15 Ocak 2012 Pazar

Kıbrıs bu alemi konuşuyor

Kıbrıs bu alemi konuşuyor


Kıbrıs bu alemi konuşuyor


Güzelyurt bölgesinin tanınmış simalarından dört kadının, 5 yıldızlı bir otelde iki konsomatris genç kadın kiralayarak sado-mazoşist seks alemi yapması, Kıbrıs gündemine bomba gibi düştü...


Skandal, kiralanan konsomatris kızlardan birinin, âlem gecesi arkadaşlarını arayarak yardım istemesiyle ortaya çıktı.

KKTC’nin Güzelyurt bölgesinin tanınmış simalarından 40 yaş üstü dört kadının âlemi, Ada’da günün konusu oldu. Bu tanınmış dört kadının 5 yıldızlı bir otelde iki konsomatris genç kadın kiralayarak sado-mazo seks âlemi yaptığı, konsomatris kadınlardan birinin yardım istemesiyle ortaya çıktı. Kısa sürede yayılan haberin ardından zan altında kalan Güzelyurtlu kadınlar, medyaya “Ben değilim” diye açıklama yapmaya başladı. Kıbrıs gazetesinin haberine göre, skandal parti, önceki gece Girne’de 5 yıldızlı bir otelde verildi. Güzelyurt bölgesinde biri ünlü bir şarkıcı olan tanınmış dört kadın arkadaş, kuaförlük yapan bir erkek arkadaşlarıyla âlem planı yaptı. İddialara göre, Güzelyurt esnafı arasında saygın isimlerden iki kadının da aralarına katıldığı grup, erkek kuaför arkadaşlarından, bir gece kulübünden konsomastris genç kadınlar getirmesini istedi.

GİDİŞATTAN ÜRKTÜ


Kuaför, kiraladığı iki genç kadınla ekibe dahil oldu. Girne’de 5 yıldızlı bir otele giden ve odaya kapanan kadınlar, sado-mazo seks oyuncaklarının da kullanıldığı partiye başladı. Ancak konsomatrislerden biri, partinin gidişatından ürktü ve tuvalete gitme bahanesiyle odadan ayrılarak arkadaşlarından yardım istedi. Ve skandal parti de, bu sayede ortaya çıktı. Bu tür bir âlemin suç olmaması, konsomatris kızın şikayetinden vazgeçmesi ve odada bulunanların 18 yaşından büyük olmaları nedeniyle olay polise yansımadı.

Yine de, haber gün içinde Ada’da geniş yankı buldu. Âlem ekibinin kim oldukları konusunda dedikoduların had safhaya ulaşması üzerine bir grup Güzelyurtlu kadın, medyayı arayıp, isim de vererek, “Benim adım da dedikodular arasında geçiyor; ancak ben değilim” diye açıklama yaptı.

KIBRIS BU ÂLEMİ KONUŞUYOR

Hürriyet'in haberine göre Güzelyurtlu dört tanınmış kadın, kuaförlerine “Alem yapacağız, bize iki kız bul” dediler. Kızlar bulundu, 5 yıldızlı otelde odaya kapanıldı ve alem başladı... Ve kızlardan biri ‘gidişattan’ ürkünce, skandal patladı...mynet

Beyoğlu’nda şaşırtan eylem

Beyoğlu’nda şaşırtan eylem

İstanbul Beyoğlu’nda yaklaşık 200 kişilik grup, 6 dakika süren ''donma eylemi'' gerçekleştirdi.

AA

İSTANBUL - Galatasaray Lisesi önünde toplanan, ücretsiz konaklama ve konukseverlik sitesi ''Couch Surfing'' topluluğuna bağlı 200 kişilik grup, ''Freeze Flashmob'' adını verdikleri eylemde, 6 dakika boyunca hareketsiz kalıp havaya baktılar.
Grubun uluslararası seyahat özgürlüğüne dikkat çekmek için yaptıkları eylem, çevredeki vatandaşlar tarafından da ilgiyle ve şaşkınlıkla karşılandı.
Eylemcilerden Serdar Eren, insanların seyahat özgürlüğünün kısıtlanmaması gerektiğini ifade ederek, uluslararası seyahatin önündeki vize gibi tüm engellerin kalkması gerektiğini, bu nedenle bu eylemi yaptıklarını söyledi.
Timur Karadeniz adlı eylemci de, bu eylemin 18 ülkede aynı anda gerçekleştirildiğini, Couch Surfing'in gerçekleştirdiği eylemlerde amaçlarının insanları biraz olsun şaşırtmak, gülümsetmek ve böylelikle keyifli dakikalar yaşatmak olduğunu vurguladı.
''Couch Surfing'' topluluğu, daha önce yine İstanbul'da metro istasyonunda soyunma eylemi gerçekleştirmişti.

8 bin hayatın hesabını verecek

8 bin hayatın hesabını verecek


8 bin hayatın hesabını verecek

Karremans, Müslümanları Sırp güçlerine teslim etmişti.


Hollanda yargısı, Bosna’da en kanlı katliamın yaşandığı Srebrenitsa’daki BM gücünün komutanı Karremans’ın yargılanmasına karar verdi. Karremans, Müslümanları Sırp güçlerine teslim etmişti.
Hollanda yargısı, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadığı en büyük katliam olarak kabul gören Srebrenitsa Soykırımı’yla ilgili tarihi bir karar aldı. Lahey Temyiz Mahkemesi, temmuz ayında “Srebrenitsa katliamında hayatını kaybeden üç Bosnalının ölümünde Hollanda devletinin sorumluluğunun bulunduğu”na hükmetmişti. Mahkeme, bu kararın ardından dün de Srebrenitsa’yı Bosnalı Sırpların askeri lideri olan ve halen Lahey’deki uluslararası savaş suçları mahkemesinde tutuklu olarak yargılanan Ratko Mladiç’e teslim eden BM gücünün Hollandalı komutanı Thom Karremans’ı suçlu bularak yargılanmasına karar verdi. Söz konusu dava, BM’ye bağlı Bosna’daki Hollanda askeri birliğinde tercümanlık yaparken, Hollandalı askerler tarafından Sırplara teslim edilen ailesini kaybeden Hasan Nuhanoviç ile elektrikçi olarak çalıştığı sırada öldürülen Rizo Mustafiç’in yakınları tarafından 2002’de açılmıştı.

Nuhanoviç, davanın diğer kurban yakınları için de emsal olacağını ve onların da Karremans hakkında dava açabileceklerini belirterek, davanın ne zaman başlayacağına kurulacak adalet komisyonunun karar vereceğini söyledi.

Tazminat ödenecek

Temyiz Mahkemesi temmuzda aldığı kararda, Hollanda hükümetinin kurban yakınlarına tazminat ödemesini kararlaştırmıştı. Mahkeme, Hollandalı askerlerin, kendilerine sığınan Boşnakları, Sırplara teslim ettiklerinde öldürüleceklerini tahmin etmeleri gerektiğine de dikkat çekmişti.

Avrupa’nın son soykırımı


BM Srebrenitsa’yı 1995’te ‘güvenli bölge’ ilan etmiş ve Hollanda’nın kontrolüne verilmişti. Ama Bosnalı Sırpların komutanı Mladiç’e bağlı birlikler gelince, Hollanda askerleri kamplardaki 45 bine yakın Boşnak’ı onlara teslim etmişti. Sırp güçler de 8 binden fazla Boşnak erkeği katletmişti. Bugüne kadar bulunan 13 toplu mezarda kurbanların 5 bininin cenazesine ulaşılabildi. Katliam, BM tarafından “soykırım” olarak kabul edildi. 16 yıl süren firarın ardından mayısta yakalanan Mladiç savaş suçları mahkemesinde yargılanıyor.

Mladiç’le kadeh tokuşturmuştu


Hollandalı Albay, kenti BM’nin hava desteği sağlamadığını ve askerlerin yiyecek sıkıntısı çektiğini söyleyerek terk etmiş ve Sırp saldırısı başlamıştı. Albay’ın Sırp general Mladiç’le kadeh tokuştururken fotoğrafları tepki çekmişti.

Kılıçdaroğlu: Benim kalpazanlık fezlekem yok

Kılıçdaroğlu: Benim kalpazanlık fezlekem yok

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendisi hakkındaki fezlekenin "demokrasi tarihinin kara lekesi" olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Fezlekeden kahraman çıkmaz" diyen Başbakan Erdoğan'a “Benim senin gibi zimmet, kalpazanlık ve sahtecilik fezlekem yok” diye yanıt verdi.

AA

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisine katılımlar nedeniyle Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda düzenlenen törende bir konuşma yaptı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Kusura bakmasınlar, fezlekeden kahraman çıkmaz'' dediğini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Kusura bakacak bir şey yok Sayın Başbakan, fezlekeden zaten kahraman çıkmaz. Malumu ilam etmiş. Fezlekeden çıksa çıksa güçler ayrılığı ilkesini çöpe atmak çıkar. Bu fezlekeden özel yaptığın mahkemelerden milletin kafasına sopa çıkar. Başbakan doğru söylüyor bu fezlekeden kahraman çıkmaz ama Sayın Başbakan bunların uzmanıdır. Bunları çok iyi bilir, mağduriyet pazarlamasını kimse onun kadar iyi kimse bilemez. O, bu işin bir numarasıdır.
Sayın Başbakan fezlekeden kahraman çıkmaz ama 27 Nisan e-muhtırasından kahraman çıkar mı, çıkmaz mı? 'Muhtırayı ben verdim' diyenle Dolmabahçe'de oturdun, 135 dakika görüşme yaptın. Bu görüşme 'benimle mezara gider Büyükanıt açıklamazsa ben de açıklamam' dedin. Dolmabahçe'de ne görüştünüz? E-muhtıra ve Dolmabahçe bir danışıklı dövüş müydü? Devletin sırları iki kişi arasında kalmaz. Devletin arşivlerinde kalır. Sen çık, ne görüştüğünü millete anlat. Bu memleketin sırlarını pazarlık masalarında mı görüşüyorsun?'
Yine aynı şeyi yaparız ama sen oturdun koltuğa millete sabah akşam yasak koyduruyorsun. CHP'ye fezleke düzenletiyorsun. Bunun Türkçe anlamı nedir? 'Sen ne benim mahkememi, hukuk dışı yapısını, ne de hukuk dışı yargılamasını eleştirebilirsin' demektir. Hala kafasında demokrasi kültürünü oturtamamış. Anamuhalefet eleştirmeyecek de seni mi övecek? Demokrasinin olmazsa olmaz kuralı muhalefettir. Anamuhalefet sadece demokrasilerde var. Biz o görevi yapıyoruz.... Fezlekeyle aslında halka şunu söylüyorlar, 'ayağınızı denk alın, konuşmayın, oturun' diyorlar. Oturmayacağız, mücadelemizi yapacağız.
Bu fezleke demokrasinin katledilmesi demektir. Bu fezleke 'Oturun oturduğunuz yerde, Recep Bey ne derse onu alkışlayın' demektir.

4 ay hapse mahkum olan Recep Tayyip Erdoğan'ın böyle bir fezleke karşısında, 'oturun oturduğunuz yerde bunu düzenleyemezsiniz' demesini beklerdim. Ama o, 'olması gereken oldu' dedi. Bu demokrasi tarihinde kara bir lekedir. Yani 'oh oldu' demektir. Buradan söylüyorum, benim de hiçbir CHP milletvekilinin de dokunulmazlığa ihtiyacı yok. O senin için geçerli bir kavram.
'Sen bu milleti aptal mı sandın? Senin fezleke konun, belediye başkanlığı dönemiyle ilgili zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak... Sen bu adi suçlarla fikir özgürlüğünü nasıl aynı kefeye koyarsın? Sen bu milletin irfanıyla dalga mı geçiyorsun? Bizde zimmet yok, otobüs biletlerinde kalpazanlık yok... Bizim senin gibi adi suçlardan dolayı fezlekemiz yok. Biz sadece Silivri'de sorgusuz sualsiz, yıllardır hapiste kalanların haklarını soruyoruz. Sen 4 ay hapse girdin diye kıyamet koptu. Onlar yıllardır hapisteler. Onun bilgelik değil, intikam duyguları gelişmiş. Devlet yönetiminde intikam anlayışı olur mu?''
‘HANGİ MEHMET AKİF’TEN SÖZ EDİYORSUN?’Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın sık sık Mehmet Akif Ersoy'un ''Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevmem'' dizelerini dile getirdiğini ifade ederek, ''Bugün zulmü alkışlayan Recep Tayyip Erdoğan, dünün mazlumuydun, artık bugünün zalimi oldun. Mehmet Akif'ten okuduğun şiirleri ruhundan hissedebilseydin, onun ahlakını içselleştirseydin, bugün farklı olurdun. Mehmet Akif İstiklal Marşı'nı yazarken paltosu bile yoktu. Şimdi bunlara bakın servetleri dağları aştı. Sen hangi Mehmet Akif'ten söz ediyorsun? Sen artık zengin sofralarının adamısın, zenginlerin yanındasın, mazlumları unuttun'' şeklinde konuştu.

‘NİYETİNİZİ SÖYLEYİN’Türkiye'nin her alanda sorunu bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, bu sorunlar dururken, 29 Ekim ve 19 Mayıs kutlamalarıyla uğraşıldığını söyledi.
Toplumsal barışı sağlayan, birlik sembolü olan ne varsa hepsinin saldırı altında olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, ''29 Ekimi, 19 Mayıs'ı niye kutluyoruz? Atatürk Samsun'a kendisi için mi, turistik gezi için mi çıktı? Milletin bağımsızlık iradesi için Samsun'a çıktı. Emperyalizme karşı mazlum ülkelere ilham vermiş, milli mücadeleyi başlatmak için Samsun'a çıktı. Mehmet Akif'in 'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım' demek için Samsun'a çıktı. Bu milletin birlik sembollerine saldırmanızın sebebi nedir? Niyetiniz ne ise açık açık söyleyin. Bunların bir akıl hocası var, 'faşist 19 Mayıs kutlamaları kaldırılmalı' diyor. Kutlamalar içeriği itibariyle militaristmiş... O zaman kutlamaları sivil yap. Hava soğukmuş... Ankara'da daha soğuk, milleti aptal yerine koymaya kalkışmayın. Milletin bağımsızlık duygusunu yok etmeye çalışıyorlar. CHP var olduğu sürece hiçbir şeyi yok edemezsiniz.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından partiye katılanlardan temsili olarak bazılarına parti rozeti taktı. Törende CHP'ye bin 100 kişinin katıldığı belirtildi.

Rus uzay aracı Arjantin'e düşebilir

Rus uzay aracı Arjantin'e düşebilir

Rusya'nın 9 Kasım'da Mars'ın uydusu Phobos'a gönderdiği ancak motorlarını çalıştıramadığı için Dünya'nın yörüngesinden ayrılamayan ve bugün atmosfere girmesi beklenen uzay aracının parçalarının Arjantin'e düşebileceği bildirildi.


Interfax ajansı, Rus uzay sektöründen bir yetkilinin, son verilere göre Phobos-Grunt'un TSİ 19.52'de Arjantin'in Rosario kentinin 120 km batısında Dünya'ya düşeceğinin öngörüldüğünü söylediğini duyurdu.
Aynı kaynak, buna karşın uzmanların TSİ 19.00'dan önce kesin bir tahmin yapamayacaklarını kaydederken, bu bilgi resmi olarak doğrulanmadı. Rosario, başkent Buenos Aires'in 500 km kuzeybatısında bulunuyor.
Rus uzay sektöründen bir başka yetkili de daha önce yaptığı açıklamada, uzay aracının TSİ 20.40'a doğru Gobi çölünün Çin tarafına düşeceğini söylemişti.ntv

'Kayakçı Aslı'nın ölümü cinayet değil, kaza'

'Kayakçı Aslı'nın ölümü cinayet değil, kaza'

Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Özer Ayık, milli kayakçı Aslı Nemutlu’nun ölümü için “cinayet” denilmesine tepki gösterdi. Olayın bir kaza olduğunu söyleyen Ayık, kar perdelerine ilişkin iddialarla ilgili olarak ise “Kar perdeleri ağaçtan yapılır, önüne ağ konulamaz” dedi.

AA

ERZURUM - Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Özer Ayık, Palandöken Dağı'ndaki Kayak Evi'nde düzenlediği basın toplantısında 17 yaşındaki milli kayakçı Aslı Nemutlu'nun ölümüyle ilgili değerlendirmede bulundu.
Kayakçı Aslı Nemutlu'nun ölümünün tüm Türkiye'de derin üzüntüye neden olduğunu ifade eden Ayık, sporcuya Allah'tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diledi.
Özer Ayık, kazayla ilgili Erzurum Cumhuriyet Savcılığın gerekli soruşturmayı başlattığını, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın talimatıyla görevlendirilen müfettişlerin olayı soruşturmak amacıyla kentte bulunduğunusöyledi.
Üzücü kazanın her yönüyle soruşturulduğunu ifade eden Ayık, basın toplantısının savunma ve suçlu arama değil, bilgilendirmeyi esas aldığını belirtti.
‘TAMAMEN BİR KAZA’Yaşanan kazayla ilgili bilgi veren Ayık, ''Yaşanan bu kötü olay tamamen bir kazadır. Bu kazanın en masum ve en suçsuz tarafı rahmetli kızımız Aslı'dır. Maalesef bu kaza onun başına gelmiştir. Olayı gören bütün yetkili arkadaşlarla da konuştuk. Dediğim gibi olay tamamen bir kaza. Aslı kızımızın bunda hiçbir suçu yok. Hızlı bir şekilde kayarken dengesini kaybetmiştir. Daha sonra toparlamaya çalışırken kayağının birisi maalesef ayağından çıkmıştır. Zaten kayağının birisi ayağından çıktıktan sonra artık küçük büyük mutlaka bir kazanın olması kaçınılmazdır. Kayağının biri çıktıktan sonra düşmüş sonra da sürüklenerek pistin kenarında bulunan kar perdelerine çarpmış ve de maalesef hayatını kaybetmiştir'' diye konuştu.
DÜNYADAKİ KAZALARI HATIRLATTITüm spor branşlarında olduğu gibi kayak sporunda da zaman zaman istenmeyen kazaların yaşandığını dile getiren Ayık, şunları kaydetti:
''Uluslararası Kayak Federasyonu'nun (FIS) resmi web sitesinde açıkladığı istatistiki bilgiler buradadır. Çok çarpıcı rakamları belirtmek istiyorum. Dünyanın en üst düzey kayakçıları arasında yapılmış bir istatistik. Her yıl alp disiplininde her 100 sporcudan 28 tanesi kazalar sonucu çok ciddi sakatlıklar geçirmektedir. Snowboard da bu oran yüzde 40'a yakındır. Dolayısıyla dünyanın en iyi ve üst düzey kayakçıları bile her yıl alp disiplininde yani kızımızın branşında her yıl en üst düzey 100 kayakçıdan 28'i çok ciddi kazalara ve yaralanmalara maruz kalmaktadır. Geçen hafta salı günü Amerika Birleşik Devletleri'nin kayakçılarından birisi olan Sarah Burke, çok kötü bir kaza geçirdi. Şu an da ölümle pençeleşmektedir. Yine geçen hafta sonu dünyanın en meşhur kayak merkezlerinden biri olan Andora'da 2 kayakçı kaza sonucunda hayatını kaybetmiştir. 1'i Rus, 1'i Fransız vatandaşıdır.''
‘CİNAYET BAŞLIĞI BİZİ ÜZDÜ’Ayık, mili kayakçı Nemutlu'nun ölümüne ilişkin bazı gazetelerde ''cinayet'' başlıklı haberlerin çıktığını anımsatarak, şöyle devam etti:
''Basında bazı haberler çıktı, bizi çok üzdü. Cinayet başlığı atıldı. Arkadaşlar cinayet bir kişiyi hedef alarak, belli bir kişiyi seçerek kasten isteyerek, planlayarak, o kişiyi öldürmektir. Bu olayla cinayetin uzaktan yakından bir alakası yoktur. Kullanılan kelime bizi ziyadesiyle üzmüştür.
‘BİR TURİSTİN DE BAŞINA GELEBİLİRDİ’Bir gerçeği de bilmenizi istiyorum. O pistte o anda kayak kayan yönetim kurulumuzun üç üyesinin çocuğu da vardı. Mustafa Efendioğlu'nun kızı o pistteydi. Aslı'dan 3 kişi sonra o kayacaktı. Yönetim kurulu üyemiz Okan Gültekin'in kızı da o pistteydi. Yönetim kurulu üyemiz Gülen Sumuroğlu hanımın oğlu da o pistteydi. Dolayısıyla bu kaza bir başka sporcunun başına da gelebilirdi. Bu kaza hiç sporcu olmayıp turist olarak bu dağa gelen bir kayakçının da başına gelebilirdi. Sonuçta şunu bilmenizi istiyorum. Bu olay tamamen bir kaza ama şanssız ve kötü bir kaza. Aslı kızımızı bulan bir kaza. Onun da hiç suçunun olmadığı bir kaza.''
‘KAR PERDESİ GÜVENLİK İÇİN KULLANILMAZ’Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Ayık, kazanın gerçekleştiği ve basında sürekli tartışma konusunu oluşturan kar perdesi ile ilgili şöyle konuştu:
''En çok bilgi karmaşası yaratan ve akıllarda soru işareti bırakan kar perdesi ve güvenlik ağı meselesi var. Maalesef çok yanlış bilgilerle birkaç gündür kamuoyu bilgilendirildi. Bilgilerin tamamı yanlış veya eksik. Kar perdesi çok farklı bir şey, güvenlik ağı çok farklı bir şey. Bazı basın organlarımızda, 'Avrupa'da plastik ağlar yani güvenlik ağları kullanılırken, biz hala tahta kullanıyoruz' diye haberler çıktı. Bunlar tamamen birbirinden farklı olaylar. Her şeyden önce elma ile armutu birbirine karıştırmamamız gerekiyor. Kar perdesi genelde alp disiplini ve snowboard pistlerinde uygulanır. Alp disiplini ve snowboard pistlerinde uygulanan bu yöntem pistlerin ve yakın çevrelerinde bulunan kar taneciklerinin rüzgar tarafından pistin dışına taşınmasını engellemek veya azaltmak amacıyla uygulanan bir sistemdir. Kar perdesi hiçbir zaman güvenlik için kullanılmaz.''
‘ORAYA AĞ KONULAMAZ’Kar perdelerinin dünyanın her tarafında uygulanıp, kullanıldığını ifade eden Ayık, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bazı basında çıkan bilgilerle ilgili olarak, 'Bu kar perdeleri plastik olmalıdır' diye ifadeler de var. Hayır arkadaşlar, kayak pistlerinde kullanılan kar perdeleri kesinlikle ve kesinlikle doğa dostu olan, dönüşümü ve dayanımı en uzun süren ağaçlardan yapılır. Bu dünyanın her tarafında böyledir. Kayak pistlerinde kullanılan kar perdeleri dünyanın her yerinde ahşaptan yapılır. Bunu da kamuoyunun bilmesini istiyorum. Kar perdelerinin önüne herhangi bir minder ağ konulmaz. Çünkü konulduğu zaman kar perdesinin amacı ortadan kalkar. Kar perdesinin önüne bir şey koyduğunuz zaman rüzgarın giriş ve çıkışı olmazsa kar perdelerini de rüzgar söker, atar veya onun önüne ağ gibi bir şey koyduğunuz zaman onun önünde kar birikmesini engellemiş olursunuz. Biriken karı da sürekli snow tracklarla piste yaymak zorunda olduğunuz için bu işlemi de gerçekleştiremezsiniz. Yani kar perdelerinin önüne bir şey koyarsanız kar perdeleri işlevini, amacını yitirmiş olur. Kar perdelerinin önüne herhangi bir minder ve ağ gibi bir materyal kesinlikle koyamazsınız.''
Ayık, kar perdelerinin dünyanın değişik kayak merkezlerindeki örneklerini fotoğraflar halinde göstererek, söz konusu yerdeki kar perdelerinin de ahşaptan yapıldığını bildirdi.
Ayık, Konaklı Kayak Merkezi'ndeki kar perdelerinin yerlerinin hazırlanan planda yabancı ve yerli uzmanlarca belirlendiğini, Universiade Kış Oyunları'nın öncesi kar perdelerinin hepsinin tamamlandığını ifade etti.
‘HER TARAFI AĞLARLA ÇEVİRMEK DOĞRU DEĞİL’Ayık, güvenlik ağının plastik materyal ve çubuklarla yapılan bir özelliğe sahip olduğunu belirterek, ''Güvenlik ağı plastik materyalden yapılan ve plastik çubuklarla kar üzerine yerleştirilen adı üstünde güvenlik amacıyla uygulanan ağlardır. Güvenlik ağları, her yarışta mutlaka olması gereken kuraldır. Yarış pistinin tamamını her iki yönden güvenlik ağlarıyla çevrelemek zorundasınız. Bu FIS'in kuralıdır. Biz de yaptığımız tüm yarışmalarda Universiade sonrası yapılan tüm yarışmalar da dahil olmak kaydıyla, yarışmalarımızın tamamında bu güvenlik ağlarımızı kullanmış bulunmaktayız'' dedi.
Güvenlik ağlarının kullanımıyla ilgili bilgi veren Ayık, şöyle konuştu:
''Dağın tamamında, pistlerin tamamında güvenlik ağı kesinlikle kullanılmaz. Yarışmalarda kullanılır. Yarışma alanıyla sınırlıdır. Bunun haricinde dağda tehlike oluşturabilecek yerler, noktalar, bölgeler varsa oralara güvenlik ağı çekilir. Veya yasak olan geçilmesini, gidilmesini istemediğiniz noktalar varsa oraya bu ağlardan çekersiniz. O bölgeye geçişin ve gidişin engellenmesi için. Şu an Palandöken ve Konaklı'yı gezerseniz bizim böyle tehlikeli yerlerde güvenlik ağımızın olduğunu göreceksiniz. Kazanın olduğu pistte bile sağ tarafta 2 bölgede parça parça o anda bile güvenlik ağlarımızın olduğunu fark etmişsinizdir. Güvenlik ağı bu pistlerin hepsinde uygulanan bir yöntem değildir. Kaldı ki Konaklı'da 100 kilometrenin üzerinde pist vardır. Bunların hepsinin her tarafını ağlarla çevrelemek kayağın ruhuna, kayağın tabiatına aykırıdır. Ancak tehlikeli görülen noktalara bunlar çekilir.''
Ayık, dünyadaki en önemli kayak merkezlerinin pistlerinin hepsinde güvenlik ağının bulunmadığını, söz konusu uygulamanın yarışmalarda zorunlu hale geldiğini kaydetti.
‘GÜVENLİK ZAFİYETİ YOK’Palandöken ve Konaklı Kayak Merkezlerinde güvenlik zafiyetinin bulunmadığını ifade eden Ayık, şöyle devam etti:
''İşaret yön ve ikaz levhalarımızla, uyarı levhalarımızla, yazılarımızla ve de gerekli yerlerdeki güvenlik ağlarımızla bütün önlemler de alınmış bulunmaktadır. Dolayısıyla o kazadaki rahmetli kızımızın en son çarpıp durduğu kar perdelerinin önünde bir başka materyalin olması söz konusu değildir. Kar perdelerinin yapılış amacı ve uygulanışı çok farklı, güvenlik ağlarının yapılışı ve uygulanışı çok farklı. Dağda aşağı yukarı tehlike oluşturabilecek tüm alanların, tüm sert cisimlerin tamamı minderlerle kaplıdır. Dolayısıyla bu dağda hiçbir şekilde güvenlik zafiyeti söz konusu değildir. Siz de gezdiğinizde dağın her tarafındaki sert maddelerin sert cisimlerin koruyucu minderlerle kaplı olduğunu göreceksiniz.''
ADI PİSTTE YAŞATILACAKAyık, milli kayakçı Aslı Nemutlu'nun adının yaşatılması için yarışmalar düzenleneceğini, bir piste onun adını vereceklerini söyledi.
Olayın meydana geldiği gün Gençlik Olimpiyatları için kafile başkanı olarak yurt dışında bulunduğunu anımsatan Ayık, kazayı duyar duymaz uçakla Türkiye'ye geldiğini ve kazayla ilgili yeterli bir bilgi sahibi olmadığı için basın açıklamasının bugüne kaldığını hatırlattı.
AMBULANS İDDİASITürkiye Kayak Federasyonu Başkanı Ayık, bir gazetecinin ambulansın antrenman sahasında bulunmadığını, kazanın yaşanmasının ardından olay yerine intikal ettiğini hatırlatması yönündeki soruyu şöyle yanıtladı:
''Şimdi ambulans bildiğim kadarıyla olay olduktan yaklaşık 25 dakika sonra olay yerine intikal etmiş. Ambulansla ilgili şunu söylemek istiyorum. Federasyon olarak bizim sorumluluğumuz yarışlar esnasında alanda ambulans ve sağlık ekipleri ile diğer güvenlik önlemlerinin alınmasıdır ve biz yarışlarla ilgili hiç eksiksiz bu önlemlerin hepsini tamamen alıyoruz. Bu yarışla ilgili de 5 Ocak'ta Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile yazışmamız var. Yarışlar esnasındaki ambulans ve benzeri sağlıkla ilgili işler Türkiye Kayak Federasyonu'nun sorumluluğundadır. Yarışlar dışında bizim federasyon olarak böyle bir sorumluluğumuz yok. Kızımızın başına gelen olay, bir milli takım çalışması da değil. O anda milli takım kampı, milli takım çalışması, milli takım faaliyeti de yok. Şöyle düşünün Fenerbahçe futbol takımı kendi antrenmanını yaparken federasyondan bir sağlık hizmeti beklememektedir. Dolayısıyla bizim, yarışlar esnasında bir sorumluluğumuz vardır.''
‘MEĞER NE ÇOK KAYAK UZMANI VARMIŞ’Ayık, milli kayakçı Nemutlu'nun ölümüne ilişkin ayağından kayağının çıkması konusunun da normal olduğunu söyledi.
Talihsiz kazayla ilgili bir anda kayak uzmanlarının çoğaldığını ifade eden Ayık, ''Bizi üzen, sevinsek mi üzülsek mi bilmiyoruz. Meğer Türkiye'de ne kadar çok kayak uzmanı varmış. Yüzlerce uzman çıktı bir anda. Herkes bilgi verdi. Tamamen futbolun konuşulduğu bir programda futbol yorumcuları bile kayağı tartıştılar, kayağı yorumladılar. Dolayısıyla bunlar hep üzücü şeyler. 'Mutlaka her tarafta ağlarımız olmalı' diyen kayak adamlarımız da oldu ama onların şu an görev yaptığı yerlerde 1 metre ağ yok. Palandöken ve Konaklı'nın tehlike arz eden her yeri ağlarla kaplı. Fakat çoğu merkezde 1 metre ağ bile yok.
‘BU DAĞ SAHİPSİZ DEĞİL’Bir şekilde federasyon sanki bu işte sorumluymuş gibi 'hazır sendelemişken hepimiz birden vuralım, hepimiz birden kendi hesaplarımızdan önce intikamımızı alalım' diye bir durum esti. Fakat gerçekler hiç de öyle değil. Palandöken ülkemizin gurur kaynağı kayak merkezlerinden bir tanesidir. Bu böyle de devam edecek. Bu dağ hiçbir şekilde sahipsiz değil.''

En Çok Okunan Haberler

Google Arama