1 Aralık 2011 Perşembe

İşte MÜSİAD'ın anayasa teklifi

İşte MÜSİAD'ın anayasa teklifi


İşte MÜSİAD'ın anayasa teklifi.


Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, yeni anayasanın eşit vatandaşlık temelinde, insan onuruna dayanan, tam demokratik devleti esas alan bir 'başlangıç' yazıldığını belirterek, “Anayasa, resmi ideoloji görüntüsünden arındırılmıştır. Anayasa'nın başlangıcı, Anayasa metnine dahil edilmemiştir. Değiştirilemeyen maddeler: Devletin şekli ve nitelikleri korunurken, bu ilkelerin değişmesi Meclisin ve seçmenlerin üçte iki çoğunluğunun iradesine bırakılmıştır” dedi.












Vardan, Derneğin Anayasa Komitesi tarafından hazırlanan “Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Önerisi” adlı çalışmayı basın toplantısıyla açıkladı.

MÜSİAD'ın yeni anayasaya ilişkin görüş ve değerlendirmelerini içeren bu önerinin yaklaşık 6 aylık titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu ifade eden Vardan, Mayıs 2011 tarihinde yeni anayasa çalışması yapmak üzere MÜSİAD, üyeleri arasından bir “Anayasa Ön Çalışma Komisyonu” oluşturduğunu, bu komisyonun, çalışmaya ilişkin temel ilkeleri ve beklentileri belirlediğini ve doğrultuda, Doç. Dr. Abdurrahman Eren'e bir taslak metin hazırlatıldığını, bilahare oluşturulan “MÜSİAD Anayasa Çalışma Komitesi”nin MÜSİAD üyelerinin görüşlerine de başvurarak, metne son şeklini verdiğini söyledi.

Vardan, kamuoyunun değerlendirme ve tartışmasına açık olan bu çalışmada, öne çıkan hususlara ilişkin şu bilgileri verdi:
“Kısa ve Sade Anayasa:Çerçeve anayasa anlayışı tercih edilerek, karmaşık değil, basit bir sistematik; sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
Anayasanın başlangıcı: Anayasa'ya, eşit vatandaşlık temelinde, insan onuruna dayanan, tam demokratik devleti esas alan bir 'başlangıç' yazılmıştır. Anayasa, resmi ideoloji görüntüsünden arındırılmıştır. Anayasa'nın başlangıcı, Anayasa metnine dahil edilmemiştir.

Değiştirilemeyen maddeler: Devletin şekli ve nitelikleri korunurken, bu ilkelerin değişmesi Meclisin ve seçmenlerin üçte iki çoğunluğunun iradesine bırakılmıştır.
Egemenlik: 'Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu' tanımı yerine, 'egemenliğin sahibinin millet olduğunun vazgeçilmezliği” vurgulanmış, Türk milleti kavramı, etnik kimliklerin ötesinde, 'ortak kimlik' olarak görülmüştür.
Avrupa Birliği gibi egemenlik yetkilerinin devri ya da paylaşılmasını gerektiren ulusal-üstü organlara üyeliğe ilişkin antlaşmaların onaylanması, zorunlu halk oylaması koşuluna bağlanmıştır.”

Zorunlu eğitim
Vardan, hazırladıkları yeni anayasa çalışmasında eğitim hakkı kapsamına ilişkin, “eğitimin amaçları yeniden belirlenmiş, kılık kıyafet ve dini sembollerin eğitim hakkının özüne zarar verecek şekilde bir sınırlama nedeni olamayacağı hükme bağlanmıştır. Zorunlu eğitim kapsamına orta öğretim de dahil edilmiş, aşamalı geçişlere imkan sağlanmıştır” dedi.

Vardan'ın verdiği bilgiye göre hazırlanan yeni anayasa paketinde şu hükümler yer aldı:
“Uluslararası Anlaşmalar: Antlaşmaların kanunlardan üstün olduğu kabul edilmiş ve kanunların Anayasa ve antlaşmalara aykırı olamayacağı ifade edilmiştir. Anayasa ile yorum yoluyla giderilemeyecek açıklıkta bir çatışma içinde olan antlaşmaların uygun bulma kanununa karşı, Anayasa Mahkemesine dava açılabilmesine imkan tanınmıştır. Anayasa Mahkemesine, kanunların Anayasa yanında, antlaşmalara da aykırılığını denetleme yetkisi verilmiştir.
Eşitlik ve pozitif ayrımcılık: Kanun önünde eşitlik ilkesi yanında, kadınlara karşı ayrımcılık ve hassas gruplar bakımından pozitif ayrımcılık açıkça düzenlenmiştir.
Temel Hak ve özgürlüklerin güvenceleri: Taraf olunan insan hakları antlaşmalarına uygun olarak, tüm insan hak ve özgürlüklerine ilişkin Temel İnsan Hakları Kanunu çıkarılması öngörülmüştür.
Temel hak ve özgürlüklerin niteliği, insan onuru kavramına dayandırılmış, sınırlama güvenceleri somutlaştırılmış, hakkın kötüye kullanımı ayrı bir madde olmaktan çıkarılmış, olağanüstü haller hukuk devletine uygun güvencelere bağlanmıştır.

Temel hak ve özgürlükler, uluslararası hukukla paralellik sağlamak amacıyla, kişisel ve siyasal haklar ile ekonomik, sosyal ve kültürel haklar olmak üzere iki ana bölümde sınıflandırılmış; uluslararası hukuka paralel bir içeriğe kavuşturulmuştur.

Olağanüstü yönetimler: Olağanüstü yönetim usulleri, sıkıyönetim ve olağanüstü haller olarak tek bir maddede toplanmış, sıkıyönetim ve olağanüstü hal sebepleri sayılmış, durdurma yerine sınırlama anlayışı kabul edilmiş, sınırlama güvencesi olarak uluslararası hukuk yanında, durumun gerektirdiği ölçüde ve sürede olağanüstü hal ilan edilebileceği kabul edilmiştir. Olağanüstü yönetim ilan etme yetkisi Bakanlar Kuruluna bırakılmıştır. Çekirdek hakların kapsamı genişletilmiştir. Olağanüstü hal kanun hükmünde kararname uygulamasına son verilmiştir.

Ulusal insan hakları kurumları: Temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin özel bir madde, ilk kez genel hükümler içinde düzenlenmiş, 'ulusal insan hakları kurumları' tanınmış ve bu kurumları kurma yönünde devlete yükümlülük getirilmiştir. İnsan haklarına ilişkin hükümlerin yorumunda, lehe yorum ve uluslararası hukuka uygun yorum ilkelerine açıkça anayasal dayanak kazandırılmıştır. Sosyal ve ekonomik haklar bakımından, devletin yükümlüğü, kaynakları ölçüsünde, azami tedbir alma ve aşamalı gerçekleştirme koşullarına bağlanmıştır.


Din ve vicdan özgürlüğü

Din ve vicdan özgürlüğü, kişilerin inançlarını şiddet içermemek kaydıyla dilediğince yerine getirebilecekleri tarzda düzenlenmiştir.

Bunun yanı sıra bu özgürlük, ebeveynin çocuklarına kendi dini inançları yönünde eğitim verilmesini isteme hakkını içerecek şekilde düzenlenmiştir. Dini hoşgörü ve inançlara saygı çerçevesinde, din kültürü ve ahlak dersinin zorunlu dersler arasında sayılması, ancak her ailenin ve kişinin kendi isteği doğrultusunda ilk ve ortaöğretim okullarında seçmeli din dersi istemesi kabul edilmiştir.
Vatandaşlık tanımı:Vatandaşlık tanımı, Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi çerçevesinde, objektif unsurlara bağlanmıştır.


Siyasi partilerin kapatılması

Siyasi partilerin kapatılması: Siyasi parti yasakları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Venedik Komisyonu raporları çerçevesinde yeniden düzenlenmiştir. Tüzük ve programından kaynaklanan aykırılıklarda, önce ihtar şartı getirilmiştir. Eylemlerden ötürü açılacak kapatma davalarında odak olma korunmuştur. Meclisteki partilere karşı kapatma davası açılması Meclisin kararına bağlanmıştır. Kapatma yaptırımından önce bir sonraki seçimlere katılmama yaptırımı benimsenmiştir.


Eğitim Hakkı Anadilde eğitim

Eğitim hakkı kapsamında, eğitimin amaçları yeniden belirlenmiş, kılık kıyafet ve dini sembollerin eğitim hakkının özüne zarar verecek şekilde bir sınırlama nedeni olamayacağı hükme bağlanmıştır. Zorunlu eğitim kapsamına orta öğretim de dahil edilmiş, aşamalı geçişlere imkan sağlanmıştır. Özel okulların devletin gözetim ve denetiminde belli bir din ya da dilin eğitimini verebileceği kabul edilmiştir. Eğitim ve öğretim dilinin Türkçe olduğu kabul edilmiş, ancak anadilde eğitim ve öğretim hakkı tanınmıştır.
Toplu sözleşme ve grev hakkı: Çalışma hakkı kapsamında, işçi ve memur ayrımı yapmadan toplu sözleşme ve grev hakkı kabul edilmiştir.

Kültürel haklar: Kültürden yararlanma hakkı kapsamında, kültürel kimliklerin tanınması, geliştirilmesi, kültürel çeşitliliğin kabul edilmesi, dilsel ve dinsel çeşitliliğe saygı gösterilmesi düzenlenmiştir.


TBMM kuruluşu

Milletvekili sayısı 600'e yükseltilmiş ve 100 milletvekilinin ülke seçim çevresinden seçilmesi öngörülmüştür. Milletvekili seçilme koşulları arasından askerlik şartı kaldırılmış, affa uğrayan suçlar istisna olmaktan çıkmış ve seçilemeyecek suçların alt sınırı beş yıla yükseltilmiştir.
Dokunulmazlık: Yasama dokunulmazlığının istisnaları azaltılmış, dokunulmazlık kapsamından yargılama çıkarılmıştır.
Halkın kanun teklif edebilmesi ve halk oylaması: 500 bin seçmene kanun önerme yetkisi verilmiş, Meclise ve 500 bin seçmene, kanunları halk oylamasına sunma ve istişari halk oylaması isteme yetkisi getirilmiştir. Kanun hükmünde kararname uygulaması kaldırılmış ve onun yerine sosyal ve ekonomik haklar ile olağanüstü hallere ilişkin kanunlar bakımından 'acele kanun görüşme usulü' önerilmiştir.”

"500 bin seçmene aday gösterme yetkisi"
Vardan, yeni anayasa öneri paketine ilişkin, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yöntemi benimsenmiştir. Aday belirlemede, milletvekilleri yanında 500 bin seçmene de aday gösterme yetkisi verilmiştir” dedi.

Vardan'ın verdiği bilgiye göre hazırlanan yeni anayasa paketinde şu hükümler yer aldı:
“Af yetkisi, siyasi suçlarla sınırlı tutulmuş ve adi suçlar bakımından af yetkisi kaldırılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve sorumluluğu: Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yöntemi benimsenmiştir. Aday belirlemede, milletvekilleri yanında 500 bin seçmene de aday gösterme yetkisi verilmiştir. Cumhurbaşkanının tek başına kullandığı yetkiler açıkça belirlenmiş, Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğuna ilişkin olarak, işlemiş olduğu suçlar dolayısıyla Meclisin üçte birinin teklifi ve üçte iki çoğunluğu ile suçlandırma yöntemi benimsenmiş ve suçlanması halinde görevinin sona ermesi kabul edilmiştir. Kişisel suçlarından Yargıtay'da, görev suçlarından Yüce Divanda yargılanması önerilmiştir.

Bakanlar Kurulunun kurulması konusunda, Cumhurbaşkanının Mecliste mutlak çoğunluğa sahip siyasi parti genel başkanını hükümeti kurmakla görevlendirmesi kabul edilmiş, bunun mümkün olmaması halinde, sırasıyla en çok sandalyeye sahip parti başkanının görevlendirilmesi öngörülmüştür.
Geçici bakanlar kurulunun oluşturması uygulamasında, Adalet, Ulaştırma ve İçişleri Bakanlarının görevine son verilmesi uygulamasından vazgeçilmiştir.


MGK, YAŞ VE Genelkurmay Başkanı

Milli Güvenlik Kurulu ve Yüksek Askeri Şura, Anayasal kuruluş olmaktan çıkarılmıştır. Genelkurmay Başkanının, kuvvet komutanları arasından, Milli Savunma Bakanının önerisi üzerine, Bakanlar Kurulu tarafından atanması önerilmiştir. Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanına karşı sorumlu kılınmıştır.

Özerklik ilkesi: Üniter devlet ilkesine bağlı kalarak, yerel yönetimlerin özerkliği ilkesi esas alınmış, ancak bölgeli ya da federal devlet modeli benimsenmemiştir.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlara ilişkin, temel ilkeleri belirleyen genel bir madde düzenlenmiş, tek tek kurumlara Anayasa'da yer verilmemiştir. Bu kapsamda; Yüksek Öğretim Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı, Atatürk Dil ve Tarih Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurumu Anayasal kuruluşlar olmaktan çıkarılmıştır.


HSYK'nin Yapısı

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna üye seçiminde değişiklik öngörülmüş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de üye seçme hakkı getirilmiştir. Adalet Bakanının kurul üyeliğine son verilmiş, başkanının üyeler arasından Kurulca seçilmesi yöntemi benimsenmiştir.

Yüksek Seçim Kurulu, yargı bölümünde düzenlenmiş, sürekli çalışan bir yargı organı olarak düşünülmüş, üye sayısı 11'e yükseltilmiş, üyelerin Yargıtay ve Danıştay'dan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından seçilmesi öngörülmüştür.
Askeri yargı tümden kaldırılmış, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi uygulamasına son verilmiştir.
Anayasa Mahkemesine üye seçiminde değişiklik yapılmış, Meclisin daha fazla üye seçmesi öngörülürken, Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresinin, 5 artı 5 olarak, 10 yıl olması belirlenmiştir.

Mali ve Ekonomik Hükümler başlıklı dördüncü kısım kaldırılmıştır. Burada düzenlenen bütçe ve kesin hesap kanunu, Yasama yetkisi içinde ana hatlarıyla düzenlenmiştir. Tüketicilerin korunması, ormanların korunması gibi hükümler, Sosyal ve Ekonomik haklar bölümünde ilgili maddelerde düzenlenmiştir.


Anayasanın değiştirilmesi

Anayasanın değiştirilme usulüne ilişkin olarak, Meclisin dışında, 2 milyon seçmene de Anayasa değişiklik teklifi sunma hakkı getirilmiştir. Beşte üç ve üçte ikiden az çoğunlukla kabul edilen teklif için zorunlu halk oylaması öngörülürken, üçte iki çoğunlukla kabul edilen bir teklifin Meclisin kararı ile halk oylamasına gidilebileceği kararlaştırılmış ve böylece, Cumhurbaşkanının bu çoğunlukta kabul edilen bir değişikliği halk oylamasına sunma yetkisi kaldırılmıştır.”
Vardan, yeni Anayasa önerisinin, yeni Anayasa yapım sürecine olumlu bir katkı sunmasını diledi.

"Cumhurbaşkanına, Başbakana sunacağız"


Vardan, hazırlanan anayasa paketini Anayasa Komisyonu'nun yanı sıra Cumhurbaşkanına, Başbakana, Bakanlara, üniversite rektörlerine, ilgili bölümlere, hocalara ve konuyla ilgili sivil toplum örgütlerine sunacaklarını bildirdi.
MÜSİAD'ın, toplumsal uzlaşmaya dayalı “sivil” bir “yeni anayasa” idealini gönülden desteklediğini, bu anayasanın, toplumda varılacak mutabakata dayalı, sivil siyasetçe şekillendirilen ve halkın onayıyla kabul edilen, bir “toplum sözleşmesi” olması gerektiğine inandıklarını ifade eden Vardan, Türkiye'de 1876 tarihli ilk Anayasadan, 1982 tarihli son Anayasaya kadar 5 Anayasa yapıldığını hatırlattı.
Vardan, yapılan bu anayasaların ortak noktasının, yapım sürecinde “siyasal katılım” eksikliği olduğuna işaret ederek, “Toplumsal katılımı sağlamak yerine, topluma dayatılan bu anayasalar, 'demokratik meşruiyetten' mahrum kalmıştır. Darbelerin ve bir önceki düzene duyulan tepkilerin ürünü olan anayasalar, geniş katılımlı bir müzakere sürecine ve ortak akla dayanmamıştır. Giderek artmış olan 'sivil anayasa' söylemi, özünde iki talebi barındırmaktadır. Bunlardan biri, darbelerle yapılmış anayasa yerine, sivil toplumun katılımı ile bir anayasa yapılması, diğeri ise, demokratik kurumlar üzerindeki vesayet görüntüsüne son verilmesidir” dedi.

Bu bağlamda, özellikle 177 maddeden oluşan 1982 Anayasası üzerinde, 1995 değişiklikleri ile katılımcı demokrasinin önündeki bazı engellerin kaldırıldığını, 2001 değişiklikleri ile özgürlükler rejiminin güçlendirildiğini ve 2010 değişiklikleriyle de yargı reformu gerçekleştirildiğini anlatan Vardan, yarıya yakın maddesi değişen 1982 Anayasasının bütünlüğünün kaybolduğunu, dolayısıyla yeni bir anayasanın gerekliliği konusunda, toplumda artık herhangi bir tereddüt kalmadığını söyledi.
Vardan, yeni anayasanın, anlaşılır ve sade bir sistematiğe sahip olması gerektiği, geniş çevrelerce paylaşılan bir kanı olduğunu, resmi ideolojiden arınmış, tüm toplumu kucaklayan, devletin temel niteliklerini koruyan, özgürlükleri evrensel normlar seviyesine çıkartan, tam demokratik kurumsallaşmayı sağlayan ve siyasal katılım kanallarını açan bir içerik, yeni anayasaya ilişkin ortak beklentiler olduğunu söyledi.
Beklentilerin karşılanabilmesinin, önerilerin somutlaşmasına bağlı olduğunu, MÜSİAD'ın bugüne kadar, 1982 Anayasası'nda özgürlükler lehine yapılan “kısmi değişikliklere” tam destek verdiğini dile getiren Vardan, ancak bugün, güçlenen Türkiye'nin önünü açacak ve toplumsal uzlaşmayı sağlayacak, “yeni anayasa” yapılması gerektiği yönündeki inançlarının da tam olduğunu söyledi.
Vardan, Mecliste temsil edilen partilerin, yeni bir anayasa yapımına ilişkin “uzlaşma arayışında” attıkları ilk adımın, sivil toplumun geliştireceği somut önerilerle desteklenmesi gerektiğine işaret ederek, bu çalışma ile temsil ettiği kesim adına, MÜSİAD'ın görüş ve önerilerinin somut bir şekilde ortaya konulduğunu kaydetti.


Bütüncül bir anayasa önerisi

MÜSİAD Başkanı Vardan, şunları söyledi:
“Bu çalışma, bütüncül bir anayasa değişikliği önerisidir. Anayasanın yapım yöntemi konusunda tartışmalara girilmemektedir. Kurucu meclis kurma önerileri, olağan ve uygulanabilir bir yöntem olarak görülmemektedir. Anayasayı olağan yöntemler kullanarak yapabilmek, demokrasimiz açısından da önemli bir sınav olacaktır. Temsil sorunu bulunmayan mevcut Parlamentoda şekillendirilecek bir anayasanın, halk tarafından onaylanması, en doğal ve uygulanabilir yöntem kabul edilmektedir. Bu kapsamda, çalışmanın amacı, anayasanın hem biçim hem de içeriğine yönelik, üzerinde tartışılabilecek öneriler getirebilmektir.
Yeni anayasa, benim ya da ötekinin değil, bizim anayasamız olmalıdır. Günümüzde, “özgür birey”, “çoğulcu toplum” ve “tarafsız devlet”, anayasal demokrasilerin temel ilkeleridir.”
Vardan, özgür birey düşüncesinin “farklılıklara saygıyı” zorunlu kıldığını, farklılıklara saygının ancak çoğulcu bir toplumda gerçekleşeceğini ve çoğulcu bir toplumun ise, devletin tüm düşüncelere ve inançlara “tarafsız” ve “eşit mesafede” kalması ile mümkün olduğunu söyledi.
Anayasaların toplumdaki farklılıkları ortadan kaldıran değil, var olan çoğulcu yapıyı koruyan bir içeriğe sahip olması gerektiğini ifade eden Vardan, bu nedenle anayasaların toplumu “biçimlendirmeye” değil, tüm toplumu “kucaklamaya” çalışması, bu doğrultuda MÜSİAD'ın çözüme yönelik önerilerini geliştirirken, toplumun tüm kesimlerinin hassasiyetlerini gözettiğini ve ayrıştırıcı değil kucaklayıcı olmaya çalıştığını kaydetti.
Vardan, ayrıca, her sorunun, anayasa üzerinden çözüme bağlanmaya çalışılmaması gerektiğini, anayasa üzerinden sorunları çözme değil, anayasayı çözümün önünde engel olmaktan çıkarma mantığının esas olması gerektiğini vurguladı.


78 maddelik öneri paketi

MÜSİAD'ın, kısa ve özlü bir anayasa ilkesinden hareketle, 78 maddelik bir öneri hazırlamadığını belirten Vardan, “1982 Anayasa'nın mantığı tersine çevrilerek, devlet yerine birey, güvenlik yerine özgürlük, kötü niyet yerine iyi niyet öncelik haline getirilmiştir” dedi.
Vardan, mevcut Anayasa yaklaşık 100 madde kısaltılmış olmakla birlikte, anayasanın içeriğinin boşaltılmadığını, bir anayasada düzenlenmesi gereken zorunlu konulara yer verildiğini kaydetti.
Çalışmanın hazırlanmasında, öncelikle mevcut Anayasanın gelenek ve birikiminden yararlanıldığını, uzun deneyimlerden sonra uygulamada istikrar kazanan hükümlerin korunduğunu belirten Vardan, bunun yanında sorunlu görülen alanlar ise uluslararası hukuk ve karşılaştırmalı hukuk çerçevesinde ele alındığını, uluslararası insan hakları hukuku, temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde minimum ölçü kabul edildiğini ve özgürlükler bakımından en iyi uygulamalar esas alınmaya çalışıldığını vurguladı.


“Benim ve ötekinin değil bizim anayasamız olması gerekiyor”

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Vardan, anayasanın farklılıkları içinde barındıran ve onların da bir arada yaşamasına imkan sağlayan bir toplum sözleşmesi olduğunu, önceliğin de bireyin hakları olduğunu ifade ederek, “Benim veya ötekinin değil, bu anayasanın bizim olması gerekiyor” dedi.
İnsanlar 'sadece benim olsun' dediği zaman bunun bir adım ötesine geçmenin mümkün olmadığını ifade eden Vardan, “Ama siz de bazı düşüncelerinizden feragat edeceksiniz, karşı tarafın da hakları olduğunu düşüneceksiniz ve böyle bir ortamda yaşamayı oluşturacaksınız” dedi.
Vardan, bu çalışmanın başındaki gerekçeler olduğunu, 78 madde ile bunların fıkralarının yer aldığını, sonunda da her bir maddenin niçin yazıldığına ilişkin gerekçelerin bulunduğunu söyledi.


“Her şeyi doğru yaptık diye bir iddiamız olamaz”

“Bu kendi başına bütüncül bir anayasa. Bizim arzumuz, tabii tartışılacak. Biz her şeyi doğru yaptık diye bir iddiamız olamaz. Biz en geniş manada sadece MÜSİAD'ın üyelerinin fikirlerinden oluşan bir anayasa olmasının toplumda uzlaşma getirmeyeceği görüşünden hareketle, ama toplumun da tüm kesimlerinin içine alacak bir çalışmada uzlaşma olabilir düşüncesiyle bu çalışmayı hazırladık” dedi.
Vardan, burada “başkanlık sistemi”nin olmadığını, parlamenter sistemi önerdiklerini söyledi.
Eğitim dili olarak, resmi dilin Türkçe olması eğitimin de Türkçe yapılması gerektiğini söylediklerini, ancak isteyene ana dilini öğrenme hakkının verilmesi gerektiğini söylediklerini ifade eden Vardan, eğitim hakkına ilişkin maddenin, “Devlet eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini yerine getirirken ana ve babanın eğitim ve öğretimi kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını isteme haklarına saygı gösterir. Kılık ve kıyafet ya da dini semboller eğitim ve öğretim hakkından yararlanmayı engelleyecek şekilde yasaklanamaz” şeklinde düzenlendiğini vurguladı.
Vardan, Meclisin önünde önemli bir görev bulunduğunu, bütün partilerin yeni anayasa vaadiyle seçime girdiklerini ve bir Anayasa uzlaşma komisyonunun oluşturulduğunu ve anayasayı değiştirme konusunda samimi iseler onların önüne önemli bir çalışmayı koyacaklarını söyledi.


Anayasa paketini tüm kesimlere sunacağız

Vardan, bu çalışmayı bugün kamuoyu ile paylaştıklarını, pazartesi günü de komisyon ile paylayacaklarını, ayrıca Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, üniversite rektörlerine, ilgili bölümlere, hocalara ve konuyla ilgili sivil toplum örgütlerine bu çalışmayı takdim edeceklerini bildirdi.
Toplumda devletin ilke ve temel düzenine ilişkin sağlanmış bir mutabakat olduğunu, bu düzenle ilgili yazılan maddelerin değiştirilmesi dahi teklif edilemez olduğunun öngörüldüğünü dile getiren Vardan, kendilerinin de şu öneride bulunduklarını söyledi:
“Hukuk kurallarının değişmezliği, hukuk mantığına aykırıdır. Hukuk dinamik bir süreçtir. Değişen toplumsal koşullar umulmadık değişiklikleri gerektirebilir. Hukuk yoluyla değişimi mutlak yasaklamak, toplumu hukuk dışı yollara itebilir. Ayrıca belli bir dönemin kurucu iktidarlarının, gelecek nesillerin serbest idaresine ipotek koymak demokrasiyle de bağdaşmaz. Ancak devletin üzerine bina edildiği temel ilkelerin kolayca değiştirilebilmesi, siyasi sistemin istikrar kazanmasını engeller. Büyük bir uzlaşma sağlanmadığı sürece temel ilkelerde kolayca değişikliğe gidilemez. Bu nedenle devletin şekli ve niteliğine ilişkin hükümlerde değişiklik hem yasama organının hem de seçmenlerin üçte ikisinin mutabakatına bağlanmıştır. Biz burada bu maddeleri koyuyoruz. Devletin şekli ve temel nitelikleri olarak onları görüyoruz. Ancak bunların değiştirilemez olmadığını, zaman içinde hukukun değişebileceği düşüncesiyle değiştirilebileceğini, ancak bunların devletin şekli ve temel ilkeleri olduğunu ve her akla gelen noktada değiştirilmemesi gerektiği düşüncesiyle bunu belirli şartlara bağlayarak değiştirilebileceğini öneriyoruz.”


Milletvekilliği için askerlik şartını pakette kaldırıyoruz

Vardan, bu konuda tepkilerin gelebileceğini de ifade ederek, “Biz burada bir tartışma olsun diye bir çalışma yapıyoruz. Ama inandığımız konuları ortaya koyuyoruz. Hepimizin ortak görüşü olarak bu çalışmayı ortaya koyuyoruz. Mutlaka bizim gibi düşünmeyenler de çıkacaktır. Bütün çalışmanın A'dan Z'ye gerekçeleri içinde mevcuttur” dedi.
Milletvekili seçilmek için askerlik yapma mecburiyetinin yeni Anayasada kaldırılmasını önerdiklerini de belirten Vardan, milletvekili seçilme yaşanın 25 olduğunu, askere gitmenin de 33 yaşına kadar ertelenebildiğini, bir dönem milletvekilliği yaptıktan sonra tekrar askere gidebileceğini söyledi.hürriyet

0 yorum:

Yorum Gönder

En Çok Okunan Haberler

Google Arama