"Bizi niye kırdılar ?"
Dersim'in canlı tanığı Efo, o gün yaşananları anlattı.
Dersim olaylarının canlı tanıklarından olan ve öldürülen ailesi için yaptığı suç duyurusu savcının takipsizlik kararıyla sonuçlanan Efo amca (87) ile köyü Çaytaşı’nda buluşacağız. Eski adı Lolantaner olan 27 haneli Çaytaşı köyü, Hozat’a 5 kilometre uzaklıkta. Tam yola koyulmak üzereyken Efo amca ile Hozat’ta bir kahvehanede karşılaşıyoruz. Oğlu Cafer Bozkurt’un dediğine göre babası heyecanından köyde bekleyememiş. Beraber arabaya atlayıp dağ tepe aşarak köye varıyoruz. “Gel şimdi anlatacağım sana” diyen Efo amca tarafından defalarca “Bak, güzel yazacaksın” diye tembihleniyorum. Efo Bozkurt yıllardır bu anı beklemiş gibi elindeki bastonla etrafa işaret ederek anlatmaya başlıyor:
“Askerler gelip hep bu tepeleri sardı. Muhtar herkesi meydana çağırdı. Bazı komşularımızın ellerini ayaklarını bağladılar. Ortaya da bir masa kurdular.”
Kimisi evlerde yakılmış, kimi meydanda kurşuna dizilmiş. “Baba, bizi kıracaklar” diyen çocuklarına muhtarın cevabı, “Bizim neyimiz var ki bizi vursunlar?” olmuş. Çaytaşı o vakitler devlet yanlısı bir köymüş. Bu nedenle de köylülerin anlattığına göre muhtar insanları meydana çağırınca kimse “kötü bir şey” olacağını düşünmemiş, iki dirhem bir çekirdek giyinip gidenler bile olmuş. Öyle ki askerlerden bir tanesi, “Neden koyun gibi evlere doluştunuz? Çıkın, dışarıda vurulursunuz” demiş.
“Alay komutanı ateş etti”
Efo Bozkurt’un öğretmen olan amcasının oğlu Veli Bozkurt da o gün köydeymiş. Efo amca devletin öğretmenini kurşuna dizmesine akıl erdirememiş olacak ki yüzünde kocaman bir şaşkınlık ifadesi var: “Veli kaç kere komutana ‘Ben cumhuriyet öğretmeniyim’ dedi. Bıraksınlar gitsin istedi. Onu bile bırakmadılar. Veli’nin eşine alay komutanı cebinden çıkardığı tabancasıyla 3 el ateş etti. İki çocuğuyla kendisini de işte şuradaki evi ateşe verdikten sonra oraya attılar. Hepsi öldürüldü.”
“SİZ GİDİN BEN ÖLÜRÜM”
Sıra kendi hikayesine geliyor. 14 yaşındaki Efo konuşmaya başlıyor sanki, gözleri dalıyor:
“İşte bizi bu eve getirdiler. Evin iki tarafına asker makineleriyle yerleşmişti. Biri o yandan, öbürü diğer taraftan ateş ediyordu. Kolumdan yara aldım. Bazıları içeride vuruldu. Sonra bir kız dışarda ateş eden askerlerden birine bir taş attı.”
Taşı atan kızın bir gözü görmüyormuş. Taşın isabet ettiği asker “makine”nin yerini değiştirmeye koyulduğu sırada evdekiler kaçmaya başlamış. Kaçarken vurulanlar olmuş. Taşı atan kız kapının önünde yere yığılmış. Efo amca şanslı olanlardan... Koşarken kurşunlar kolunu ve karnını sıyırmış. En çok kalçasından aldığı yara canını yakmış. Yere düşmüş, sürüklenerek bir su ambarının yanına sığınmış: “Bir söğüt ağacının dibine oturdum. Babam gördü beni, ‘Siz gidin, ben ölürüm’ dedim. Aldı beni bir değirmenin altına bıraktı.”
“Mezarını kazalım” derken...
Efo amca orada iki gün yatmış. Sağ kalan komşulardan biri tesadüfen kendisini görünce eniştesine haber uçurmuşlar. Yeğeninin bir taşın üstünde kıpırtısız yattığını gören eniştesi, “Mezarını kazalım” deyince Efo amca, “Beni diri diri mi gömeceksiniz?” diye sormuş. Sağ olduğu anlaşılınca babası gelmiş oğlunu almış, beraber köye dönmüşler. “Bir keçi bile bırakmamışlardı, bütün malımız talan edildi.”
Kazıdan kemikler çıktı
Komşu köylerden de insanlar getirilmiş Çaytaşı’na. Efo amcanın hesabına göre aşağı yukarı o gün 200 kişi öldürülmüş köyde. Babası İstiklal Savaşı gazisi Keko Bozkurt ile kendisi kurtulmuş. “Ölüleri tarlalara, derelere attılar” diyen Efo amca bu olayda annesini, 4 kız kardeşi ile 2 erkek kardeşini kaybetmiş. Bizleri gezdirdiği iki ev 1938’de insanların diri diri yakıldıkları evler. 2007 yılında su şebekesi için kazı yapılırken toprak altından kemikler çıkmış. Hala da bazen çocukların oyun için toprağı eşelerken kemik buldukları oluyormuş.
Anlatacakları bitince Efo amcanın iki adım öteden bastonunu havaya kaldırarak sesini duyuyorum: “Dava açtım ben, dava!” Sonra havadaki baston yere iniyor, bu sefer sesi kısık: “Bizi niye kırdınız? Suçumuz neydi?”
Öldürülen ailesi için yaptığı suç duyurusu savcının takipsizlik kararıyla sonuçlanan Efo şimdi 87 yaşında. Burası onun yaralı olarak saklandığı yer...
Kazıdan kemikler çıktı
Komşu köylerden de insanlar getirilmiş Çaytaşı’na. Efo amcanın hesabına göre aşağı yukarı o gün 200 kişi öldürülmüş köyde. Babası İstiklal Savaşı gazisi Keko Bozkurt ile kendisi kurtulmuş. “Ölüleri tarlalara, derelere attılar” diyen Efo amca bu olayda annesini, 4 kız kardeşi ile 2 erkek kardeşini kaybetmiş. Bizleri gezdirdiği iki ev 1938’de insanların diri diri yakıldıkları evler. 2007 yılında su şebekesi için kazı yapılırken toprak altından kemikler çıkmış. Hala da bazen çocukların oyun için toprağı eşelerken kemik buldukları oluyormuş. Anlatacakları bitince Efo amcanın iki adım öteden bastonunu havaya kaldırarak sesini duyuyorum: “Dava açtım ben, dava!” Sonra havadaki baston yere iniyor, bu sefer sesi kısık: “Bizi niye kırdınız? Suçumuz neydi?”
kaynak.sondakikahaber
0 yorum:
Yorum Gönder