4 Mart 2012 Pazar

İnternette ölmek zor

İnternette ölmek zor

Ölen insanların Facebook hesaplarına ne oluyor? Dijital veriler hemen silinebiliyor mu yoksa internette kalmaya devam mı ediyor? İşte dijital dünyanın öteki yanı...

DW Türkçe

İnternette dijital izlerin silinmesi neredeyse imkânsız. Hayatını kaybeden kullanıcılar üye oldukları sosyal paylaşım sitelerinde adeta yaşamaya devam ediyor.
Bunlara bir örnek de Arndt P. Facebook kullanıcısı Sabine S., sosyal paylaşım sitesi kendisine Arndt P. ile tanışmasını önerince önce ilgilendi. Arkadaş olup olmamaya karar vermek için genç adamın Facebook profiline baktı. Arndt’ın durum güncellemelerini, arkadaşlarını, paylaştığı resimleri gördü ve ona bir arkadaşlık teklifi gönderdi. Ancak daha sonra bu güncellemelerin bir yıl önce kesildiğini fark etti. O günün Arndt’ın hayatını kaybettiği gün olduğunu ise ancak sonradan öğrenebildi.
HESABI SİLMEDİLER
Arkadaşları ailesiyle konuşarak Arndt’ın Facebook hesabını silmek istediler. Ancak bunu tamamen başaramadılar. Fotoğrafı olmasa da ismi orada kalmaya devam etti. Kendisine arkadaşlık teklifi göndermek ya da mesaj yollamak hâlâ mümkündü. Facebook arkadaşları duvarındaki fotoğrafları görebiliyor ve arkadaşlık listesine göz atabiliyordu.
Ölen insanların internette izlerinin kalmaya devam etmesine tek örnek bu değil. İnternetle içli dışlı olanlar öldükten sonra bile dijital olarak deyim yerindeyse yaşamaya devam ediyor. Hangi kitapları sevdikleri, hangi meyhaneye gittikleri, internet üzerinden yaptıkları alışverişlerden memnun olup olmadıkları gibi kişisel bilgiler sayfalarda kalıyor.
Bazı durumlarda da ölen kullanıcıların sayfaları yakınları tarafından devralınıyor; bir taziye defterine ya da anma sayfasına dönüştürülüyor. Böylece merhumun sayfası sevenleri tarafından ziyaret ediliyor, geride kalanlar ölen kişiyle ilgili anılarını, duygu ve düşüncelerini paylaşmaya devam ediyor. Facebook bu yöntemi özellikle savunuyor, zira kullanıcı hayatta olmasa dahi sosyal paylaşım sitesi açısından "var olmaya" devam ediyor.
'YAS SÜRECİ TAMAMLANMAZ'
İnternette ölen arkadaşı ve yakını için dijital bir anma sayfası hazırlamak için hizmet veren portallar da bulunuyor. Merhumun hayat hikâyesi, fotoğrafları, videolar, metinler ve anı defteri hazırlanabiliyor. Sayfaya isteğe göre bir müzik yüklemek de mümkün.
İlahiyatçı Thomas Multhaup bu durumu anlayışla karşılamakla birlikte uyarıda bulunmayı ihmal etmiyor: “Yas tutmak, acı veren kaybı zamanla anlamak ve hayatının bir parçası haline getirmek anlamına gelir. Ancak ölen kişiyi yaşatmaya devam ederek doğal yas süreci kesintiye uğratılırsa, yas gerçek hedefine hiçbir zaman ulaşamaz. Yani yara hiçbir zaman iyileşmez.”
Thomas Multhaup da bu tarz sayfaları eleştirerek “Böyle bir sayfayı hazırlayanlar söz konusu kişinin öldüğünü hiçbir zaman tam olarak algılayamazlar, kişi bir merhum gibi değil, adeta hâlâ yaşayan biri gibi anılmış olacaktır” diyor. Multhaup, bu sayfaların arkasında büyük malî çıkarların ve işletmelerin bulunduğuna da dikkat çekiyor.

3 kez cinsiyetini değiştirdi

3 kez cinsiyetini değiştirdi

28 yaşındaki Adeleh, cinsel kimliğini tam olarak bulana kadar 3 kere cinsiyetini değiştirmiş.

ntvmsnbc ve Ajanslar

Daily Mail'in haberine göre henüz 3 yaşındayken bile kendisini kız gibi hissettiğini söyleyen Adeleh, ailesinin onu bir erkek çocuğu olarak yetiştirdiğini ve çocukluğu boyunca arabalarla oynamaya zorlandığını söylüyor.
Bir televizyon programında hikayesini anlatan genç kadın, daha sonra ergenlik çağında bir kliniğe götürülmüş. Klinikte operasyon geçirmemesine rağmen Adeleh'in bir kadın kimliğinde olduğuna ve bu şekilde yaşamasına karar verilmiş. 20'li yaşlarında ise Adeleh, Adam olmuş ve yine erkek olarak yaşamına devam etmiş.
Daha sonra Tayland'a giderek silikon taktıran Adeleh, bir kaç estetik operasyon daha olmuş. Cinsel kimliğini bulma yönünde uzun ve zorlu yıllar geçiren Adeleh Deane'nin son olarak çift cinsiyetli olduğu tespit edilmiş. Bu teşhisin koyulmasıyla kafasındaki karmaşanın sona erdiğini söyleyen Deane, şimdi bu sorunu yaşayan çocukların daha şanslı olduğunu, kendisinin doğduğu dönemlerde bu tür sorunların halının altına süpürüldüğünü söylüyor.

Türkiye 5 kıtaya silah sattı

Türkiye 5 kıtaya silah sattı

Panama'dan Filipinler'e, İsviçre'den ABD'ye toplam 29 ülkeye silah ve mühimmat satan Makina Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), geçen yıl tarihinin kar rekorunu kırdı. Kurum, 2011 yılındaki net karını önceki yıla göre yüzde 180 oranında artırarak 165 milyon liraya çıkardı.

AA

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin her çeşit silah, mühimmat, roket ve patlayıcı madde ihtiyacını karşılamak üzere görevlendirilen MKEK, 2010 yılında 650 milyon lira olan satış rakamını, geçen yıl 850 milyon liraya yükseltti.
MKEK'nin, Milli Savunma Bakanlığı, Kuvvet Komutanlıkları, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan aldığı siparişlerin toplamı da 350 milyon 832 bin liraya ulaştı.
29 ÜLKEYE SİLAH İHRACATI 
Son yıllarda üniversite ve sanayi işbirliğini geliştiren ve ARGE'ye verdiği önem sonucu yeni ürünler tasarlayan MKEK, ihracatını da her geçen yıl artırıyor. MKEK, geçtiğimiz yıl Panama'dan Filipinler'e, İsviçre'den ABD'ye toplam 29 ülkeye 98 milyon 478 bin lira tutarında silah ve mühimmat sattı.
Yurt içindeki satışlarla birlikte MKEK'nin karı toplamda 165 milyon lira olarak gerçekleşti. Kurum ayrıca 2011 yılında 630 milyon liralık da ihracat sözleşmesi imzaladı.
EN ÇOK SİLAH SUUDİLERE SATILDI 
MKEK'nin en fazla silah ve mühimmat sattığı ülke 44.6 milyon lira ile Suudi Arabistan oldu. Bu ülkeye geçtiğimiz yıl SS30 roketi başta olmak üzere çok sayıda fişek ve mühimmat satıldı. Suudi Arabistan'ı 17.2 milyon liralık ihracat ile Bahreyn, 7.1 milyon lira ile Umman izledi. Bahreyn ve Umman'a yapılan satışların çoğunu mermi ve fişekler oluşturdu.
283 MİLYON LİRALIK PROJE Türkiye'nin en seçkin 28 üniversitesiyle işbirliği yapan MKEK, halen ''Milli Tank Altay'', ''Modern Milli Piyade Tüfeği'', ''Modern Makinalı Tüfek'', ''Keskin Nişancı Tüfeği'', ''Havadan Taşınabilir Obüs'', ''Nüfuz Edici Bomba'' projelerinin de aralarında bulunduğu toplam 127 ARGE projesi ile ilgili faaliyetlerine devam ediyor. Söz konusu projelerin toplam bütçesi ise 283 milyon lirayı buluyor.

'Bizi de Başbakan'a sorun'

'Bizi de Başbakan'a sorun'

MİT yasası sonrası Genelkurmay da terörle mücadele eden askerlere yönelik soruşturmaların izne tabi olmasını istiyor.

ntvmsnbc ve Ajanslar

ANKARA - KCK soruşturmasını yürüten özel yetkili savcının MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve eski MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'i 'şüpheli' sıfatıyla ifadeye çağırması krize neden olmuştu. İfade krizi, MİT'çilere yönelik soruşturmalara istisna getirilerek aşılabilmişti. MİT mensupları veya başbakan tarafından kamu görevlileri arasından görevlendirilenler hakkında 'görevin niteliğinden doğan veya görev sırasında işledikleri iddia olunan suçlar' nedeniyle açılacak soruşturmalar başbakanın iznine bağlanmıştı. Yaşanan süreçte İstanbul Emniyeti'nde görevli 13 polis şefinin yeri değişmiş, KCK soruşturmasından el çektirilen Savcı Sadrettin Sarıkaya hakkında da soruşturma başlatılmıştı.
Akşam gazetesinin haberine göre, ifade krizini aşmak için MİT'çilere tanınan 'izin' kriteri, Genelkurmay Başkanlığı'nı harekete geçirdi. Genelkurmay, askerler hakkında terörle mücadele ederken işledikleri iddia olunan suçlar nedeniyle açılacak adli soruşturmalara da izin istisnası getirilmesi için bir yasa taslağı hazırladı.
Başbakanlık'a gönderilen taslakta, Askeri Mahkemeler Kanunu ya da Ceza Muhakemesi Kanunu'na, terörle mücadele eden askerlerle ilgili bir istisna maddesi eklenmesi önerildi. Terörle mücadele ederken işledikleri iddia olunan suçlar nedeniyle askerler hakkında açılacak soruşturmaların, milli savunma bakanı ya da başbakanın iznine tabi olması istendi.
FORMÜL ŞÖYLE:
Taslakta, istisna maddesi şöyle formüle edildi: 'Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden asker kişilerin bu görevleriyle ilgili işledikleri iddia olunan suçların soruşturulması, Milli Savunma Bakanı / Başbakanın iznine tabidir.'
GÖZLER HÜKÜMETTE Hükümetin, Genelkurmay'ın askerlere ilişkin bu talebini nasıl değerlendireceği merakla bekleniyor. Hükümet yeşil ışık yakarsa taslak TBMM'ye sevk edilerek yasalaşması sağlanacak.
Taslak bu haliyle yasalaşırsa terörle mücadelede görevli olan askerler hakkında soruşturma için Milli Savunma Bakanı ya da Başbakan'ın izin vermesi gerekecek. Bakan ya da Başbakan'ın izin vermediği askerler hakkında soruşturma açılamayacak. Askerlerin terörle mücadele ederken işledikleri diğer tüm suçlarda da aynı durum söz konusu olacak. Askerlere tanınacak olası soruşturma istisnası, Ergenekon, Balyoz, İrticayla Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı gibi davalardan tutuklu bulunan ya da tutuksuz yargılanan askerleri de kapsayıp kapsamayacağı tartışmalarına neden olacak.

Kılıçdaroğlu'ndan Yurdakul'a ziyaret

Kılıçdaroğlu'ndan Yurdakul'a ziyaret

Odatv davasında tahliyesine karar verilen gazeteci Doğan Yurdakul'u ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakana verilen yetkilerin doğru olmadığını ifade etmiştik. Bu yetkilerin yaygınlaştırılması işi tümüyle sulandırmak anlamına gelir, doğru değildir'' dedi.

AA

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu olarak yargılandığı ''Odatv'' davasında tahliyesine karar verilen gazeteci Doğan Yurdakul'u tedavi gördüğü TOBB ETÜ Hastanesinde ziyaret etti.
Ziyaretin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, Yurdakul'un oldukça neşeli, moralinin yerinde olduğunu, büyük ihtimalle 6 Mart Salı günü by-pass ameliyatı geçireceğini söyledi.
''Kendisinden Silivri toplama kampındaki anılarını kısmen dinledim'' diyen Kılıçdaroğlu, bunları hüzün ve mizah dolu anılar olarak değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, Yurdakul'un avukatıyla da kısa süre görüştüğünü belirtti.
Bir basın mensubunun ''Askerin de MİT mensupları için değiştirilen kanunun benzerine yönelik bir talebi olduğuna ilişkin haberler var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, yapılan düzenlemeyi doğru bulmadıklarını söyledi.
Bu yönde daha önce açıklamaları olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakana verilen yetkilerin doğru olmadığını ifade etmiştik. Bu yetkilerin yaygınlaştırılması işi tümüyle sulandırmak anlamına gelir, doğru değildir'' diye konuştu.
Başka bir gazetecinin bir röportajını anımsatarak, ''(CHP dine karşı algısı değişecek) demişsiniz. Bunu biraz açar mısınız?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Uzun yıllar AKP benzeri partiler CHP'nin dine karşı bir parti olduğu algısını yaygınlaştırmak istediler ve bu konuda özellikle Anadolu'da yaygın bir propaganda yaptılar'' dedi.
Hiçbir siyasi partinin, aklı başındaki kimsenin dine karşı olmadığının bilinmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Din farklı bir şeydir. İnsanların manevi dünyasına siyasetçinin girmeye hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur'' diye konuştu.

Herkesin inancına saygılı bir anlayışa sahip olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bunu siyasette malzeme olarak kullanmanın doğru olmadığını hatta dinen günah olduğunu bilen bir anlayışa sahibiz. Bunu ifade etmek istedim. Bu algıyı maalesef AKP ve onun Genel Başkanı zaman zaman dillendiriyor, bu da bizi üzüyor. Türk siyaseti açısından da demokrasi açısından da demokrasinin derinleşmesi açısından da bu tür uygulamalar yanlış. Biz artık 21. yüzyılda herkesin inancına, kimliğine, giysisine saygı göstererek onu insan olduğu için sorunları çözmeye hazır bir siyasal anlayışla yola çıkmak durumundayız. Düşüncemiz bu.''
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın, kendisine yönelik ''Kayseri halkından özür dilemesi gerektiği'' yönündeki açıklamalarını değerlendirmesi istenen Kılıçdaroğlu, ''Sayın Bekir Bozdağ benim muhatabım değil'' dedi.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Ona şöyle bir öneride bulunmak isterim. Acaba bir belediye çalışanının tuttuğu rüşvet defterinin ne anlama geldiğini kendisi biliyor mu? Kendisinin ahlakı böyle bir defteri görmemezlikten geliyor mu? Bir insanın ahlaklı olması her şeyden önce 'rüşvet' denilen bir olaya gözlerini kapatmaması anlamına gelir. Hem buna gözlerinizi kapatacaksınız, bunu görmeyeceksiniz; sonra kalkacaksınız 'bunu ortaya çıkardık' diye bizi suçlayacaksınız. Doğru değil.''
Bu arada, Kılıçdaroğlu'nun, Yurdakul'u ziyaretinin ardından Korkut-Eda Sökmen çiftinin yeni doğan Sarp ve Selin isimli ikiz bebeklerini de ziyaret ettiği, bebeklere altın hediye ettiği bildirildi.

En Çok Okunan Haberler

Google Arama