonra varsa bir babayiğit darbe yapmayı aklından geçirsin bakalım. Varsa aklını kaçırmış 3- 5 kişi cuntacılık yapsın bakalım. Geçti o günler bu ülkede demokrasi var" dedi.

Kongrede büyük ilgiyle karşılanan Arınç’a, Gemlik Belediye Başkan Vekili AK Parti’li Refik Yılmaz, çini vazo armağan etti. Arınç da Kurşunlu Beldesi’nden otostop yaparak kongreye gelen delege 60 yaşındaki Sabahat Kurtul’a çiçek verdi.
kaynak.mynet

Rekor tazminatla boşandı..

Rekor tazminatla boşandı


Rekor tazminatla boşandı..

Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel'le onu ihanet ve bıçaklı saldırıyla suçlayan Meryem Tezel boşandı. İşte mahkeme kararı:


Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel'le onu ihanet ve bıçaklı saldırıyla suçlayan Meryem Tezel boşandı. Meryem Tezel toplam 700 bin TL tazminat istemişti. Üsküdar 2'nci Aile Mahkemesi'nde davanın karar duruşması yapıldı. Mahkeme çiftin boşanmasına karar verdi. Ali Tezel'in eşine 180 bin maddi, 250 bin lira manevi olmak üzere 430 bin TL tazminat ödemesine hükmedildi. Aylık 10 bin lira nafaka ödeyecek olan Ali Tezel'in tazminat talepleri ise reddedildi.

ÇOCUKLARIN VELAYETİ ANNEYE
Mahkeme 4 çocuğun velayetini anneye verdi. Tezel, çocuklarını ayda dört gün görebilecek. Yaşadıklarıyla ilgili kitap yazan Meryem Tezel, 'Mahkeme, yaptığı bütün kötü muamele, zina, onur kırıcı davranışlarını tescillemiş oldu' dedi. Anımsanacağı gibi Meryem Tezel, kendisini kız kardeşiyle aldattığını, dövüp bıçakladığını iddia ettiği eşinden boşanmak için 1.5 yıl önce dava açmıştı.

Necdet Özel, Öcalan'a ev hapsi için ne dedi?

Necdet Özel, Öcalan'a ev hapsi için ne dedi?


Necdet Özel, Öcalan'a ev hapsi için ne dedi?

Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, Abdullah Öcalan'a yönelik ev hapsi taleplerine tepki gösterdi.


Org. Özel CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın bedelli askerlikten, Öcalan'a ev hapsi taleplerine kadar pek çok konuya yönelik sorularını yazılı olarak yanıtladı.

Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, Abdullah Öcalan'a yönelik ev hapsi taleplerine tepki göstererek, "Suçun cezasız kalması, hafifletilmesi ve değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır. Vatandaşlarımızın devlete olan güveni zedelenir. Bu talepleri hayretle karşılıyorum. Türk kamuoyu ve vicdanlar bunu kabul etmez" dedi.
 
Terörle mücadele ve bedelli askerlik:
Özel, "Terörle mücadelede başarıya ulaşılmadığı görüşüne katılmıyorum. Uzun soluklı bir mücadeledir. Sonuç almak için iç ve dış kaynaklar kurutulmalıdır" dedi.


Org. Özel bedelli askerlikle ilgili olarak da şunları söyledi:
"Geçen yıl bedelli askerlik uygulaması "Askerlik Sisteminin Yeniden Değerlendirilmesi" çalışması içinde ele alınmış ve çalışma sonuçları Genelkurmay Başkanlığının resmi görüşü olarak Ekim 2010'da Sayın Başbakan'a sunulmuştur. Ancak, konu seçim öncesinde gündeme gelmemiş, genel seçimden sonra ülkenin önemli gündem maddelerinin ön sıralarında yer almıştır.

Bu durum üzerine eski çalışmadan da büyük ölçüde istifade ederek ve hassasiyetlerimizi tekrarlayarak, kurumsal görüşümüzü ilgili makamlarla paylaştım. Bilindiği üzere, demokratik parlamenter sistemde, karar mercii yürütme ve yasama organıdır. 22 Kasım 2011 tarihinde Sayın Başbakan tarafından bedelli askerlik uygulamasının esasları kamuoyuna açıklanmıştır." Murat Karayılan'ın İran'da yakalandığı iddiası: Özel, Murat Karayılan'ın İran'da yakalandıktan sonra serbest bırakıldığı yönündeki soruya, "Bu konuda TSK'da herhangi bir mevcut bilgi yoktur" yanıtını verdi.

Öcalan'a ev hapsi talepleri:
Genelkurmay Başkanı özellikle BDP tarafından sıkça dile getirilen "Öcalan'a ev hapsi" talebine yönelik soruya da şu yanıtı verdi: "Suçun cezasız kalması, hafifletilmesi ve değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır. Vatandaşlarımızın devlete olan güveni zedelenir. Bu talepleri hayretle karşılıyorum. Türk kamuoyu ve vicdanlar bunu kabul etmez." Hasdal'a yaptığı ziyaret: Org. Özel Hasdal'a yaptığı ziyaretle ilgili olarak da, "Tutuklu TSK personeli aynı ortak kaderi paylaştığmız silah arkadaşlarımdır. Ziyaretimin amacı insanidir.

Ziyaretimize başka anlamlar yüklemek yanlıştır. TSK hukukun üstünlüğüne her zaman önem vermektedir, bu safhada başka bir değerlendirme yapmayı uygun bulmuyorum" açıklamasında bulundu.

YAŞ'ta istifa krizi:
Org. Özel, "Ağustos ayındaki şura öncesinde, tüm kuvvet komutanlarının istifa ettiği süreçte sizin istifa etmemenizle ilgili birçok spekülasyon yapılmıştı. Bu spekülasyonlara bir yanıt verecek misiniz?" sorusuna da şu yanıtı verdi: "Bu soruyu sorduğunuz için özellikle teşekkür ederim.

Demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Bu nedenle, isteyen istediği şekilde değerlendirme yapabilir. Ancak bu değerlendirmelerin, duygusallıktan uzak, önyargısız, kişileri yakından tanıyarak ve mesleki hiyerarşi dikkate alınarak objektif bir şekilde yapılmasının faziletli bir davranış olduğunu düşünüyorum.

TSK gibi çok ulvi bir kuruluşu komuta etmenin gururunu ve onurunu taşıyorum. Bu görevin sorumluluğuna müdrik bir birey olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesine, anayasamızda belirtilen temel ilkelere ve içtiğim askerlik andına bağlı kalarak, görevime odaklı, insan merkezli, ortak akıl kullanarak, yetkililerle konuşarak, diyalog kurarak, sorunlara çözüm arayan şeffaf bir yönetim anlayışla bana tevdi edilen bu şerefli kamu hizmetini yapmak arzusundayım. "
kaynak.mynet

O patlamaya rekor hapis istemi..

O patlamaya rekor hapis istemi


O patlamaya rekor hapis istemi..

Güngören’de, 2008 yıl meydana gelen ve 18 kişinin öldüğü patlamaya ilişkin Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde görülen davanın duruşmasında savcı Mehmet Ali Uysal mütalaasını açıkladı.


İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görülen duruşmaya 8 tutuklu sanığın hepsi katıldı. 2 tutuksuz sanık ise duruşmada yer almadı. Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan Savcı Mehmet Ali Uysal, yakalanamayan “İrfan-Sedat-Selçuk-Azat" kod adlı örgüt mensubunun 27 Temmuz 2008 tarihindeki patlamanın asıl faili olduğu belirtildi. Mütalaada, sanıklardan Hüseyin Türeli’nin PKK/Kongra-Gel terör örgütü içerisinde kırsal alandan gelen örgüt mensuplarına yer temin etme, ihtiyaçlarını karşılama, diğer örgüt mensupları ve kırsal alandaki üst düzey sorumluları ile irtibatlarını sağlama konusunda faaliyet gösterdiği, örgüte eleman kazandırmak, yeni kazanılan örgüt elemanlarını kırsal alana aktarmak konusunda faaliyet gösterdiği iddia edildi.

Türeli’nin ayrıca olay yerindeki bombaların yerleştirilmesi sırasında gözcülük yaptığı da belirtildi. Sanık Nusret Tebiş’in eylem gerçekleştirmek için kırsal alandan İstanbul’a gelen ve kendisi ile irtibat kuran yasadışı terör örgütü üyelerini başka sanıklarla irtibata geçirdiği, asıl faale ev temin ettiği ifade edildi.

İKİ SANIĞI AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTENİLDİ  

Mütalaada tutuklu sanıklar Hüseyin Türeli ve Nusret Tebiş’in “devletin birliğini bozmak ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. İki sanığın hamile maktul Filiz İlkiz’in de aralarında olduğu 17 kişinin ölümüne neden olmak suçundan 17 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması ve ayrıca 90 kişinin yaralanmasına neden olmak ve mala zarar vermek suçlarından 1170 yıldan 1800'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Diğer 6 tutuklu ve bir tutuksuz sanığın da “Terör örgütü üyesi olmak, ruhsatsız silah bulundurmak" gibi suçlardan cezalandırılmalarını isteyen Savcı Uysal, bir tutuksuz sanığın da beraatini istedi.

MÜŞTEKİLERE HAKARET

Mütalaanın açıklanmasının ardından sanık avukatlarından Eren Keskin, müvekkilinin tahliye durumunun vicdanen değerlendirilmesini istedi. Daha sonra duruşmaya ara verildi. Bu sırada müştekilerden biri “Vicdandan bahsediyor. Ben tek evladımı kaybettim" diye tepki gösterdi. Daha sonra müştekiler dışarı çıkmaya başladı. Ancak duruşma salonunun boşaltılması sırasında koridorda kavga çıktı. Koridorda başka dava için bekleyen bir kişinin kendilerine hakaret ettiğini söyleyen müştekiler bu kişiye tepki gösterdi.

DURUŞMADA İSTİKLAL MARŞI OKUNDU

Koridordaki kavga nedeniyle bazı müştekiler duruşma salonuna geri geldi. Müştekiler Başkan Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu’yla görüşmek istedi. Bazı müştekiler “Salondan çıkamıyoruz. Hani bizim korumalarımız" diye bağırdı. Mahkeme Başkanı, önce koridorun boşaltılması talimatını verdi. Başkan, daha sonra da, müştekilerin tutukluların geçişi için kullanılan güvenlik koridorundan dışarı çıkarılmasını söyledi. Bu sırada da, müştekiler salonda İstiklal Marşı okumaya başladı. Bu sırada saldırıda çocuklarını kaybeden bazı anneler ağlamaya başladı. Mahkeme Başkanı da anneleri yanlarına çağırarak, davanın en kısa sürede biteceğini ve gerekenin yapılacağını söyledi. Duruşma, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için ertelendi.

Gerginlik dışarıda da devam etti. Sanıkların çıkışını bekleyen müştekiler ile KCK şüphelilerinin yakınları ve avukatları arasında gerginlik yaşandı. İki grubun söz atışmasının ardından çevik kuvvet grupların arasına barikat kurdu. Güngören patlamasının müştekileri bu sırada ‘Türk bayrağı’ açtı. KCK şüphelilerinin yakınları polis koridoru arasında adliye çevresinden uzaklaştırıldı.
kaynak.mynet

Öğrencilere eylem için yer gösterdi..

Öğrencilere eylem için yer gösterdi


Öğrencilere eylem içinyer gösterdi..

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde kadına yönelik şiddeti kütüphane önünde protesto eden öğrencilere Rektör İbrahim Özen’den uyarı geldi.


KTÜ Kadın Kolektifi üyesi yaklaşık 50 öğrenci, ''25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'' dolayısıyla İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi önünde toplandı.

Öğrenciler, ellerinde bulunan ''Kadın cinayetlerine yeter'', ''Mahkum kadın suçlu kim'' yazılı döviz ve pankartlar ile çeşitli sloganlar atarak Faik Ahmet Barutçu Kütüphanesi önüne kadar yürüyüş yaptı.

Burada öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Melike Arduç, ülke genelinde kadınlara yönelik yapılan şiddet olaylarına karşı insanların sessiz kaldığını öne sürerek, ''Bugün kadına yönelik şiddetle mücadele günü. Ama kadına yönelik her türlü şiddetin maksimum düzeyde yaşandığı bir yıl aynı zamanda. Bu kadar inanılmaz artış yaşanırken biz üniversiteli kadınların buna tepkisiz kalması asla beklenemezdi'' diye konuştu.

Açıklama sırasında düdük çalarak sloganlar atan öğrenci grubunun yanına gelen Rektör Prof. Dr. İbrahim Özen, öğrencilerin kütüphane içerisinde ders çalıştığını ve sesten rahatsız olabileceklerini ifade etti. Özen, ''Burası öğrencilerin ders çalıştığı alan, yaptığınız yanlış. Buyurun rektörlüğün önünde yapın, buraya 50 metre. Kütüphane önünde müsaade etmiyorum, gelin orada yapın'' dedi.

Bazı öğrenciler, Özen'in bu isteğine itiraz etti. Kütüphane önünde basın açıklamasını bitiren öğrenciler, olaysız şekilde dağıldı.
kaynak.mynet

Bilmedikleri 'vicdani ret'e karşılar..

Bilmedikleri 'vicdani ret'e karşılar


Bilmedikleri 'vicdani ret'e karşılar..

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve AB Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaya katılanların yüzde 78.8’i “vicdani ret” konusunda herhangi bilgisi olmadığını söyledi.


Ancak ankete katılanların yüzde 81.8'i "vicdani ret"e "hayır" dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yaprak Gürsoy, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeki Sarıgil ve KONDA işbirliğiyle gerçekleştirilen ve Türk toplumunun Silahlı Kuvvetlere, polise, parlamentoya olan güveni ve demokrasiye inancını kapsayan araştırmanın sonuçları açıklandı.
 
1-2 Ekim'de, 27 ilin 106 ilçesine bağlı rastgele yöntemiyle seçilmiş 154 mahalle ve köyde 2 bin 775 kişiyle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırmada, ''Vicdani ret ifadesi hakkında herhangi bir bilginiz, duyumunuz var mı?'' sorusuna yüzde 78.8 oranında ''hayır'', yüzde 18.2 oranında ise ''evet'' yanıtı alındı.
 
Araştırmaya katılanlar, ''İnançları nedeniyle askerlik hizmetini vicdanen reddedip, askere gitmemek bir tercih olmalı mı?'' sorusuna yüzde 81.8 oranında ''hayır'' yanıtını verdi. Aynı soruya ''evet'' yanıtını verenlerin oranı 13.6'da kaldı.
 
''Cinsel tercihi ne olursa olsun, eşcinseller de herkes gibi askerlik yapmalı'' ifadesine ''katılmıyorum'' diyenler yüzde 61.8, ''katılıyorum'' diyenler yüzde 19.5, ''kısmen katılıyorum'' diyenler yüzde 11.3 oldu.
 
Araştırmada görüşülenlerin yüzde 60'ı ''Parasını ödeyerek bir aylık bedelli askerlik yapmak herkes için bir tercih olmalı'' ifadesine katılmazken, yüzde 25.2'si bu ifadeye katıldığını, yüzde 10.6'sı ise kısmen katıldığını belirtti.
 
''Mecburi askerlik tamamen kaldırılmalı yani yalnızca isteyenler askere gitmeli'' fikrine katılmayanlar yüzde 74.1 olurken, ''katılıyorum'' diyenler yüzde 15.5, ''kısmen katılıyorum'' diyenler ise yüzde 8.2 oranında kaldı.
 
ASKERLİK MECBURİ OLMASAYDI...
''Mecburi askerlik hizmeti olmasaydı, yani askerlik hizmeti isteğe bağlı olsaydı, askerlik yapmazdım'' ifadesine katılmayanlar yüzde 63.4, katılanlar yüzde 26.4, kısmen katılanlar ise yüzde 6.2 oldu.
 
''Ordu, mecburi askerlik yapan askerler yerine, maaşlı ve memur gibi çalışan profesyonel askerlerden oluşmalı'' diye düşünenlerin oranı yüzde 44.1 olurken, bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 30.5, kısmen katılanların oranı ise 20.7 olarak belirlendi.
 
''Türkiye'nin asker sayısı olarak bu kadar büyük orduya ihtiyacı yok'' ifadesine görüşülenlerin yüzde 57.3'ü ''katılmıyorum'', yüzde 26.1'i ''katılıyorum'', yüzde 13.1'i de ''kısmen katılıyorum'' diye cevap verdi.
 
Görüşülenlerin yüzde 54.2'si ''15 aylık mecburi askerlik uygulaması devam edecekse bile süresi kısalmalı'' ifadesine katılırken, yüzde 28.6'sı katılmadığını, yüzde 13.2'si de kısmen katıldığını bildirdi.
 
‘HER TÜRK ASKER DOĞAR’ MI?
''Türkler asker millettir'' ifadesine yüzde 73.5 oranında ''katılıyorum'', yüzde 12.9 oranında ''kısmen katılıyorum'', yüzde 11.2 oranında ise ''katılmıyorum'' cevabı verildi.
 
Araştırmada görüşülenlerin yüzde 73.8'i ''kadınlar da erkekler gibi askerlik yapmalı'' ifadesine katılmadı. Bu ifadeye katılanların oranı yüzde 14.6, kısmen katılanların oranı ise 8.2'de kaldı.
 
‘ASKERE GÜVENİYORUM’
''Parlamentoya güveniyorum'' ifadesine yüzde 53.6 oranında ''katılıyorum'', yüzde 24.3 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 20.6 oranında ''kısmen katılıyorum'' denirken, ''Polislere güveniyorum'' ifadesine ''katılıyorum'' diyenlerin oranı yüzde 65.2, ''katılmıyorum'' diyenlerin oranı yüzde 18.1, ''kısmen katılıyorum'' diyenlerin oranı ise yüzde 15.7 oldu.
 
''Askere güveniyorum'' ifadesine verilen cevaplar ise yüzde 66.2 ''katılıyorum'', yüzde 18.2 ''kısmen katılıyorum'' ve yüzde 14.6 ''katılmıyorum'' şeklinde ortaya çıktı.
 
DARBE İSTEYENLER VAR
Araştırmada görüşülenlerin yüzde 55.8'i, ''Gerektiğinde asker ülke yönetimine el koyabilmeli ve ülkeyi yönetebilmeli'' ifadesine katılmadığını bildirdi. Bu ifadeye katıldığını belirtenler yüzde 27.9, kısmen katıldığını belirtenlerin oranı ise yüzde 13.5 oldu.
 
''Askeri yönetimler sivil yönetimlere göre çok daha etkin ve başarılı olabilir'' ifadesine yüzde 53.6 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 24.8 oranında ''katılıyorum'' ve yüzde 17.6 oranında da ''kısmen katılıyorum'' cevabı verildi.
 
Görüşülenlerin yüzde 46.8'i, ''Güvenlik dışındaki konularda da hükümet askerlerle konuşarak, onların fikrini alarak karar vermeli'' ifadesine katıldığını bildirdi. Bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 29.9, kısmen katılanların oranı ise yüzde 20.4 oldu.
 
HER ŞARTTA DEMOKRASİ
Araştırmada ''Türkiye'de son on yıllık dönemde askerin siyaset ve hükümet üzerindeki etkisi azaldı'' ifadesine katılanların oranı yüzde 65.9, kısmen katılanların oranı yüzde 18.5, katılmayanların oranı ise 10.9 olarak belirlendi.
 
''Her hal ve şartta ülke demokrasiyle yönetilmeli'' ifadesine yüzde 89.4 oranında ''katılıyorum'', yüzde 5.5 oranında ''kısmen katılıyorum', yüzde 3.2 oranında ise ''katılmıyorum'' şeklinde cevap verildi.
 
Görüşülenlerin yüzde 46.6'sı, ''Türkiye'de demokrasinin geldiği düzeyden ve demokrasinin işleyişinden memnunum'' ifadesine katıldığını belirtirken, yüzde 26.1'i katılmadığını, yüzde 25.5'i ise kısmen katıldığını bildirdi.
 
‘ERGENEKON’
''Ergenekon terör örgütünün varlığına inanıyorum'' ifadesine yüzde 45.5 oranında ''katılıyorum'', yüzde 31.4 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 16.6 oranında da ''kısmen katılıyorum'' cevabı verilirken, ''Ergenekon davasında savcıların, hakimlerin, polislerin adil ve kanunlara uygun davrandığına inanıyorum'' ifadesine yüzde 38.3 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 31.4 oranında ''katılıyorum'', yüzde 22.2 oranında da ''kısmen katılıyorum'' şeklinde yanıt verildi.


Ancak ankete katılanların yüzde 81.8'i "vicdani ret"e "hayır" dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yaprak Gürsoy, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeki Sarıgil ve KONDA işbirliğiyle gerçekleştirilen ve Türk toplumunun Silahlı Kuvvetlere, polise, parlamentoya olan güveni ve demokrasiye inancını kapsayan araştırmanın sonuçları açıklandı.
 
1-2 Ekim'de, 27 ilin 106 ilçesine bağlı rastgele yöntemiyle seçilmiş 154 mahalle ve köyde 2 bin 775 kişiyle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırmada, ''Vicdani ret ifadesi hakkında herhangi bir bilginiz, duyumunuz var mı?'' sorusuna yüzde 78.8 oranında ''hayır'', yüzde 18.2 oranında ise ''evet'' yanıtı alındı.
 
Araştırmaya katılanlar, ''İnançları nedeniyle askerlik hizmetini vicdanen reddedip, askere gitmemek bir tercih olmalı mı?'' sorusuna yüzde 81.8 oranında ''hayır'' yanıtını verdi. Aynı soruya ''evet'' yanıtını verenlerin oranı 13.6'da kaldı.
 
''Cinsel tercihi ne olursa olsun, eşcinseller de herkes gibi askerlik yapmalı'' ifadesine ''katılmıyorum'' diyenler yüzde 61.8, ''katılıyorum'' diyenler yüzde 19.5, ''kısmen katılıyorum'' diyenler yüzde 11.3 oldu.
 
Araştırmada görüşülenlerin yüzde 60'ı ''Parasını ödeyerek bir aylık bedelli askerlik yapmak herkes için bir tercih olmalı'' ifadesine katılmazken, yüzde 25.2'si bu ifadeye katıldığını, yüzde 10.6'sı ise kısmen katıldığını belirtti.
 
''Mecburi askerlik tamamen kaldırılmalı yani yalnızca isteyenler askere gitmeli'' fikrine katılmayanlar yüzde 74.1 olurken, ''katılıyorum'' diyenler yüzde 15.5, ''kısmen katılıyorum'' diyenler ise yüzde 8.2 oranında kaldı.
 
ASKERLİK MECBURİ OLMASAYDI...
''Mecburi askerlik hizmeti olmasaydı, yani askerlik hizmeti isteğe bağlı olsaydı, askerlik yapmazdım'' ifadesine katılmayanlar yüzde 63.4, katılanlar yüzde 26.4, kısmen katılanlar ise yüzde 6.2 oldu.
 
''Ordu, mecburi askerlik yapan askerler yerine, maaşlı ve memur gibi çalışan profesyonel askerlerden oluşmalı'' diye düşünenlerin oranı yüzde 44.1 olurken, bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 30.5, kısmen katılanların oranı ise 20.7 olarak belirlendi.
 
''Türkiye'nin asker sayısı olarak bu kadar büyük orduya ihtiyacı yok'' ifadesine görüşülenlerin yüzde 57.3'ü ''katılmıyorum'', yüzde 26.1'i ''katılıyorum'', yüzde 13.1'i de ''kısmen katılıyorum'' diye cevap verdi.
 
Görüşülenlerin yüzde 54.2'si ''15 aylık mecburi askerlik uygulaması devam edecekse bile süresi kısalmalı'' ifadesine katılırken, yüzde 28.6'sı katılmadığını, yüzde 13.2'si de kısmen katıldığını bildirdi.
 
‘HER TÜRK ASKER DOĞAR’ MI?
''Türkler asker millettir'' ifadesine yüzde 73.5 oranında ''katılıyorum'', yüzde 12.9 oranında ''kısmen katılıyorum'', yüzde 11.2 oranında ise ''katılmıyorum'' cevabı verildi.
 
Araştırmada görüşülenlerin yüzde 73.8'i ''kadınlar da erkekler gibi askerlik yapmalı'' ifadesine katılmadı. Bu ifadeye katılanların oranı yüzde 14.6, kısmen katılanların oranı ise 8.2'de kaldı.
 
‘ASKERE GÜVENİYORUM’
''Parlamentoya güveniyorum'' ifadesine yüzde 53.6 oranında ''katılıyorum'', yüzde 24.3 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 20.6 oranında ''kısmen katılıyorum'' denirken, ''Polislere güveniyorum'' ifadesine ''katılıyorum'' diyenlerin oranı yüzde 65.2, ''katılmıyorum'' diyenlerin oranı yüzde 18.1, ''kısmen katılıyorum'' diyenlerin oranı ise yüzde 15.7 oldu.
 
''Askere güveniyorum'' ifadesine verilen cevaplar ise yüzde 66.2 ''katılıyorum'', yüzde 18.2 ''kısmen katılıyorum'' ve yüzde 14.6 ''katılmıyorum'' şeklinde ortaya çıktı.
 
DARBE İSTEYENLER VAR
Araştırmada görüşülenlerin yüzde 55.8'i, ''Gerektiğinde asker ülke yönetimine el koyabilmeli ve ülkeyi yönetebilmeli'' ifadesine katılmadığını bildirdi. Bu ifadeye katıldığını belirtenler yüzde 27.9, kısmen katıldığını belirtenlerin oranı ise yüzde 13.5 oldu.
 
''Askeri yönetimler sivil yönetimlere göre çok daha etkin ve başarılı olabilir'' ifadesine yüzde 53.6 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 24.8 oranında ''katılıyorum'' ve yüzde 17.6 oranında da ''kısmen katılıyorum'' cevabı verildi.
 
Görüşülenlerin yüzde 46.8'i, ''Güvenlik dışındaki konularda da hükümet askerlerle konuşarak, onların fikrini alarak karar vermeli'' ifadesine katıldığını bildirdi. Bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 29.9, kısmen katılanların oranı ise yüzde 20.4 oldu.
 
HER ŞARTTA DEMOKRASİ
Araştırmada ''Türkiye'de son on yıllık dönemde askerin siyaset ve hükümet üzerindeki etkisi azaldı'' ifadesine katılanların oranı yüzde 65.9, kısmen katılanların oranı yüzde 18.5, katılmayanların oranı ise 10.9 olarak belirlendi.
 
''Her hal ve şartta ülke demokrasiyle yönetilmeli'' ifadesine yüzde 89.4 oranında ''katılıyorum'', yüzde 5.5 oranında ''kısmen katılıyorum', yüzde 3.2 oranında ise ''katılmıyorum'' şeklinde cevap verildi.
 
Görüşülenlerin yüzde 46.6'sı, ''Türkiye'de demokrasinin geldiği düzeyden ve demokrasinin işleyişinden memnunum'' ifadesine katıldığını belirtirken, yüzde 26.1'i katılmadığını, yüzde 25.5'i ise kısmen katıldığını bildirdi.
 
‘ERGENEKON’
''Ergenekon terör örgütünün varlığına inanıyorum'' ifadesine yüzde 45.5 oranında ''katılıyorum'', yüzde 31.4 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 16.6 oranında da ''kısmen katılıyorum'' cevabı verilirken, ''Ergenekon davasında savcıların, hakimlerin, polislerin adil ve kanunlara uygun davrandığına inanıyorum'' ifadesine yüzde 38.3 oranında ''katılmıyorum'', yüzde 31.4 oranında ''katılıyorum'', yüzde 22.2 oranında da ''kısmen katılıyorum'' şeklinde yanıt verildi.
kaynak.mynet

En Çok Okunan Haberler

Google Arama