18 Kasım 2011 Cuma

Münevver Karabulut Davası'nda karar

Karabulut Davası'nda karar


Cem Garipoğlu, Münevver Karabulut'u öldürmek suçundan 24 yıl hapse mahkum oldu.


Münevver Karabulut’un 3 Mart 2009’da öldürülmesinden itibaren 2 yıl 8 ay süren soruşturma ve dava süreci sonunda bugün nihai karar verildi. Garipoğlu, tasarlayarak canavarsa hislerle adam öldürmek suçundan 24 yıl hapse mahkum edildi.
Ayrıca cinayete yardım iddiasıyla suçlanan baba Nida Garipoğlu beraat ederken, diğer sanıklar anne Tülay Makbule Garipoğlu, amca Hayyam Garipoğlu 3 yıl hapise mahkum oldu. Cem Garipoğlu'na iyi hal uygulanmadı, üst sınırdan ceza verildi.

CANAVARCA HİSLE ADAM ÖLDÜRMEK
Davanın 14 Ekim tarihli son duruşmasında savcı mütalaasını açıklamış Cem Garipoğlu'nun "Tasarlayarak, canavarca hisle adam öldürmek" suçundan 18 ile 24 yıl arasında ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasını istemişti. Garipoğlu suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu için TCK'da bu tür suçlar için öngörülen "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası verilemiyor.
197 GÜN SONRA YAKALANMIŞTI
Cem Garipoğlu, 3 Mart 2009'da işlediği cinayetin ardından 197 gün boyunca firari olarak saklandı.
DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
Gergin geçen duruşmada, polis zoruyla salondan çıkarılan Münevver'in babası Süreyya Karabulut, mahkeme heyetine "Allah sizi kahretsin" diye bağırdı.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasına, tutuklu sanık Cem Garipoğlu ile baba Mehmet Nida Garipoğlu, anne Tülay Makbule Garipoğlu, amca Hayyam Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıklar katıldı. Münevver'in annesi Nagehan Karabulut ve baba Süreyya Karabulut da duruşmada hazır bulundu.
Katil zanlısı Cem Garipoğlu son sözünün sorulması üzerine, "Çok üzgünüm. Çok pişmanım. Münevver'in ailesinden, kendi ailemden özür diliyorum. Cezam neyse çekmeye razıyım" dedi.
Baba Mehmet Nida Garipoğlu ise, "Karabulut Ailesi'nden özür diliyorum. Benim oğlum affedilemez bir hata yaptı. Affedilemeyecek bir şekilde kızlarının canını almıştır. Ne deseler haklıdırlar. Benim cinayete iştirak ettiğimi söylüyorlar. Ben bir sene hapis yattım. Ben hayatımda Münevver'i görmedim. Ben melek gibi bir insanın canını neden alayım. Neden bu suça iştirak edeyim. Güvenlik kameralarında da belli olduğu gibi, ben o gün eve gelmedim. Benim olay günü nerede olduğum telefon ve OGS kayıtlarında bellidir. Ben o gün cep telefonumu sürekli elimde gezdirdim, sürekli konuştum. Ahmet Batur'un da cep telefonu kayıtları benimle aynıdır. İddia makamı o gün 16.20 gibi olay yerine geldiğimi, güvenlik kameralarının beni görmediği şekilde eve girdiğimi, 40 dakikada cinayeti işlediğimi ve olay yerini temizlediğimi ve 5 dakikada da Avcılar'daki ofise gittiğimi söylediler. Benim, evimden Avcılar'daki ofise 5 dakikada gitmem mümkün değildir. Bir insan bu şekilde bir cinayeti işleyip, 17 yaşındaki ehliyetsiz oğluna cesedi teslim edip gitmez. Ben böyle bir şey yapmazdım. Cinayet işleyecek olsam, 4 çocuğumun bulunduğu evde yapmazdım. Yavaş yavaş hareket eder, delilleri ortadan kaldırırdım" diye konuştu.
Gözyaşlarına hakim olamayan Baba Garipoğlu, "Benim yaptığım hata, oğlumu saklamak oldu. Olay günü oğlumu evden alıp Beylikdüzü'ndeki lojmana götürdüm. Anahtarım olmadığı için Habip Karakurt ve Mehmet Karakayalı'yı da çağırdım ama onların olayla hiçbir ilgisi yoktur. Daha sonra evin uygun olmadığını düşünerek başka bir eve götürdüm. Orada sakladım. Ben, ilk günden itibaren oğlumun bu olayı yaptığını düşünmedim. Bunu oğluma yakıştıramadım. Deliller toplanınca ve oğlumun ifadesinden sonra bu cinayeti oğlumun yalnız yaptığını anladım. Karabulut Ailesi'nden özür diliyorum. Geçen duruşmada Nagehan Karabulut'un söylediği sözler aklımdan çıkmıyor. 'Siz benim yerimde olsanız ne yapardınız' demişti" dediği sırada anne Nagehan Karabulut 'Yeter' diye bağırdı.
Mahkeme heyetinin Nagehan Karabulut'u uyarmasının ardından konuşmasına devam eden Mehmet Nida Garipoğlu, "Ne deseler haklılar. Allah onlara sabır versin. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Sadece, acılarını benim ve ailemin paylaştığını bilmelerini istiyorum" ifadelerini kullandı.
Daha sonra söz alan Hayyam Garipoğlu da, "Aile olarak Cem'in yaptığı hatadan dolayı rüyalarımızda göremeyeceğimiz bir duruma düştük. Ben de Karabulut Ailesi'nin acısını paylaşıyorum ama elden bir şey gelmiyor. Olayla hiçbir ilgim yoktur. Ben Cem'in saklanmasına yardımcı olmakla suçlanıyorum ama aksine ben Cem'in bulunmasına yardımcı oldum. Bunun için emniyetle işbirliği yaptım. Beraatimi istiyorum" şeklinde konuştu.
Cem Garipoğlu'nun annesi Makbule Garipoğlu, ifadesini gözyaşları içinde verdi. Garipoğlu, evi temizlemekle suçlandığını hatırlatarak, "Gündüz evden çıkarken giydiğim kıyafetler, gece polis beni eve gelip teslim aldığı sıradaki kıyafetlerle aynıdır. Ben evi temizlesem, kıyafetlerimde hiç mi leke olmaz. Evdeki kova ve bezlerde parmak izim olmaz mıydı? Ben eve iki kızım ve kızlarımın öğretmeniyle geldim. Böyle bir manzara görsem, kızlarımı evden çıkartmak istemez miydim? Ne diyeceğimi bilemiyorum. O gün evde uzun uzun telefon görüşmeleri yapmışım. Kayınvalidemin ameliyatı vardı. Onunla ilgili görümcemle görüştüm. Bu kadar vahşice bir cinayetin izlerini kaldırsam, bu kadar rahat konuşabilir miyim? Evde bir terslik görsem eşimi aramaz mıydım? O gün hiç eşimi aramamışım. Polisler gelene kadar bir şeyden haberim yoktu. Olayları polis sorgusunda ve polisin bana gösterdiği görüntüleri birleştirerek çözmeye çalıştım. Cem, bu olaya kadar benim gurur duyduğum evladımdı. Ben, Cem teslim olup 'ben yaptım' diyene kadar hiç inanmadım. Hep içimde bir umut vardı ama Cem itiraf edince 'bunu nasıl yaptı' dedim" diye konuştu.
Bu sırada Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, küfür etti. Mahkeme heyetinin uyardığı Karabulut, "Karşımda katiller var. Nasıl sakin olayım" diye karşılık verince polis zoruyla dışarıya çıkarıldı. Süreyya Karabulut bu sırada, mahkeme heyetine "Allah'ınızdan bulun, Allah sizi kahretsin" diye bağırdı.
Konuşmasına devam eden Makbule Garipoğlu, "Allah düşmanımın başına evlat acısı vermesin. Tarif edilemeyecek çok büyük bir acı. Ben iki tarafa da üzülüyorum. İki ailenin de acısı ayrı. Münevver Karabulut için de en az evladım kadar gözyaşı döktüm, kahroldum. Ben ailenin yüzüne bakamıyorum. Benim güzel bir yuvam, güzel bir hayatım vardı. Her şey bir günde darmadağın oldu" ifadelerini kullandı.
kaynak.mynet.com

0 yorum:

Yorum Gönder

En Çok Okunan Haberler

Google Arama