5 Aralık 2011 Pazartesi

Güneş sisteminin dışında dünyanın ikizi!

Güneş sisteminin dışında dünyanın ikizi!

NASA'nın avcı teleskopunun bulduğu yeni gezegenin, dünyaya şaşırtıcı biçimde benzediği açıklandı.





AA
WASHINGTON - Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) güneş sisteminin dışında birçok bakımdan dünyaya şaşırtıcı biçimde benzeyen yeni bir gezegen bulduğu bildirildi.
Bilimadamları, yeni gezegenin yüzeyinde sıcaklığın yaklaşık olarak 22 santigrad derece olduğunu, yıldızının güneşe ikize kadar benzediğini, muhtemelen su ve toprağa sahip olduğunu söyledi.
Yeni gezegenin NASA'nın 'gezegen avcısı' teleskopu Kepler tarafından bugün yaşanabilir bölgenin ortalarında bulunduğu, bunun da yaşam koşullarının uygunluğuna işaret ettiği belirtiliyor.
Kepler'in ilk defa güneş sisteminin dışında yaşanabilir bölgede ne çok sıcak ne de çok soğuk bir gezegen bulduğu kaydedildi.
Astronomlar sözü edilen bölgede daha önce iki kez gezegen bulduklarını açıklamışlar ancak yaşam için umut vadetmeyen gezegenlerden birinin konumunun çok tartışmalı olduğu, diğerinin de sıcak sınırda olduğu belirtilmişti.
Kepler Teleskopu, adını Alman gökbilim, fizik, matematik bilgini Johannes Kepler'den (27 Aralık 1571-15 Kasım 1630) alıyor.
VOYAGER-1 SINIRDA Bu arada NASA'nın 1977'de uzaya gönderdiği Voyager-1 (Seyyah) uydusu, 34 yıldır süren görevinde Güneş Sistemi'nin hudutlarına dayandı.
285 trilyon kilometre (30 ışık yılı) çapındaki Güneş Sistemi'ni inceleyen Voyager-1'le ilgili son veri, San Francisco'da toplanan Amerikan Jeofizik Birliğinin toplantısında sunuldu.
Voyager-2 aracı da Voyager-1'in aksi yönde Güneş Sistemi içinde yol alıyor. Sistemin dış sınırlarında Güneş, 'minik yıldız' gibi çok az hissediliyor.
Kuzey Yarımküre kış mevsimindeyken Yer'e 151 milyon kilometre uzaklıkta olan Güneş'in ışığı Dünya'ya 8,44 dakikada ulaşıyor.

Mamak Cezaevi'nden gerçekler

Mamak Cezaevi'nden gerçekler.

Yaşasın Yenilenler’de 12 Eylül döneminin ilk yılında Mamak Cezaevi'nde yaşananlara tanık olacaksınız...

ntvmsnbc
İSTANBUL - "12 Eylülü içeride ve dışarıda yaşayanlara... Aramızdan alınan ve ayrılanlarla aldıkları hasarlar nedeniyle güzel ömürleri kısa sürenlere..." adanan Öner Yağcı'nın yeni romanı Yaşasın Yenilenler, Samuel Beckett'in “Hep denedin, hep yenildin./ Olsun gene dene, gene yenil.../ Daha iyi yenil!” dizeleriyle başlayıp Walt Whitman'ın "Yaşasın yenilenler!.. Yaşasın savaş gemisi denize gömülenler!..” dizeleriyle bitiyor.
Yaşasın Yenilenler’de 12 Eylül döneminin ilk yılındaki Mamak Cezaevi'ni tanıyacaksınız. Öner Yağcı, 12 Eylül döneminde yargılandığı TÖB-DER Davası nedeniyle birkaç yıl Ankara Mamak Askeri Cezaevi’nde kaldı (1980-1983). Orada ve gönderildiği Çanakkale E Tipi, İmralı Yarıaçık cezaevlerinde sürekli yazdı. Cezaevlerinde yazdıklarının çoğuna el konuldu.
Çanakkale’de yazdığı Kardelen ve Turnalar romanları ödüller kazanıp yayımlanınca (1987) kimliğine yazarlık eklendi. Çeşitli yöntemlerle dışarıya ulaştırdıkları arasında, bir cezaevi koğuşuyla buluşacağınız Yaşasın Yenilenler de vardı. Yağcı’nın 1981 yazında Mamak Askeri Cezaevi’nde el yazısıyla yazdığı Yaşasın Yenilenler, aynı zamanda 12 Eylül’ün sıcağı sıcağına bir tanıklığıdır.
Günlük gözlemler ve tutulan notlarla oluşturulan romanda kahramanların yaşadıklarını, duygularını, düşüncelerini izlerken, onların cezaevini okul haline getirmesini ve devrimci gençliğin yakın tarihimizdeki unutturulmak istenen onurlu direnişinin bir kesitini de okuyacaksınız.

CHP'den Tunceli'ye neşter!

CHP'den Tunceli'ye neşter!

Tunceli İl Başkanı Hüseyin Güneş görevden alındı.

ntvmsnbc ve Ajanslar
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Alınan bilgiye göre ekonomik ve siyasi konuların ele alındığı toplantıda ayrıca, Tunceli İl Başkanı Hüseyin Güneş görevden alındı, yerine Kemal Bozkurt atandı.
Hüseyin Güneş daha önce yaptığı açıklamada, kendisine istifa etmesi yönünde baskı yapıldığı, yerine Kemal Kılıçdaroğlu'na yakınlığıyla bilinen Kemal Bozkurt'un getirilmek istendiği iddiasında bulunmuştu.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Dersim olaylarıyla ilgili açıklaması partide gözleri bu ile çevirmişti. Aygün hakkında henüz bir karar vermeyen CHP merkezi, Başbakan'ın Erdoğan'ın Dersim özrüne destrek veren Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer'i de görevden almıştı.

“Türkiye, AB müzakerelerini terk edebilir”

“Türkiye, AB müzakerelerini terk edebilir”


“Türkiye, AB müzakerelerini terk edebilir”

NYT, Türkiye’nin giderek AB üyelik hedefinden soğuduğuna dikkat çekti.


NEW YORK (ANKA) - Türkiye’nin giderek AB üyelik hedefinden soğuduğu, Avrupa’dan uzaklaşarak onun yerine Washington’u kucakladığı yorumları yapılıyor. New York Times gazetesi, “Türk yetkilileri, özel sohbetlerde müzakereler 2014 yılında hala çıkmazda ise eğer terk edilebileceğini söylüyorlar” diye yazdı. Gazete, “Avrupa’nın etkisinin azalması, Türkiye’nin Arap dünyası için demokrasi modeli olma iddiasını çürütebilir” görüşünü öne sürdü.

New York Times, Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdiği “Türkiye İçin Avrupa ile Bağ Çekiciliği Yok Oluyor” başlıklı haberinde Avrupa’da ekonomik krize dikkat çekerek “daha iddialı bir Türkiye, giderek artan biçimde Batı yerine Doğu’ya bakıyor ve tedirgin edici soruyu soruyor: Avrupa Türkiye’yi reddetmeden Türkiye Avrupa’yı reddetmeli mi” sözlerini kullandı.
-“ŞİMDİ AB ÜYELİĞİNE GİDEREK SOĞUK BAKAN TÜRKİYE’DİR”-


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiğinde başlıca hedefi haline getirdiği AB üyeliği meselesinin, Birliğin bazı üyelerince olumsuz karşılandığına dikkat çeken gazete, şimdi ise üyelik fikrine soğuyan Türkiye’nin olduğunu, Türkiye’de insanların birkaç yıl önce düşünülemez olan AB’den tümüyle uzaklaşma adımını değerlendirmeye başladıklarını kaydetti.

ABD’li gazete, MÜSİAD Başkanı Erol Yarar’ın “Bugün AB’nin Türkiye üzerinde hiçbir etkisi yoktur ve çoğu Türk kendi kendine ‘Neden böyle bir karmaşanın bir parçası olalım” sözlerini aktardığı haberinde, “Türk yetkilileri de, AB ile ilişkiler, umutsuz bir bozulma durumuna geldiğini söylüyorlar, bunu da, Kıbrıs’ın (Rum Kesimi) gelecek yıl Birliğin dönem başkanlığını üstlenecek olması daha da kötüleştiriyor” diye yazdı.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın “Geçmişte bizi ‘hasta’ diyenler, şimdi kendileri hasta” ifadelerine dikkat çekildiği haberde Rumların başkanlığı üstlendiğinde müzakere sürecinin “fiilen dondurulacağı”nı savunarak “Türk yetkilileri, özel sohbetlerde müzakereler 2014 yılında hala çıkmazda ise eğer, terk edilebileceğini söylüyorlar” dedi.

-“DAYAN AVRUPA, TÜRKİYE SENİ KURTARMAYA GELİYOR”-
Buna karşın NYT, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın, bir mülakatta Türkiye’nin AB’ye katılma hedefine bağlı olmayı sürdürdüğünü belirtirken Türkiye’nin “genç ve dinamik işgücü, büyük iç pazarı ve büyüyen bölgesel rolü ile Avrupa için her zamankinden bir kazanç oluşturacağını ifade ettiğine dikkat çekerek Bağış’ın “Dayan Avrupa, Türkiye, seni kurtarmaya geliyor” sözlerini yansıttı.

-“TÜRKİYE İLE SOĞUKLUK, AB’NİN ARAP DÜNYASINDA ETKİSİNİ AZALTIYOR”-
Ancak Türkiye’de uzun bir süreden beri üyelik hedefine destek veren iş çevreleri için bunu savunmayı giderek zorlaştığı yorumunu yapan gazete, “Türkiye ile daha soğuk ilişkiler, Avrupa’nın, Türkiye’nin Batı için hızla daha önemli bir muhatap haline geldiği Arap dünyasındaki etkisinin azalmasına neden oluyor” görüşünü dile getirdikten sonra “Analistler, on yıllardan sonra ilk defa Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacının Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacından fazla diyorlar” diye yazdı. Gazete şunları da söyledi:
“Üst düzey Türk yetkilileri, Sayın Erdoğan’ın Avrupa’dan uzaklaşarak yerine Washington’u kucakladığını söylüyorlar. Bu gelişmenin bir işareti, Türkiye’nin Suriye’ye karşı yaptırımlar açıklandığında verildi. Yetkililer, Sayın Erdoğan’ın konuyu Başkan Obama ile yakın bir biçimde koordine etti, Avrupa sadece yardımcı rol oynadığını söylediler.”
-“HÜKÜMETİN OTORİTER DAMARININ KONTROLSÜZ ARTTIĞINI SÖYLÜYORLAR”-
Ancak gazete, “Avrupa’nın etkisinin azalması, Türkiye’nin Arap dünyası için demokrasi modeli olma iddiasını çürütebilir. İnsan hakları savunucuları, teşvik edici Avrupa Birliği üyeliğinin geçerleşebilir bir olasılığı olmadığı için Türk hükümetinin otoriter damarının, kontrolsüz arttığını söylüyorlar” dedikten sonra AB’nin İlerleme Raporunda 64 gazetecinin cezaevinde olduğunu söylediğine dikkat çekti.

Haberin son bölümünde gazete, “kosmopolit” İstanbul’da iddialı ve iyi eğitim görmüş gençlerin bile Avrupa Birliği’nden bıktığı yorumu yaparken 19 yaşındaki bir kız öğrencinin, kuşağının, batmakta olan Avrupa Birliği’ne katılmakla ilgilenmediğini söylediğini ancak yine kendi ve arkadaşlarını, Arap dünyasından çok Avrupa’nın çektiğinde ısrar ettiğini de yazdı.

Gazete, aynı kız öğrenci ile ilgi “’Beyrut’tan çok Paris’i gitmeyi tercih ederdim’ dedikten sonra çabucak ‘Türkiye ne doğu nede batı. Kendi istikametimizde ilerliyoruz’ ekledi” diye yazdı.mynet

CHP'li başkan Kılıçdaroğlu'na yüklendi

CHP'li başkan Kılıçdaroğlu'na yüklendi


CHP'li başkan Kılıçdaroğlu'na yüklendi.

Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İzmir mitingine ilişkin, "Bu ülkede yalnız İzmir yok, Edirne'de var, diğer iller de var" dedi.


Sedefçi, Ankara dönüşü belediyede düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin sadece İzmir'den ibaret olmadığını söyledi.

CHP'lilerin kendisine bu açıklamalardan sonra ateş püsküreceğini vurgulayan Sedefçi, "Üzülerek söylüyorum ki, daha önce neredeydiler? Bu tür olaylar sadece İzmir'de mi oluyor? Bu ülkede yalnızca CHP'li olarak İzmir mi var? Türkiye sadece İzmir'den ibaret değil. Eylem doğru fakat 'öz evlat' ve 'üvey evlat' muamelesi beni üzdü. Şimdi bu haberden sonra partililerim yine, 'AKP'ye geçiyor' diye dedikodu üretecekler. Üretsinler. Ben doğru bildiğimi söylemeye devam edeceğim. Bu kaçıncı bahar. İzmir'e sahip çıkarken Edirne'yi de unutmamak lazım diye düşünüyorum. Doğru söylediğim için hep kaybediyorum. Ama yine de doğru söylemeye devam edeceğim. Çünkü sonunda ben kazanıyorum" diye konuştu.

Ertuğrul Günay ile görüşme

Sedefçi, Ankara'da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile görüştüğünü, ancak bu görüşmenin yerel gazetelere farklı yansıtıldığını söyeldi.

Bakan Günay ile Edirne'de klarnet festivali düzenlemek için görüştüğünü ifade eden Sedefçi, şöyle devam etti: "Biz, hala üzüm yemeyi değilde bağcıyı dövmeye çalışıyoruz. Sayın Ertuğrul Günay ile arkadaşlığı, dostluğu simgeleyen fotoğraflarımız kamu oyunda farklı yorumlanmış. Ben herkesin koluna girmekten yanayım. Bu sonuçta Edirne'me hizmet oranını daha da fazlalaştırmak içindir. Yaptığım her şey Edirne içindir. Siyasi anlayışımdan taviz vermek gibi düşünülmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu yazılanlar doğru şeyler değil. Edirne'ye daha iyi hizmet yapmanın yollarını arıyorum. Bu hizmeti artırmak içinde hükümetle kol kola girmek, Edirne'ye kaynak aktarmak istiyorum. Bütün mesele budur. Edirne'nin festivaller şehri olmasını istiyoruz. Bakanımızdan, destek vereceğinin sözünü aldık. 'Klarnet Festivali' ilgili daha kapsamlı bir çalışma yaparak, bakanımıza sunacağız."

Ertuğrul Günay'la, Tunca Nehri kenarındaki eski elektrik fabrikasının olduğu yere Kültür Merkezi yapma konusunda da görüştüklerini ifade eden Sedefçi, "Bakanımız, sen projeyi kuruldan geçir ben gereken desteği veririm. En az maliyetin yüzde 50'ini karşılayacaklarını düşünüyorum. Şehrimizin Kültür Merkezine ihtiyacı var. Kuruldan geçtiği takdirde 2012 yılında faaliyete geçirmeyi düşünüyoruz. Umarım kurul üyeleri bunu uygun görür" dedi.mynet

PKK şimdi de çocuk kaçırmaya başladı

PKK şimdi de çocuk kaçırmaya başladı


PKK şimdi de çocuk kaçırmaya başladı.




Hakkâri’nin Çukurca İlçesi’nde yaşları 10 ile 12 arasında değişen H.A., Ş.Ç., İ.Ç., A.A. ve M.A. adlı çocukların aileleri, güvenlik güçlerine giderek çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığı şikâyetin de bulundu.
 
 
5 ailenin başvurusu üzerine güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri devreye girdi. Yapılan araştırmalar sonucunda 5 çocuğun Çukurca bölgesindeki PKK milisleri aracılığı ile kaçırılıp Çukurca ’nın güneyinde bulunan örgüt kampına götürüldüğü tes pit edildi.
 
TALİMAT VERDİLER
Habertürk'te yer alan habere göre; Örgüte yetişkin eleman kazandırılmasında sıkıntısı çeken örgütün bu nedele çocukları kaçırmaya başla dı ğı tespit edildi. 5 çocuğun kaçırılma talimatını verenlerin ise Hakkâri-Kırık dağ ara sın da ki böl ge nin so rum lu su olan “Hebat” kod adlı Şakir Bulut ve Kato Dağı sorumlusu Mehmet Gui’ nin olduğu belirlendi.
 
ÇOCUK BAŞINA 1000 DOLAR
 Örgütün kendilerine teslim edilen çocukları kaçıranlara 1000’er dolar ödediği ortaya çıkarken, başka çocukların da para karşılığı kaçırılıp örgüt teslim edilmesinden endişe duyulduğu öğrenildi.
 
SUÇ İÇİN EĞİTİLİYORLAR
Emniyet birimlerinin tespitlerine göre kaçırılan çocuklar, birer suç makinasi haline getiriliyor. Örgüt kampların da yetişkin teröristler den ayrı tutulan çocuklara burada silah ve bomba eğitimi veriliyor. Ardından çocuklar sabotaj, uyuşturucu ticareti, kuryelik, gasp, kapkaç gibi suçlarda kullanılıyor.
 
Avrupa’dan da kaçırmışlardı
DAHA önce Avrupa ülkelerinde yaşayan bazı vatandaşlar, çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığını söyleyerek örgüt yöneticileri hakkında şikâyetçi olmuştu. Brüksel’in Anvers kentinde yaşayan Kürt kökenli Zülkif K., 15 yaşındaki oğlu Ş.K.’nın PKK tarafından kaçırıldığını belirterek çocuğunun bulunması için güvenlik güçlerinin yanı sıra uluslararası kuruluşlardan da acil yardım talebinde bulunmuştu. K.Ş. ise 13 yaşındaki kardeşi A.Ş. kaçırılınca diğer Kürt ailelerle birlikte Abdullah Öcalan ve PKK/KCK terör örgütünün diğer yöneticileri hakkında Uluslararası Adalet ve Hukuk Komisyonu’na şikâyette bulunmuş, delil olarak Öcalan‘ın bazı çocuklarla terör kampında çektirdiği fotoğrafları göstermişti.

Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili kritik bilgi

Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili kritik bilgi


Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili kritik bilgi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, BBP Genel Başkanı Destici ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile BBP Genel Sekreteri Metin Gündoğdu'yu kabul etti.


ANKARA (A.A)BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, ''Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili bize ulaşan ve olayın aydınlatılmasında çok önemli rol oynayacağını düşündüğümüz bir bilgiyi, bir gelişmeyi Cumhurbaşkanı ile paylaştık'' dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, BBP Genel Başkanı Destici ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile BBP Genel Sekreteri Metin Gündoğdu'yu kabul etti.
Kabul, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde basına kapalı olarak gerçekleşti.
Haberin Devamı

Destici, kabulden sonra Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nden ayrılırken basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili kendilerine ulaşan ve olayın aydınlatılmasında çok önemli rol oynayacağını düşündükleri bir bilgiyi, bir gelişmeyi Cumhurbaşkanı Gül ile paylaştıklarını söyledi.
Gül'den, bu konunun detaylı bir şekilde araştırılmasını ve kendisinin de bu işe öncülük etmesini istediklerini ifade eden Destici, Cumhurbaşkanı Gül'ün, olayın aydınlatılmasına ilişkin kararlı bir irade ortaya koyduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül'ün, hem savcılık marifetiyle hem Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu hem de hangi birim gerekiyorsa o birimlerin araştırmasıyla netice alınacağını ifade ettiğini aktaran Destici, Gül'ün, araştırma talimatını vereceğini söylediğini kaydetti.

Bir basın mensubunun ''Gelen bilgi tam olarak nedir?'' sorusu üzerine, Destici, bu bilgiyi şu anda basınla paylaşmasının, soruşturmanın selameti açısından mümkün olmadığını ifade ederek, ''Paylaştığımız anda bilgiler karartılıyor. Başka türlü çözümler alınabiliyor. Onun için bunu inşallah yeri ve zamanı geldiğinde paylaşacağım'' diye konuştu.mynet

'Türk-İsrail ilişkileri siyaset gereği düzeltilmeli'

'Türk-İsrail ilişkileri siyaset gereği düzeltilmeli'

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ABD'nin Arap dünyasındaki reform çabalarına, bu ülkelerin küresel pazarla daha etkin biçimde bütünleşmesi perspektifinden yaklaştığını söyledi.  Biden, "İsrail-Türkiye ilişkileri de siyaset gereği düzeltilmeli" mesajını verdi.

ntvmsnbc
İSTANBUL - ‘Girişimcilik, Değerler ve Kalkınma: Küresel Gündem’ kongresi hafta sonu İstanbul’da toplandı. Kısaca ‘Girişimcilik Zirvesi’ diye de adlandırılan etkinliğin ilki geçen yıl ABD’de düzenlenmişti, üçüncüsü de gelecek sene Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) gerçekleşecek. Kongre bu üç ülkenin ortak organizasyonu niteliğindeydi, Cumartesi günkü açılış töreninde sahnede her üçünün bayrakları yer alıyordu.
Ameliyat geçirdiği için kongrenin açılış törenine katılamayan Başbakan Erdoğan’ın yokluğunda Türkiye’yi TBMM Başkanı Çiçek ve bakanlardan Çağlayan ve Babacan temsil etti. BAE Ekonomi Bakanı da bu üç ismin yanı sıra bir konuşma yaptı. Ancak elbette ki herkesin gözünün üzerinde olduğu asıl konuşmacı, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’dı.
Biden’ın neler söylediğine ve bunların nasıl bir bağlamda değerlendirilmesi gerektiğine geçmeden önce, özellikle Arap Baharı sürecinde izledikleri siyasetle ortaklaşan ABD, Türkiye ve Körfez ülkelerinin (ve tabii bunların nüfuzu altındaki, Arap dünyasının büyük kısmının) bu kongrede cisimleşen ekonomik ve siyasi ortaklığına değinmekte yarar var.
Bahsi geçen sacayağı Arap ülkelerindeki isyanları ve rejim değişikliklerini destekliyor bilindiği gibi. Ve rejimi değişen ülkelerin küresel ekonomik düzene daha iyi eklemlenmesi, küresel ekonomik ve siyasi düzenle daha barışık, uzun lafın kısası daha bir “sistemin parçası” ülkeler haline gelmesi amaçlanıyor.
Bu bağlamda söz gelimi İran’a yakın ve “sistem dışı” bir ülke olan Suriye’de rejimin değişmesine çok önem veriliyor. Kongreye Arap ülkelerinden gelen çok sayıdaki katılımcının arasında, Suriye muhalefetinin sembolü olan eski Suriye bayrağının rozetini taşıyanlar dikkatimi çekti.
İşte Türkiye’nin Arap dünyasına “model” olması tam da bu noktada devreye giriyor. Arap ülkelerinde, özellikle de “Bahar” yaşamış ülkelerde iktidara gelen pek çok ılımlı İslamcı parti Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bakıyor. Küresel ekonomik krizden etkilenmemiş ve dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan Türkiye’nin bu ülkelerde ekonomik nüfuzu bulunuyor ve Türkiye onları küresel ekonomiye entegre etmek konusunda önemli bir rol oynuyor. Türkiye’nin, Time’daki Erdoğan’la ilgili yazıya dahi konu olmuş televizyon dizileri üzerinden Arap dünyasındaki kültürel nüfuzunu arttırması, Arap turistlerin akın akın Türkiye’ye gelmesi de cabası.
TÜRKİYE’NİN EKONOMİK GÜCÜ VE ARAP BAHARI Dolayısıyla, girişimcilik temalı bu uluslararası kongrenin aslında çok güçlü bir siyasi boyutu vardı. Çok sayıda yabancı katılımcı (aralarında Batı ve Doğu Avrupa’dan, Arap dünyasından ve az sayıda olmak üzere Asya ve Afrika’dan gelenler de vardı) Türkiyeli işadamları ve bürokratlarla buluştu. Türkiye’nin “Arap Baharı”na desteği ve Arap ülkelerindeki artan nüfuzuna koşut olarak, zengin Körfez ülkeleriyle beraber bölgenin başat ekonomik gücü olması önem arz ediyor. Tabii ki ABD (ve AB) için de.
Gelelim Joe Biden’ın konuşmasındaki anahtar unsurlara. Biden’ın, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin düzelmesini dilemesi dikkat çekiciydi. Türkiye’nin Arap dünyasında ağabey rolü oynayabilmesi için İsrail’e kafa tutması gerekliliğinin muhakkak ki ABD’liler de farkındadır. Ama ABD Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan birinin bunu böyle açıkça dile getirmesi düşünülemez, Biden "siyaset gereği" bölgedeki iki en önemli müttefikimizin ilişkilerini düzeltmelerini ümit ediyorum” dedi.
Kongrenin teması olan girişimcilik ve bunun siyasi boyutları üzerine söyledikleri, Biden’ın, Arap dünyasındaki Türkiye destekli reform hareketleri ve taleplerine, bu ülkelerin küresel pazarla daha etkin biçimde bütünleşmesi perspektifiyle yaklaştığını gösteriyordu. Girişimcilerle demokrasi ve ifade özgürlüğü arasında bağlantı kuran Biden, girişimciliğin hür bir siyasi atmosfer yaratacağını ve bu atmosferde de inovasyonun gelişeceğini belirtti.
BIDEN: GİRİŞİMCİLİK VE ÖZGÜRLÜK EL ELEDİR ABD Başkan Yardımcısı konuşmasında fikirlerin serbestçe dile getirilmesinin ve “farklı düşünmenin” öneminden söz etti. Herkesin aynı şekilde düşündüğü bir yerde ilerleme olamayacağını, insanların özgürce düşüncelerini ifade edemedikleri yerlerde farklı düşünmenin mümkün olamayacağını söyledi. Biden’ın aynı minvaldeki diğer sözlerinden örnekler verelim:
“Temel özgürlüklere dayanan bir sistem otoriterliğe karşı en etkili kalkandır… Yalnızca bir internet vardır ve hep açık kalmalıdır… Hükümetler “fikirler pazarını” serbest bırakmalıdır”. Tabii kongrenin düzenlendiği ülke göz önüne alınacak olursa, Biden’ın bu sözlerini biraz ironik veya manidar bulmak da mümkün. İronik mi yoksa manidar mı, bunun cevabını bulmak için de Biden’ın kafasının içini bilmemiz gerekiyor –ben maalesef bilmiyorum.
Kökeni 1. Dünya Savaşı sonrasında Woodrow Wilson’ın görüşlerine dayanan, serbest ticaretin milletler arasında barışı (ve siyasi özgürlüklerin gelişmesini) sağlayacağına yönelik klasik liberal bakışın izlerini taşıyan konuşmasında Biden, kadın haklarına da sayabildiğim kadarıyla üç kez değindi.
Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde kadınların –özellikle seçme ve seçilme hakkı başlığında– durumlarının iyileştirilmesine yönelik son yıllarda kör topal da olsa bir takım adımlar atılıyor. Ancak bunlar çok yetersiz adımlar ve kadınların toplumsal statüleri açısından önemli bir ilerlemeden söz etmek mümkün değil.
BIDEN’IN KADIN VURGUSU VE GERÇEKLER
Biden’ın kadınların toplumsal statüsünün iyileştirilmesine bu denli vurgu yapmasını; her ülkede olduğu gibi Arap ülkelerinde de nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan bu insanların ekonomik pazara dâhil olmasının önemi, söz konusu rejimlerin meşruiyetinin güçlenmesi ve elbette günümüzde insan hakları anlayışının geldiği nokta ile açıklamak mümkün.
Tabii şimdi bu konuda ayrı yazı bile yazılır ama, Kaddafi devrildikten sonra İslamileşen Libya, seçimlerin ertesinde İslamileşecek Mısır ve Esad devrildikten sonra İslamileşecek Suriye göz önüne alındığında, kadınların statüsü sorunsalının ABD dış politikasında birincil öneme sahip olmadığı kolayca anlaşılabilir –zaten öyle olması için de hiçbir sebep yok. Suriye’deki rejimin Arap dünyasındaki en laik rejimlerden biri olduğunu, ilkin 1976 yılında bir kadının kabineye alındığını not düşelim. Suudi Arabistan’da ise kadınlara seçme-seçilme hakkı yeni verildi, araba kullanmalarına ise halen izin verilmiyor.
Özellikle mi yapıldı bilemiyorum, ama ABD Başkan Yardımcısı’nın kadınların hak ve özgürlüklerini hararetle vurguladığı konuşmasını dinleyen kitlenin belki de yarısından fazlası kadındı. Bu tür bir kongreyi izleyecek doğal kitleyi (işadamları, bürokratlar, gazeteciler, akademisyenler vs.) kat be kat aşan bir kalabalık vardı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin il-ilçe örgütlerinden çoğu kadın olmak üzere çok sayıda izleyici getirilmişti.
Kim bilir belki de Arap ülkelerinden gelenlere, Biden’ın sözleri eşliğinde, şu mesaj verilmek istendi: Bakın bizim kadınlarımızın da görünümü sizinkilere benziyor ama onlar toplumsal yaşamın içindeler, siz de kendi ülkenizde bunu yapabilirsiniz.

En Çok Okunan Haberler

Google Arama